Her anne baba; kendine yetebilen, yaptığı davranışın sonuçlarını göze alabilen, özgüveni gelişmiş evlatlar yetiştirmek ister. Ancak çoğu ebeveyn bu özellikleri çocuklarında ergenliklerinden sonra aramaya başlar ve sorumluluk bilincinin nasıl gelişebileceğini sorgular.
Oysaki bir çok özellik ve kişilik gelişimi 0-6 yaş erken çocukluk döneminde oluşur. Yüklenmek zorunda olduğu görevleri yerine getirebilme becerisi yani sorumluluk bilinci de erken çocukluk döneminde oluşmaya başlar ve ebeveynlerin tutum ve davranışları ile gelişmeye devam eder.
a. Sorumluluk Yüklememek
Çocuklarımızdan yapabilecekleri şeyi beklemek, sorumluluk bilincini geliştiren en önemli etkendir. Çocuk doğduğu andan itibaren gelişir, ebeveynlere düşen ise gelişim aşamalarına göre beklentilerini belirlemektir. 0-3 yaşına kadar öz bakım becerileri tam gelişememiş çocuk, anne desteğine ihtiyaç duyarken 3 yaşından sonra artık daha az ihtiyaç duymaya başlar. Bu yaştan itibaren çocuk kendi yemeğini yemeye, üzerini değiştirmeye, eşyalarını toplamaya başlayabilir. Bu tür basit ihtiyaçlar yetişkinler tarafından karşılandığı sürece çocuk bu sorumlulukları üzerine almaz. Bu durumda yetişkinlere düşen çocuğa yapabileceği işi yaptırırken yeterli vakti verebilmek ve sabredebilmektir. Kendi yemeğini yiyebilen 3 yaşındaki bir çocuk elbette etrafı kirletecektir; ebeveyni onun kirlediğini temizleyebilmek için onu yedirirken ayırdığı süreden çok daha uzun bir süreye ihtiyaç duyacaktır.
Öz bakım ihtiyaçları hariç çocuk sosyal ortamlarda da kendi yaptığı davranışların karşılığını görmeye başlamalı, bunların sorumluluğunu almayı öğrenmelidir. Bir çok ebeveyn sorumluluğunu çocuklarının alması gereken olayları, tamamen iyi niyetle çözme yoluna gider. Okulda oyuncağı kaybolan çocuklarının annelerinin, öğretmeni arayıp oyuncağı bulmasını istemelerine tanık oluyoruz. Bu çok masum istek ile anneler, farkında olmadan çocuklarına şu mesajı veriyorlar: oyuncak kendi kendine kayboldu! senin bu durumu bana söylemen yeterli! oyuncağı bulmayla yükümlü kişi ise öğretmenin! Senin bu durumda hiçbir sorumluluğun yok! Ve ben senin tüm sorunlarını çözerim!
Oysaki bunun yerine çocuğa oyuncağın nasıl kaybolmuş olabileceğini sormak, bulunması için neler yapabileceğini,kimlerden yardım isteyebileceğini düşünme fırsatı vermek, bir daha kaybolmaması için nasıl önlemler alabileceğini konuşmak ve yerine hemen yenisini almamak çok daha doğru olacaktır.
Ve bunun gibi çoğaltabileceğimiz birçok örnek ile ailelerin çocuklarının sorumluluklarını aldıklarını görüyoruz. Bu korumacılık ile yetiştirilen çocuklar anne baba desteği azaldığı zaman zorluk çekebilir, sorumluluk almaktan korkabilirler.
b. Fazlaca Sorumluluk Yüklemek
Sorumluluk vermemek kadar fazla sorumluluk yüklemekte çocuk gelişimi için olumsuz olabilecek davranışlardan biridir. 5 yaşındaki bir çocuktan okumayı sökmesini beklemek, öğrenebilmesi için çalıştırmak ve zorlamak ve 6 yaşında oyun çağında bir çocuktan kardeşini kısa süreli oynatması beklenebilecekken, uzun süreli bakımını beklemek çocuğun çocukluğuna yapılmış bir haksızlıktır.
4 yaşındaki bir çocuktan doğacak kardeşinin ismini koymasını istemek, isim koymanın kıymetini bilmeyen çocuk için fazla bir sorumluluk, doğacak çocuk için ise büyük bir haksızlık olacaktır.
Çocuğa fazla sorumluluk yükleyip özgüvenini geliştirmeye çalışan ve bunu tamamen iyi niyetle yapan ebeveynler farkında olmadan çocuklarını yorabilirler. Çocuklar yerine getirmekte zorlandıkları bu sorumluluklar karşısında içe kapanık, öz güvensiz bireyler olabilirler.
O halde sorumluluk yüklerken çizgimiz çocuğumuzun yaşına ve gelişimine göre uygun olanı beklemek olacaktır.
Rabbimizin biz yetişkinlere de ancak yapabileceklerimizi teklif ettiğini, hayatımızı zorlaştırıcı emirler yüklemediğini hatırlamalıyız. (Bakara 286;Hac 78)
Yazımızı, Peygamberimizin sorumluluklarımızı hatırlatıcı bir öğütleriyle bitirelim:
“Çocuklarınızdan, yapabilecekleri işi bekleyin; güç yetiremeyecekleri şeyi istemeyin; Onları günaha alıştırmayın; çocuğunuza yalan da söylemeyin…“
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi