Mısır’da düzenlenen “COP 27” İklim Konferansı’na katılan delegasyonların temsilcileri, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği nedeniyle maruz kaldıkları “kayıp ve zararları” tazmin etmek için bir fon kurulmasını onayladı.
Bu, müzakerecilerin anlaşmanın nihai metnini sonuçlandırmak için tüm Cumartesi gecesi çalıştığı ve iki haftalık zorlu müzakerelerin ardından geldi.
Anlaşma çalışmalarından yorgun düşmüş heyetler tarafından memnuniyetle karşılanan zirvenin başkanı Samih Şükri salonda bulunanlara, dünyanın bu müzakereleri takip ettiğini söyledi. Bu sırada Şükri, katılımcı delegasyonları da anlaşmaya uymaya çağırdı.
Anlaşmaya göre, henüz fon olmamasına rağmen dünyanın en savunmasız bölgeleri için bir fon kurulacak. Ancak konferans, iklim değişikliğinin temel nedeni olan sera gazı emisyonlarını azaltması konusunda pek iddialı olmadı.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres anlaşmayı “gerekli bir politika sinyali” olarak nitelendirdi, ancak bunun “açıkça yeterli olmadığı” konusunda da uyarıda bulundu.
Bilim adamları, herhangi bir önlem alınmazsa küresel ısınmanın yıkıcı sıcak dalgalarına, yükselen deniz seviyelerine, aynı zamanda da bazı bitki ve hayvan türlerinin kaybına yol açacağı konusunda uyarıyorlar.
AB’nin iklim şefi Frans Timmermans, “Nihai anlaşma ileriye doğru yeterli bir adım değildi” dedi.
Avrupalı yetkili, bazı ülkelerin sıcaklıklardaki artışı sınırlama taahhüdünü eleştirerek, “Anlaşma, emisyon azaltılmasını artırmak ve hızlandırmak için, bunu yayan temel kaynak sahiplerini yeterli bir çabayla yükümlü tutmuyor.” dedi.
İngiltere ve Avrupa Birliği gibi daha zengin ülkeler, geçen yıla göre ilerleme olarak görülen sera gazı emisyonlarını azaltmak için daha iddialı hedefler izliyor.
Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Avrupa Birliği ve İsviçre tartışmayı yeniden başlattı. Öte yandan fosil yakıt kullanımını kesmeye yönelik daha güçlü taahhütlerin dahil edilip edilmeyeceği konusunda da anlaşmazlık mevcut.
BBC iklim editörü Justin Rowlatt, anlaşmaya varılmadan önce Çin’le birlikte gelişmekte olan 134 ülkeyi de temsil eden müzakere heyetine yakın bir kaynağın; İngiltere, ABD, Avrupa Birliği ve İsviçre’nin kayıplar ve zararlarla ilgili tartışmayı yeniden başlattığını aktardığını söylemişti.
Rowlatt, bu görüşmelerdeki ana anlaşmazlığın bu olduğunu, ancak bu öğleden sonra bir anlaşma gerçeği hakkında açık bir tartışma olduğunu söylüyor.
Rowlatt sözlerine şunları da ekledi: “Bu, Birleşmiş Milletler iklim müzakerelerinde tarihi bir ilerlemeyi temsil edecek. Aynı zamanda bu müzakereler, 30 yıldır ele alınmayan konular için ileriye doğru atılmış büyük bir adım.
Afrika baş müzakerecisi Alpha Kaluga da dahil olmak üzere bu anlaşmayı kabul eden küçük devletlerin temsilcilerinin çoğu konferanstan ayrıldı.
Zorluklar/kışkırtmalar
Geçen yıl Glasgow’da düzenlenen COP26’da ülkeler kömür kullanımını “aşamalı olarak azaltma” konusunda anlaştılar.
Fosil yakıtların yakılması, iklim değişikliğine katkıda bulunan sera gazı emisyonlarının ana kaynağıdır
Ancak iklim değişikliği konularını izleme konusunda uzmanlaşmış Carbon Brief isimli sitesi tarafından hazırlanan bir raporda, Rusya ve Suudi Arabistan’ın bu öneriyi engellediği belirtildi.
2015 Paris Anlaşması kapsamında ülkeler, sıcaklık artışını 2 santigrat derecenin “oldukça altında” tutmayı ve maksimum 1,5 santigrat dereceye ulaşmayı hedeflemeyi kabul etti.
Bunun nedeni, bilim adamlarının bu seviyenin üzerine çıkmanın milyonlarca insanı potansiyel olarak yıkıcı iklim etkilerine maruz bırakacağını söylemesidir.
Ancak, Climate Action Tracker web sitesine göre, ülkeler şu anda uygulanan politikalara devam ederse, yaklaşık olarak 2,6-2,9°C’lik bir ısınma yoluna doğru ilerlemekteyiz.
Yapılan görüşmeler, planlanan kapanış saatinden 30 saat sonra da devam etti
Ülkelerin azaltacakları sera gazı emisyonlarının miktarı konusunda taahhütte bulunmaları gerekmektedir. Climate Action Tracker, mevcut taahhütlerin bizi yaklaşık 2,4°C ısınmaya götürdüğünü söylüyor.
Climate Action Tracker sitesi, 2100 yılına kadar 1,8°C’lik bir ısınma göreceğimizi tahmin ediyor.