İşçi-işveren sendikaları aldanmaya ve aldatmaya devam mı edecek?
Her sabah mirathaber.com için bilgisayarımı açtığımda bir imza kampanyası ile karşılaşıyorum. Bu defa karşılaştığım kampanya da aşgarî ücretle ile ilgili. Kampanyanın başlığı ve devamı şöyle:
“2018 yılı ASGARİ ÜCRET alt limiti 2000 TL olmalı”
İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrete asgari ücret denilmektedir.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2017 yılı için geçerli olacak asgari ücret için 3 kez toplandı. 29 Aralık’ta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında yapılacak son toplantı ile asgari ücret belirlenecek. Gelinen noktada Türk-İş asgari ücretin 1600 TL olmasını isterken, patronların örgütü TİSK geçen yıl yapılan zammın çok olduğunu savunuyor ve bu yıl hiç zam yapılmamasını istiyor. Patronların bir isteği de hükümetin kendilerine verdiği teşvikin devam etmesi. TÜİK ise bir kişinin asgari geçim standardını 1669 TL olarak açıkladı…”
Ekonomik gerçekleri göremediği ve hakiki önlemleri alamadığı için Ülkemizde var gibi görülen ekonomi yönetimini fiilen yok gibi görebilirsiniz.. Dışa bağımlı bankacılığın egemenliğine dayalı faizci düzen işçinin de işverenin de çiftçilerimiz ve emeklilerimizin de kanını emiyor.
İstanbul sanayi odasının açıklamasına göre yatırımlar iyice yavaşladı. Çünkü kazancın yarısından fazlası faizcilere gidiyor. Bir önceki yılda yatırımlar 60 milyar dolayında iken bankacığın kârı 200 milyar oldu. Devlet dış ve iç borçların baskısı altında. Borç taksitlerini geçtik, faizleri ödeyemez durumda. Ekonomi yönetiminin önerisi de yeni borçlanmalar. Varlık fonunun yatırımlar için değil de borç ödemeleri için kullanılmasından korkulur.
Gel gör ki faiz sömürüsü altında inleyen işveren sendikaları da, gerçekleri görme özürlüsü işçi sendikaları da faizci düzenle hesaplaşacakları yerde hükümet kapısında dilenciliği yeğlemekte. Birisi zam talebinde, diğeri ise zamma karşı çıkmakta.
Soralım: hangi hükümet işçisine bolca zam vermek istemez. Ama imkân yok. Çünkü imkânlar faize aktarılıyor. Bankacılık palazlanırken milletimiz kıvranıyor.
Yeri gelmişken hatırlatalım; Bizde sözüm ona ant-i kapitalist Müslümanlar var ya! Onlar için.hadi art niyetliler demeyelim de gafiller de mi demeyelim?. Her vesile ile hükümete saldıran bu cahillerin gerçekleri görüp de bir bankanın genel müdürlüğü önünde protestoda bulunduklarını gördünüz veya duydunuz mu?
Doktorlar eczanelerde satılanların dışında reçete yazamazlar. Kendi kişisel tecrübelerini reçetelerine fiilen yansıtamazlar. Bizim ekonomistler de böyle. Kapitalist ekonominin çıkarlarına hizmet edecek şekilde yetiştirilmişler. Gerçekleri görebilenler da çoğunlukla yüreksiz.
Şimdi denilecektir ki faizin haramlığına da inanan bir hükümet iş başında değil mi?
Demek ki inanılmıyor veya alternatif düzen oluşturacak bilgileri yok ya da helâl ve haram diye bir meseleleri yok. Cumhurbaşkanımızın da her halde gücü yetmiyor?
Allah’ın faizle savaşılması emrine Diyanet ve İlahiyatların bile duyarsız kaldığı ülkemizde iman ve akıl tutulması yaşanmaz mı?..Korkarım Allah sonumuzu hayırlı etmeyecek. Çünkü Allah’ın koyduğu yasadır:
“…Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah içlerinde yaşayıp yaşattıkları düzeni değiştirmez ….” (Ra’d 13/11)
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi