2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken, siyaset arenasında kızışması gereken seçim yarışı hala başlamış değil. Her ne kadar Yüksek seçim kurulunun seçim takvimini açıklanmasının beklendiği söylense de Millet ittifakının adayının belli olmaması, seçim yarışının başlamasının önünde en büyük engel.
Oysa Ak parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur ittifakının adayının Recep Tayyip Erdoğan olduğu, aylar öncesinde belli oldu.
Altılı Masa dediğimiz millet ittifakının ise, adayanın hala belli olmaması, millet ittifakının seçmeni tarafından da yadırganmaya ve tepki almaya başladı. Konunun muhatabı olan partiler, her ne kadar “adayımızı Cumhur ittifakı tarafından yıpratılmaması için açıklamıyoruz” deseler de bunun, temelsiz bir söylem olduğu son günlerde gün yüzüne çıkmış durumda.
Hülasa artık 6’lı masa toplantıları bile eskisi kadar gündem olmuyor ve haber niteliği taşımıyor olmalı ki medya kuruluşları bu toplantıların haberini bir iki dakikaya sıkıştırmak durumunda kalıyor.
Kanımca Millet ittifakı, çıkaracakları Cumhurbaşkanı adayını, Cumhur ittifakının yıpratmasına izin vermeden kendi elleriyle yıpratmış durumda. Aday belirleme sürecinde, özellikle CHP ve İYİ parti arasında yaşanan gerginlik, bırakın aday tespiti konusunda anlaşmalarını, hiçbir konu hakkında anlaşamadıklarını ve anlaşamayacaklarını ortaya koydu. Anlaşılan o ki, 6’lı masanın anlaştığı tek nokta Erdoğan’ı iktidardan indirmek. Yani diğer bir değişle, Erdoğan gitsin de kim gelirse gelsin modundalar.
Şunu da net bir şekilde ifade edelim ki, 6 partinin her konuda anlaşması da beklenemez ve beklenmemelidir de… Ancak iyi Partili Ağıralioğlu’nun, Kılıçdaroğlu’nun seçilemeyeceğine yönelik sözlerine CHP’li Altay ‘kulağı çekilmeli’ çıkışıyla karşılık verince, çoktan beri söylemeye ve anlatmaya çalıştığımız anlaşmazlık gün yüzüne çıkmış ve kamuoyuna yansımış oldu. Biz bu tür polemikleri, eskiden yürürlükte olan parlamenter sistem zamanında ve koalisyon hükümetlerini oluşturan partiler arasında yaşandığını çok görmüştük.
Tekrar Parlamenter sisteme döneceğini söyleyen 6+1 ittifakı iktidara gelebilirse, bu tür polemikleri daha çok yaşayacağımız da aşikâr. Parlamenter sistemin uygulandığı yıllarda olduğu gibi çok horoz döğüşü izleriz biz… Bu horoz döğüşü de ülkemize yarar değil zarar getirecektir.
Bir tarafta ülkücü çizgide olduğunu iddia eden İYİ parti, diğer tarafta ise Atatürk çizgisinde olduğunu iddia eden ama Atatürk çizgisinden çoktan ayrılan bir Chp… İstanbul İl başkanına Atatürk dedirtemeyen CHP…
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da bu seçimin kendisi için artık son viraj olduğunun farkında olmalı ki, yarım bir ağızla aday olduğunu açıkladı. Ancak İYİ parti, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sıcak bakmıyor ve bunu açık bir şekilde de dillendiriyor. Zaten bildiğiniz gibi kulak çekme polemiği de buradan çıkmıştı.
Hiç şüphesiz 6’lı masanın işlerinin zor olduğunu anlamak için üstün zekâlı olmaya ya da müneccim olmaya da gerek yok… Eğer bunu saklayarak ya da saklamaya çalışarak halkın zekası ile alay ediliyorsa, seçmen bunun karşılığını sandıkta fazlasıyla verecektir.
CHP’nin içinde de Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda büyük tartışmalar ve sorunlar var. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olunca, otomatik olarak kendini Cumhurbaşkanı adayı olarak gören Ekrem İmamoğlu ve il Başkanı Kaftancıoğlu arasında ki yaşananlar, CHP içinde ki yaşanan sıkıntıların açığa çıkmasına neden oldu.
Mahmut Övür’ün köşesine taşıdığı bu olay, aslında aday konusunda 6’lı masayı sıkıntıya düşürecek durumda ve konumda duruyor. Zira “Kulak çekme” polemiğinde yaşandığı gibi İYİ parti, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sıcak bakmıyor… İYİ parti, milliyetçi geçmişi de olan Mansur Yavaş’ın adaylığı konusunda ısrarcı davranırsa, ortalık tam karışacağa benziyor.
Aslında 6’lı masayı oluşturan partilerin de bu birliktelikten artık rahatsız olduğu görünüyor ama…
Gelelim Mahmut Övür’ün köşesine taşıdığı, CHP için skandal olan habere…
Kaftancıoğlu ve İmamoğlu’nun bir otelde buluştuğu iddia ediliyor. Bu konuşmada İmamoğlu’nun Kaftancıoğlu’na “Benimle misin yoksa Kılıçdaroğlu ile mi?” sorusuna Kaftancıoğlu’nun “Bu partinin genel başkanı da yönetimi de belli. Adayın kim olacağı, nasıl belirleneceği belli. Sen git önce belediye başkanlığı yap. Bu işlerle uğraşma.” cevabını vermesi… Aslında bu cevabın içinden çok şeyler çıkartılabilir ama biz, siyaset arenasında böyle şeyler olur diyerek, bu konuşmayı şimdilik normal karşılayalım.
Bu gerilimin burada kalmaması ve bir süre sonra yapılan İstanbul CHP İl Divan Kurulu toplantısında devam etmesi bardağı taşıran son damla oluyor. Aslında Kaftancıoğlu bu bardağı bilerek ve isteyerek taşırıyor desek de yanlış bir cümle kurmuş olmayız. Toplantıda Kaftancıoğlu’nun İmamoğlu için “Şizofren” ithamı, Ufuk İnan tarafından İmamoğlu’na hemen iletiliyor. Daha sonrasında ise bunu duyan Ekrem İmamoğlu, İl binasına giderek makamı basıyor ama Kaftancıoğlu’nu odasında bulamıyor.
Sizin anlayacağınız bu olay, iktidara gelme iddiası olan bir parti için çok büyük bir skandaldır. Bu olayın üstünü örtmeye çalışmak ise, toplumun zekasını hafife almaktır.
Şimdi gelelim sadede… Aslında bu olay patlak verdiğinde İmamoğlu ve Kaftancıoğlu herhangi bir toplantıda ya da başka bir atmosferde, birlikte bir fotoğraf karesinde yer alabilselerdi, siyasette olur böyle şeyler diyebilirdik ama bu da olmadı… Anlaşılan o ki CHP içinde ki bu skandal, daha çok su götüreceğe benziyor.
6’lı yuvarlak masanın genel durumuna baktığımızda ise, Cumhurbaşkanı adayını belirleme ve Anayasa çalışması dahil içerik incelendiğinde her şeyi bir güzel yuvarladıkları görülmekte…
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
Şaban DOĞAN
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…