Ahmet Davutoğlu, on beş sayfalık bir metin açıklaması yaparak, Ak Parti’yi çok kapsamlı bir eleştiriye tabi tutuyor. Demokrasi, özgürlükçü gibi temel kavramların gölgesinde; liberal bir söylemi öne çıkartıyor. Ak parti için bir savrulmadan bahsediyor. Coğrafi bir alana Ak Parti’nin sıkışmaya başladığını ifade ediyor. Ak Parti’nin beka sorunu anlayışına eleştiri getirip, son seçim stratejisini ağır biçimde eleştiriyor.
Kuvvetler ayrılığı ilkesinden yana tavır alıyor. Feto ile mücadeleyi eksik bularak, bazı kişilerin kayrıldığını söylüyor. Basın tek elden yönetilen bir propaganda aracı haline geldiğini, partili Cumhurbaşkanı olabilir ama Cumhurbaşkanı aynı zamanda parti başkanı olmamalı diyor.
Üç Y (yasaklar, yolsuzluk, yoksulluk) ile mücadele, bugün bu üç hedef konusunda samimi bir muhasebe yapmalıyız diyor. Ekonomideki durumu bir ekonomik kriz olarak tanımlıyor. Bunun böyle tanımlanması gerektiğini, yaşadığımız ekonomik krizin temelinde yönetim sorunu olduğunu söylüyor. Güven konusunda ciddi sorun var. Piyasaya baskı olduğunu ima ediyor.
Ahmet Davutoğlu adeta bir ana muhalefet gibi kendi partisine eleştiriler getiriyor. Bu ifadeler direk Cumhurbaşkanını hedef almıyor. Ama dolaylı olarak hedef Cumhurbaşkanı dır.
Kutsal değerlerimizin siyasi çıkarlar uğruna hoyratça kullanılması ifadesi; dinin siyasete alet edilmesi tanımlamasının, dini bir jargonla ifade edilmesi olarak karşımıza çıkıyor. Vefa duygusunun olmadığı, kişisel itibarların sosyal medyada saldırı altında olduğu, Milliyetçi Hareket Partisi ile İttifakın Ak Parti’nin aleyhinde olduğu, bu ittifakın Anadolu’da MHP’nin işine yaradığı, direk Erdoğan’ı karşısına almadan parti içinde paralel bir zemin oluştuğuna gönderme yapıyor. Partinin çok kötü bir durumda olduğu bunun tekrar ilk baştaki ilkelere dönülmesi gerektiğini söylüyor.
Evet, seçim sonrası parti kurma çalışmaları için resmi açıklamaya iyi bir gerekçe gerekiyordu. Bu gerekçede, muhtemel partiden ayrılmadan sonra, bu çıkışla hazır hale gelmiş oldu.
Ahmet Davutoğlu’nun bu eleştirdiği ve olumsuzluklar diye taktim ettiği konularda kendisinin payı da gözden kaçmayacak kadar çoktur. Ak Parti’de diş işleri bakanlığı yapacaksın, ülkeyi ABD’nin bugün ki çıkarlarına zemin hazırlayan Suriye politikalarında aktif rol alacaksın, bu partide Başbakanlık yapacaksın, faizli kredileri daha çok verebildik diye, Allah’a hamd ettiğinde alkışlanacaksın, kötü gittiğini söylediğin işlerle ilgili hiçbir sorumluluğun yokmuş gibi bir manifesto yayınlayacaksın…
Olumsuz gidişat ile ilgili aktif rol oynayan ve Recep Tayyip Erdoğan sayesinde Cumhurbaşkanı olan Sayın Abdullah Gül, Sayın Ali Babacan sütten çıkmış ak kaşık mı? Bu ülkede Ali Babacan, ekonomi bakanlığında görev almadı mı? Siz daha iyisini yaptınız da Erdoğan mı elinizi tuttu?
Abdullah gülün perde arkasından yeni Parti kurma çalışma söylemlerini, Ali Babacan üzerinden kamuoyuna yayılması, Ahmet Davutoğlu’nun yeni parti hazırlıkları gibi parti içerisinde bir manifesto niteliğinde metin açıklaması asla birbirinden bağımsız hareketler değildir. Bu Ak Parti’den iki büyük parça koparma stratejisidir.
Davutoğlu’nun eleştirileri içerisinde doğruluk paylarının olmadığını söylemek mümkün değildir. Ama biz bu mücadeleyi, eleştirileri klasik parti içi eski yeni, küskün, dargın olanlar ilişkisi düzeyinde değerlendiriyoruz. Aksi halde Ak Parti’nin karşısında yeni bir parti kurulacaksa kesinlikle faizci ekonomi düzenini değiştirecek net söylemde olan bir parti olmalıdır.
Cumhurbaşkanı için çıkış yolu?
Başkan Erdoğan’ın son ifadelerinde yer alan ‘’Türkiye İttifakı’’ tanımlaması altında; mevcut ekonomiye baypas yapacak, faiz düzenini sistemsel olarak değiştirecek, ekibi iş başına getirmelidir. Bu elbette tek kişi ile yapılacak bir şey değildir.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan; Allah’a savaş açmış, milletin hakkını devlet eliyle bir avuç faizciye taşıyan bu sistemi korkmadan imanı gereği de değiştirmek zorundadır. Artık ‘’zamanı değil ‘’ sözleri geçerliliğini yitirmiştir. Zaman, bu zamandır.
Doğu Ak denizdeki operasyonlar derinleştikçe söylediğimizin nasıl bir köklü milli iktisadi beka sorunu olduğu daha net görülecektir. Kendi ekonomimizi yeni yapılanmayla kurmak zorundayız.
Geç kalmış değiliz, küresel finans, yeni 11 Eylül kulelerini yıkacaktır. Bu kulelerden hızlı bir biçimde çıkmamız şarttır. Çünkü uçakların kulelere çarpması artık açık açık kule sahipleri tarafından ifade ediliyor.
Selam ve dua ile…
Yunus EKŞİ
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi