Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin, “Diğer partilerin anayasa teklifleriyle kendi hazırlıklarımızı uzlaştırabilirsek, yasama yılı bitmeden Meclis bünyesinde bu işi neticeye ulaştırabiliriz.” dedi.
AA – Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı‘nda konuştu.
Erdoğan, yeni yasama yılındaki ilk Meclis grup toplantısı konuşmasına, partilileri selamlayarak başladı.
Yaklaşık 2,5 aylık aradan sonra gazi Meclis çatısı altında milletvekilleriyle birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, “Geçtiğimiz yasama döneminde gerçekten çok çalıştınız, çok önemli faaliyetler gerçekleştirdiniz. Yaz aylarında şehirlerinizde teşkilatlarımızla birlikte yürüttüğünüz çalışmaları da yakından takip ettim. İnşallah bundan sonra hem Meclis’te hem de şehirlerinizde aynı gayretle yolunuza devam edeceğinize inanıyorum.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis’in 27. Dönem 5. Yasama Yılı’nın, çok daha verimli bir çalışma dönemi olarak geçeceğini kaydederek, “Şimdiden her birinize Genel Kurul, komisyon ve grup çalışmalarına yapacağınız katkılar için şükranlarımı sunuyorum.” ifadesini kullandı.
Milli iradenin tecelligahı olan Meclis’te görev alan milletvekillerinin, aynı zamanda halkla yönetim organları arasındaki irtibatı sağlama görevini de yürüttüğüne işaret eden Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri netleştirirken, uyumu da en üst noktaya çıkardık. Bugün burada Cumhurbaşkanı ve ülkenin en büyük partisinin Genel Başkanı sıfatıyla bulunmam bile yeni yönetim sisteminin başarısının ifadesidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Meclis’in, milli mücadeleyi zafere taşıdığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Meclis, Cumhuriyetimizi kurmuştur. Ülkemizi çok partili siyasi hayata geçirmiştir. Her darbe döneminin ardından milli iradeyi yeniden ayağa kaldırmıştır. Demokratik ve ekonomik kalkınma hamlelerine destek olmuştur. Yeni yönetim sistemimizi inşa etmiştir. Maziden atiye kurduğumuz demokrasi ve kalkınma köprüsünün adeta kilit taşı olan Meclisimiz, kurucu ve devrimci vasfıyla hem kazanımlarımıza sahip çıkmakta hem de ufkumuzu aydınlatmaktadır. İnşallah bu Meclis, Türkiye’nin milli iradenin temsilcileri eliyle yapılan ilk anayasasını hayata geçirme şerefine de nail olacaktır. Biz, Türkiye’nin gündemine getirdiğimiz, ülkemizin ilk sivil anayasasını hazırlama teklifimizde gerçekten samimiyiz. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kendi hazırlıklarımızı yapıyoruz. Meclis’teki diğer partilerden de kendi hazırlıklarını en kısa sürede kamuoyuyla paylaşmalarını bekliyoruz.
Şayet diğer partilerin anayasa teklifleri ile kendi hazırlıklarımızı uzlaştırabilirsek yasama yılı bitmeden Meclis bünyesinde bu işi neticeye ulaştırabiliriz. Tabii bunun için öncelikle diğer partilerin anayasa tekliflerini kamuoyuna açıklamaları gerekiyor. Uzlaşma sağlanamaması durumunda ise siyasi partiler olarak zaten yaklaşmakta olan 2023 seçimlerinde hep birlikte milletin terazisine çıkarız. Milletimizin sandıktaki kararı da başımız gözümüz üstünedir. Hiç şüphesiz burada temel belirleyici, ülkemizin yönetim sistemi ile ilgili farklı görüşlerin nasıl bir araya getirilebileceğidir.”
Türkiye’nin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile elde ettiği avantajların ne kadar kritik öneme sahip olduğunun, salgın döneminde hep birlikte yaşandığını ve görüldüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Gelişmiş ülkeler dahil pek çok devlet, halen süren nice siyasi, ekonomik, sosyal sancılarla kıvranırken, biz sağlıktan sanayiye her alanda kendimizi pozitif yönde ayrıştırmayı başardık. Tarihimizin en köklü yönetim reformunda üçüncü yılımızı tamamlarken geriye dönüp baktığımızda ‘Evet, gerçekten iyi bir iş yaptık’ diyebiliyoruz. Eksikler, aksaklıklar, düzeltilmesi gereken hususlar yok mudur? Elbette vardır. Hepsinin de farkındayız, hatta bu doğrultuda yaptığımız kapsamlı çalışmalar da elimizde mevcuttur. Bunların hepsi de çok basit dokunuşlarla, küçük revizyonlarla düzeltilebilecek tali meselelerdir. Yeni anayasa süreci başarılı bir şekilde neticelenirse devamında bu sorunlar zaten kendi mecrasında çözülür.
Böyle bir imkanın olmaması halinde ise seçim sonrasına kadar ortaya çıkacak tecrübeye ve birikime göre biz Cumhur İttifakı çatısı altında kendi düzenlemelerimizi hayata geçirme yoluna gideriz. Milletimize her hal ve şart altında 2023 sonrası için büyük ve güçlü Türkiye hedefimiz doğrultusunda daha kolay ve hızlı ilerlememizi sağlayacak yeni bir yol taahhüt ediyoruz. Türkiye’nin en devrimci, en yenilikçi, en reformcu, en vizyoner partisi olarak Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle işte bu yol haritası istikametinde ülkemizi önce 2023’e sonra da 2053’e taşıyacağız.”
Erdoğan, yeni yasama yılı açılış konuşmasında diğer pek çok hususla birlikte ekonomiyle ilgili de kapsamlı bir değerlendirme yaptığını söyledi.
Türkiye’nin bugüne kadar ki en zorlu mücadeleleri ve en parlak başarılarının hep ekonomi ile birlikte şekillendiğini belirten Erdoğan, “Demokrasi ve kalkınma hamlelerimizin ekonomimize etkisinin en somut örneği küresel vesayet sopası olarak kullanılan IMF borcumuzdan kurtulmuş olmamızdır. Eski Türkiye’yi hatırlayanlar bu başaranın anlamını çok daha iyi bilecektir. Yoklukların, yoksullukların, baskıların zulümlerin Türkiye’sinden bölgesinin ve dünyanın en güçlü bir ülkelerinden haline hangi zorluklarla hangi mücadelelerle gelindiğini kesinlikle unutamayız.” dedi.
Erdoğan, gençlerin eskiyi bilmedikleri için bu mukayeseyi yapmakta zorlanacağını vurgulayarak “Gençlere tavsiyemiz, kendilerine emanet edeceğimiz bu ülkenin ve milletin geleceği için kimin ne hayali var, ne projesi var, ne gayreti var ona bakmalarıdır. Sırf konuşmuş olmak için, sırf birilerin hoş gözükmek için, sırf günü kurtarmak için aklına geleni söyleyenden siyaset adamı olmaz, devlet adamı hiç olmaz.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
“Mesela biz ‘Yeni anayasa’ diyoruz, birileri de çıkıyor ‘Gerekirse ilk dört maddeyi de değiştiririz’ diyerek hemen PKK güdümündeki siyasi yapıya göz kırpmaya çalışıyor. Bakıyorsun ittifakın bir diğer kanadı, o da aynı şeyleri söylüyor. Buradan söylüyorum, acaba Anayasa’nın ilk 4 maddesini değiştirme fikri CHP’nin ve dolayısıyla tüm CHP’lilerin iradesi midir? Yoksa Kılıçdaroğlu’nun kişisel fikri midir? Eğer bu CHP’nin kurumsal iradesiyse ortada ülkemiz açısından çok vahim bir sorun var demektir. Çünkü bu durumda CHP Anayasa gibi temel bir konudan başlayarak tümüyle HDP’nin vesayetine girmiş demektir. Yok eğer bu Kılıçdaroğlu’nun kendi görüşüyse bu durumda da partisinin politikalarından farklı ajandaya sahip bir siyasetçiyle karşı karşıyayız demektir.”
Bugün 6-8 Ekim olaylarının 7’inci yıl dönümü olduğunu hatırlatan Erdoğan, “Kandil’deki PKK elebaşlarının çağrısı üzerine HDP’nin o dönemki yöneticileri Suriye’deki olayları bahane ederek yandaşlarını sokaklara salmış onlarca masum insanın kanını dökmüştür. Gördükleri her sakallıyı, kendilerinden olmayan herkesi linç eden bu gözü dönmüş alçakların Yasin Börü başta olmak üzere pek çok masum insanı nasıl vahşice katlettiğini daha dün gibi biliyoruz. Okulları, yurtları otobüsleri evleri, sokakları ateşe veren azgın güruhu harekete geçirenler bugün cezaevinde ellerindeki kanın hesabını veriyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kılıçdaroğlu da aynı dönemde masumların kanlarının hesabını sormak yerine PKK ve HDP’nin sokağa saldığı azgın güruha ‘Hükümet bütün bu sorunları başımıza açan kendisi değilmiş gibi şimdi de misliyle vereceği cezalarla halkı sindirmeye çalışmaktadır.’ diyerek bunlara arka çıkmıştır. CHP’nin kimi milletvekillerinin kimi parti yöneticilerinin sergiledikleri rezillikleri saymıyorum bile… Tek parti dönemindeki faşist uygulamaları zaten başlı başına yüz karası olan CHP’nin 28 Şubat’tan 6-8 Ekim olaylarına, Suriye meselesinden Akdeniz’deki gelişmelere kadar yakın tarihimizin her kritik meselesinde nasıl ülkenin ve milletin karşısında saf tuttuğunu unutamayız.”
Konuşmasında “Türkiye’nin tüm sınır ötesi harekatlarını, bölgesel ön alma amaçlı tüm diplomatik çabalarını engellemeye çalışan bu partinin yerli de milli olmayan politikalarını milletimize her fırsatta tekrar tekrar anlatacağız.” ifadelerine yer veren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Tarih, CHP gibi Cumhuriyet’in en eski partisini, HDP gibi bir terör örgütü kuklası emrine verenlerden elbette hesap soracaktır. Tabi bir de CHP’nin başını çektiği ittifakın diğer ortağı olan parti ve onun başındaki hanımefendi var. CHP bir yandan ittifakın bir türlü adı konmayan partisi HDP’yi bir yandan resmi ortağı bu partiyi idare etmek için adeta kırk takla atıyor. HDP’nin Millet İttifakı’nın ortağı olduğu gerek bu partinin yöneticilerinin beyanlarıyla, gerekse CHP’nin belediyelerindeki uygulamalarıyla inkarı mümkün olmayan bir gerçek ortaya çıkmıştır. İYİ Partinin bu gerçeğe kör sağır kalarak kendi konumunu koruma çabası artık sürdürülebilir değildir. Bu partinin başındaki hanımefendinin cumhurbaşkanlığından vazgeçip başbakanlığa talip olması da esasen bu trajikomik görüntüyle ilgilidir. HDP tarafı hanımefendinin cumhurbaşkanlığı adaylığını asla kabul etmeyeceğini zaten açıklamıştır. Yani bir anlamda HDP Milet İttifakı’ndaki gizli ortaklık hakkını kullanarak bu hanımefendiyi veto etmiştir.”
Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetildiğini anımsatan Erdoğan, “Ve sistemin devam edeceği gün gibi aşikarken hayali bir makama talip olunmasının gerisinde bu vetonun bu dayatmanın sineye çekilmesi vardır. Lafa gelince vatan millet edebiyatıyla mangalda kül bırakmayanların terör örgütünün güdümünde siyaset yapar duruma düşmesi büyük bir acizliktir, Allah kimseyi böyle bir duruma düşünmesin.” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, “Mücadeleyi milletin önünde, er meydanında yapmak yerine kapalı kapılar ardında gizli saklı pazarlıklarla yürütmeye kalkanların akıbeti işte böyle olur. Gerçi şimdi çıkıp buna da itiraz edeceklerdir ama manzara ortada. Bir yanda PKK’nın ve onun güdümündeki HDP’nin sufleleriyle siyaset yapan bir muhalefet genel başkanı diğer yanda aynı partinin vetosuyla hayalinden vazgeçen lafta iyi ama aslında kötü duruma düşmüş bir başka muhalefet genel başkanı. Bu tablonun inkarı mümkün mü?” diye sordu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “28 Şubat kararlarına ben imza attım. Hepsine de gönülden inanıyorum. Uygulanması gerektiğine de gönülden inanıyorum” sözünü unutmadıklarını belirten Erdoğan, Akşener’in “Başörtüsüne uzanan eli kırarım diyen bendim” sözüyle sergilediği tutarsızlığı milletin gördüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanda ilke ve omurga olmayınca işte böyle her devirde ne söylemesi gerekiyorsa onu ağzından saçmaktan geri kalmaz. Bize en ağır ifadelerle saldıran herkes gibi bunların da gerisi envai çeşit rezilliklerle doludur.” ifadesini kullandı.
Erdoğan, “İsterseniz belgeleyelim, görüntülü olarak izleyelim” diyerek, İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’in geçmişte başörtüsü ile ilgili açıklamalarının da yer aldığı bir videoyu izletti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu videonun ardından sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her şey bir yana, Türkiye, Türk siyaseti, Türk milleti böyle bir fotoğrafı hak etmiyor. Birbirlerinden hiçbir farkı yok, akşam yalan, sabah yalan. Dün söylediğini bugün inkar eden bir yapı. Gavurun kılıcını çalan bir anlayışla yapılan işin adı muhalefet değil, taammüden bu ülkeye ve bu millete düşmanlıktır. Dünyanın başka hiçbir yerinde böyle bir muhalefet anlayışını göremezsiniz, bulamazsınız. Türkiye’yi yönetmek için aday olduklarını açık yüreklikle çıkıp ilan etmekten korkanlara, bu ülke emanet edilemez. Kafalarında gezdirdikleri 40 tilkinin kuyruğunu birbirine dolaştırdıkları için her gün bir başka tarafa savrulanların, yarın hangi çukura yuvarlanacaklarını kimse bilemez. Evlatlarımızın geleceğini, kendileriyle birlikte ülkeye de aynı savrulmaları yaşatmak isteyen kifayetsizlerin ihtiraslarına kurban edemeyiz. Ülkenin gerçek meseleleri üzerine kafa yormak yerine kendi akıllarınca yumuşak karın olarak gördükleri yerlerde yumruk sallayanlara, bu millet Allah’ın izniyle yüz vermeyecektir. Cehaletle riyakarlığın, tembellikle kibrin karışımı, ülkenin ve milletin felaketinden ikbal devşirmeye çalışan bu kirli muhalefet tarzını ve uygulamalarını reddediyoruz.”
CHP ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, hemen her konuda, neresinden tutulsa elde kalacak şekilde tel tel döküldüğünü dile getiren Erdoğan, “CHP’nin başındaki zatın yalanlarını, yanlışlarını, iftiralarını ortaya sermekten doğrusu biz yorulduk. Ama bu zat aynı ahlaksızlıkları mütemadiyen tekrarlamaktan bir türlü vazgeçmiyor. Hani bir söz vardır; ‘Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz’ diye. Tam da böyle bir profille karşı karşıyayız. Allah’tan korksa iftira atmaz, kuldan utansa yalan söylemez. Kendisi her ikisini de sürekli yaptığı için rahatlıkla bu sözleri ifade edebiliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu’nun dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmaya işaret eden Erdoğan, “Dün yine çıkmış Merkez Bankası’nın İstanbul’daki binasından, Man Adası iftirasına, uyuşturucu parası ve rüşvetten kurlara kadar ilgili ilgisiz bakmadan aklına ne gelirse sallamış da sallamış. Söylenenleri alt alta yazınca ortaya gerçeklikten kopmuş, kendi hayal dünyasında yazdığı senaryoları hakikat sanmaya başlamış bir ruh hali çıkıyor. Bay Kemal, eğer uyuşturucu arıyorsan aynaya bak. AK Parti çatısı altında uyuşturucuyla iştigal eden insan bulamazsın, böyle bir iftirayı AK Parti’ye atamazsın. Hayatı boyunca devletten aldığı maaş dışında bir iş yapmamış, yatırım nasıl yapılır, işletme nasıl kurulur, iş nasıl yapılır konusunda en küçük bir fikri olmayan bu zatın zırvalarına tek tek cevap vermeyi zul addediyorum.” görüşünü paylaştı.
Bu iddiaların çoğunun mahkemelere taşındığını bildiren Erdoğan, “Bu zatın aleyhinde verilen ve milyonları bulan tazminat cezalarıyla kendisinin yalancılığı ve müfteriliği yargı kararıyla da tescil edilmiştir. Kamudaki tek icraatı başında bulunduğu Sosyal Sigortalar Kurumu’nu batırmak olan birisinin, devletin stratejik kararlarıyla ilgili altı da üstü de boş hezeyanlarını milletimizin takdirine bırakıyoruz.” sözlerini sarf etti.
“Kılıçdaroğlu’nun yaptığı işin adının siyasetle, siyasetçilikle ilgisi yoktur.” diyen Erdoğan, bu kişinin siyasetin değil tababet ilminin konusu haline geldiğini dile getirdi.
Oturduğu makam itibarıyla Kılıçdaroğlu’nu mazur göremeyeceklerini ifade eden Erdoğan, “Artık bu zatın yaptığı iş, sorumsuzluğun da ötesine geçerek, ülkeye zarar verecek boyuta ulaşmıştır. Bu kişi artık mili güvenlik sorunu haline dönüşmüştür. Türkiye’de bir iktidar sorunu yoktur ama ciddi bir muhalefet problemiyle karşı karşıya olduğumuz gerçektir. İnşallah 2023, sadece Cumhur İttifakı eliyle büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasının değil, aynı zamanda muhalefetin bu prangadan kurtuluşunun müjdesini alacağımız yıl olacaktır.” yorumunu yaptı.
“Tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz” sözüne atıfta bulunan Erdoğan, “Bunların, Türkiye’nin dününde herhangi bir izleri, hizmetleri, eserleri de yoktur. Bunların ülkemizin geleceğine dair de dişe dokunur, kayda değer, fikir ve emek ürünü, hesabı kitabı yapılmış hiçbir projeleri mevcut değildir. Daha önemlisi böyle bir niyetleri ve gayretleri de bulunmuyor. Kendilerinin de alenen ifade ettiği yalan, iftira ve çarpıtma siyasetiyle ne bugünümüze bir katkıları olabilir ne de geleceğimize bir faydaları dokunabilir.” dedi.
Geçmişte olduğu gibi bundan sonra da ülkeye ve millete eser kazandırmanın, hizmet etmenin, demokrasiyi güçlendirmenin, kalkınmayı hızlandırmanın gayreti içinde olacaklarını belirten Erdoğan, koskoca bir milletin ve coğrafyanın umudu olmanın gereğinin bu olduğunu vurguladı.
“Ülkemizde herhangi bir bireyin veya kesimin hak, hukuk, özgürlük talebi mi var?” diye soran Erdoğan, buna da çözümü kendilerinin üreteceklerini söyledi.
Demokrasi ve kalkınma hamleleri ile Türkiye’ye her alanda nasıl çağ atlattılarsa yarın da büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa edeceklerini dile getiren Erdoğan, “Ülkemizi tarihimizde ilk defa sivil bir anayasaya kavuşturma girişimimiz bile bu konuda bizim önümüze kimsenin geçemediğinin işaretidir.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin herhangi bir yerinde yol, su, elektrik, hastane, okul, spor tesisi, viyadükler, herhangi bir altyapı, üstyapı eksiği mi var; o yatırımı biz yaptık, biz yapıyoruz, biz yapacağız. Nerede bir dikili taşınız var. Ankara, İstanbul büyükşehir belediyelerini kazandınız. Asfaltlarını yenileyemiyorsunuz, asfaltlarını. Çukurlardan geçemiyoruz. Nerede belediye? Sular akmıyor, her taraf susuz. Hani belediye? Niye suları akar hale getiremiyorsunuz? Siz dertli değilsiniz ama biz dertliyiz. Bu ülkenin, bizim hizmetlerimizin, eserlerimizin izi olmayan tek bir karış dahi toprağı yoktur.”
Erdoğan, nükleer güç santralinden 1915 Çanakkale Köprüsü’ne, elektrikli otomobilden insansız hava araçlarına kadar, dünyanın geleceğinde söz sahibi olunmasını sağlayacak hangi yatırım varsa hepsinin altında imzalarının olduğunu ve olacağını söyledi.
İstanbul’da 72 katlı Merkez Bankası binası yapıldığını anımsatan Erdoğan, “Çıkmış açıklama yapıyor: ‘Ben geldiğimde orayı öğrenci yurdu haline dönüştüreceğim.’ Ya bu adama ne dersiniz? Dedim ya, bu, tababet ilminin iştigal alanına giriyor. Biz bunu yaptık ve Merkez Bankasını da oraya taşıyoruz, taşıyacağız. Senin gücün ona yetmez. Aklı erse, New York’ta yaptığımız Türkevi’ni de yurt yapma kararı olarak açıklayabilir. O da 36 kat. Bunları neresinden tutup nasıl anlatalım?” diye sordu.
“Ülkemizde kadınlarımızın herhangi bir sorunları veya beklentileri ile ilgili mücadelesi mi var, öncüsü biz olduk, biz olacağız.” diyen Erdoğan, “Bu alanda yaptığımız tarihi reformları sürdürmenin yanında yıllardır kadın hakları savunuculuğu kisvesinin altına saklanan, kendi içlerindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, bütün bu iğrençliklerin üstünü örtmeye kalkanların gerçek yüzlerini de ifşa edeceğiz.” değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, Türkiye’de gençlerin teknolojide, yenilikçilikte, girişimcilikte, araştırma-geliştirmede, üretimde ihtiyacı varsa, hepsinin projelerini kendilerinin hayata geçirdiklerine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi bir Teknofest kuşağını inşa ediyoruz. Teknofest başta olmak üzere gençlerimiz ile bir araya geldiğimiz her platformda aslında onları en iyi bizim anladığımızı, taleplerini en doğru cevapları bizim verebildiğimizi görüyoruz. Roketten yapay zeka yazılımlarına, yenilenebilir enerji sistemlerinden sağlık endüstrisi araçlarına kadar her alanda, gençlerimizle çok daha yakın ve sıkı bir yoldaşlık yapıyoruz ve yapacağız. Velhasıl Türkiye’nin geçtiğimiz 20 yılına nasıl damgamızı vurmuş, Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların katbekat fazlasını nasıl gerçekleştirmişsek, bundan sonra da aynı şekilde AK Parti’nin eser ve hizmet siyaseti bayrağını zirvede tutmayı sürdüreceğiz. Ülkemizin 81 vilayetinin ve 84 milyon vatandaşımızın tamamını kucaklayarak hiçbir konuyu eksik, hiçbir meseleyi çözümsüz bırakmadan gece gündüz çalışıyoruz ve çalışacağız. Çünkü biz bu ülkenin her karış toprağına aşkla bağlıyız.”
Bu hafta da Adana Ceyhan’da olacaklarını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Utanmadan, sıkılmadan ‘Bu iktidar fabrika filan açmadı, açmıyor.’ diyor. Daha geçenlerde ben 26 tane fabrikanın açılışı yaptım. Şimdi bu hafta Adana’da yine fabrika açılışları yapacağım bay Kemal. Senin aklın bu işlere ermez. Bir dikili ağacın yok. Bu işler bizim. Sen zaten fabrika görsen başka bir şey zannedersin. Biz bu milletin her ferdini gönülden sevdik, gönülden seviyoruz. Çünkü biz koskoca bir medeniyetin ve koskoca bir coğrafyanın tek umuduyuz. Göreve geldiğimizde savunmada yüzde 20 karşılayabiliyorduk ama şimdi yüzde 80’e yürüdük. Yüzde 20’den yüzde 80’e. Biz İHA’yı üretemez, alamazken, şimdi İHA’yı da SİHA’yı da Akıncı’yı da hem üretebilir hem de ihraç edebilir hale geldik. Bunun için siyaseti, günü kurtarmak değil maziden atiye kurduğumuz o köprüyü güçlendirmek için yapıyoruz. Bunun için attığımız her adımı, tarihimizin ve kültürümüzün üzerimize yüklediği sorumluluk bilinciyle atıyoruz. Bunun için geleceğe kendimizin değil bizden sonraki tüm nesillerin istikbali olarak bakıyoruz. Rabb’imden bu kutlu yolda bizleri mahcup etmemesini, çıktığımız seferi zaferle neticelendirmesini diliyoruz.”
Türkiye’nin en büyük mesafeleri katettiği alanlardan birinin de üniversite kapasitesi, yurdu, kredisi ve diğer tüm unsurlarıyla yüksek öğretim olduğunu belirten Erdoğan, dün yeni akademik yıl açılış töreni vesilesiyle bu alanda yapılanları, kapsamlı şekilde kamuoyuyla bir kez daha paylaştıklarını anımsattı.
Yurtlar meselesi üzerinde kısa da olsa durmak istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ekranları başında bizi izleyen milletime, gençliğe özellikle seslenmek istiyorum; Türkiye, dünyanın açık ara en fazla yüksek öğretim öğrenci yurdu kapasitesine sahip ülkesidir.” dedi.
Erdoğan, Türkiye’de 724 bin kamu ve 300 bin özel sektörüyle toplamda 1 milyonun üzerinde yurt kapasitesi varken aynı rakamın İngiltere’de 550 bin, Fransa’da 365 bin, Almanya’da 290 bin İspanya’da 91 bin olduğunu aktararak, “Kredi Yurtlar Kurumumuz bugünkü 724 bin yatak kapasitesine 180 bin gibi bir yerden gelmiştir. Bizden önceki dönemde 180 bin, şimdi ise 724 bin. Yetmez, halen süren yatırımlarla birkaç yıl içinde bu rakama 110 bin kapasite daha ilave edeceğiz. Sadece yatak kapasitesini artırmakla kalmadık yurtlarımızın donanımını da otel konforunda yükselttik. Eskiden 30-40 kişilik koğuşlarda kalan öğrencilerimiz artık 3-4 kişilik, içinde yatağı, dolabı, çalışma masası, banyosu, tuvaleti, interneti olan odalarda hayatlarını sürdürüyorlar. Dolayısıyla ülkemizdeki yurtlar iftihar vesilesi bir düzeydedir.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, yurtlarla ilgili “Bir senede ben bu sorunu çözmezsem siyaseti bırakırım” sözlerini anımsatarak “Sen bunu ilk defa söylemiyorsun ki çok söyledin bunu.” diye konuştu.
Toplantıda, yurtlarda öğrencilere verilen hizmetlerle ilgili video gösterimi yapıldı.
Erdoğan, öğrenci yurtlarında çıkan karmaşanın sebebinin, geçen yıl ile bu yılın başvurularının üst üste binmesinin yol açtığı yoğunluk olduğunu kaydetti.
Birkaç şehir dışında, ülke genelinde yurtlara başvuran öğrencilerin, yedekleriyle birlikte yurtlara yerleştirildiğini ifade eden Erdoğan, buna rağmen açıkta kalan öğrencilerle ilgili çözüm çalışmalarının ve yatırımların devam ettiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde burs olarak 45 lira, şimdi ise 650 lira verildiğini anımsatarak, “Gençlerimize aylık 570 lira da beslenme yardımı yapıyoruz, bursun dışında. Hiçbir evladımızın maddi imkansızlık sebebiyle üniversite eğitiminden mahrum kalmaması için talep eden her öğrencimize burs veya kredi veriyoruz. Kapıdan geri döndürmek yok.” diye konuştu.
İktidara geldiklerinde Türkiye’de 76 üniversite bulunduğuna, bu sayının bugün 207 olduğuna dikkati çeken Erdoğan, üniversitesiz il kalmadığını aktardı.
Erdoğan, üniversiteleri bu seviyeye getirirken yurtlar konusunda attıkları ve atacakları adımların ortada olduğunu kaydederek, “Üniversitelerle biz bir şeyi hallettik. Hakkari’deki evladımız oradan çıkıp İstanbul’a, Ankara’ya gelmesin, üniversiteyi onun ayağına götürelim istedik. Bunu başardık. Şırnak’a götürdük. Kalkıp da ‘oradan çık İstanbul’a gel’ demedik. Yani ilim tahsilini biz konutlarının, anne babasının olduğu yere taşıdık.” değerlendirmesinde bulundu.
Yaklaşık 1,5 milyon öğrenciye 650 lira bursun yanı sıra yüksek lisans düzeyindekilere 1300, doktora düzeyindekilere ise 1950 lira kredi veya burs ödemesi sağlandığını anımsatan Erdoğan, bir zamanlar üniversiteler açılırken sorun olan harçlar konusunu, AK Parti iktidarının çözdüğünü söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiçbir öğrencinin harç sorunu kalmadığını vurguladı.
Güzel iklimi zehirlemek isteyen bazı kişilerin, olmadık yollara başvurmaktan ve olmadık işlere kalkışmaktan çekinmediğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kendi hocalarına bile saygısı olmayan bu tipleri biz öğrenci olarak kabul etmiyoruz. Avrupa’da, Amerika’da bu tiplerin hiçbirini bir gün bile üniversitede barındırmazlar. Bizde ise sırf hükümete sıkıntı çıkartıyorlar diye bu saygısız, sevgisiz, kötü niyetli, adeta terörist tiplere arka çıkılıyor. İnşallah bu sorunları da kendi mecrası içinde hiç kimsenin hakkına, hukukuna halel getirmeden ama kötü niyetlilere de meydanı bırakmadan en kısa sürede çözeceğiz. Biz, üniversitelerimizi terör kılıklılara bırakamayız. Çok açık, net söylüyorum. Öğrenci ilim, irfan, hikmet için gelecek. Bunun dışında asla. Biz, bu tür gençleri hocalarımıza teslim etmek suretiyle bu adımları atalım istiyoruz.”
Erdoğan, dünyanın, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ve tabii afetlerin yıkıcı sonuçlarıyla yüzleştiği bir dönemde, Türkiye olarak yatırımı, üretimi, ihracatı ve istihdamı hızlandırarak, büyümenin sürdürüldüğünü vurguladı.
Küresel, siyasi ve ekonomik dönüşümü kaçırmamak için üzerlerine düşen her sorumluluğu yerine getirmenin gayreti içinde olduklarına işaret eden Erdoğan, bu çerçevede diğer ülkeler ve uluslararası iş birliği platformlarıyla ilişkileri geliştirmeye, pürüzleri gidermeye önem verdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her zeminde öncü, yol açıcı, kolaylaştırıcı bir rol üstlenilmeye çalışıldığını ifade ederek, Meclis’in onayına gelen Paris İklim Anlaşması’ndan, eylem planını açıkladıkları Avrupa Yeşil Mutabakatı’na kadar, dünyanın ve insanlığın yeni istikametinin çerçevesini sunan her adımın içinde bulunulduğunu dile getirdi.
Küresel üretim ve lojistik sisteminin adeta çökme noktasına geldiği, internet ve sosyal ağların altyapısıyla ilgili soru işaretlerinin arttığı bir dönemde açılan fırsat pencerelerini değerlendirmekte kararlı olduklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Geçtiğimiz 19 yılda kurduğumuz güçlü altyapı üzerinden ülkemizi yeni küresel yönetim sisteminin en üstünde konumlandıracak adımları birer birer atarak yolumuza devam edeceğiz. Newyork’ta, BM’nin karşısında 36 katlı dev Türkevi binamızı inşa ettik ve orada bu yıl ilk görüşmelerimizi en güzel şekilde yaptık, toplantılarımızı yaptık. Türkiye’ye, Türk milletine yakışır böyle bir eseri ülkemize kazandırmanın bahtiyarlığı içindeyiz. Sanayi Devrimi’ni kaçıran, bilgi ve teknoloji devriminin sonuna ancak yetişebilen Türkiye’yi, yeni dönemin parlayan yıldızı yapmak için hep birlikte mücadele edeceğiz. Yürütmede Cumhurbaşkanı olarak biz, yasamada Cumhur İttifakı’nın lokomotifliğinde Meclisimiz, bağımsız ve tarafsız yargımız, siyaseti ve sivil toplumuyla ülkenin tüm dinamikleri, hep birlikte bu hedefe ulaşacağız.”
AK Parti’yi milletin kurduğuna ve istikametini de milletin verdiğine dikkati çeken Erdoğan, bundan sonra da AK Parti’nin eser ve hizmet siyasetinin yolunu, milletin açacağını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Gerektiğinde canı pahasına girdiğimiz her mücadelede yanımızda olan milletimize şükran borcumuzu sadece ona daha çok hizmet ederek ödeyebiliriz. Ülkemizin yaşadığı hadiselerin çoğu kendi iç dinamiklerinin ürünüydü. Şimdiyse önümüzde belki tarihimizin en büyük küresel fırsatı vardır. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirebilmenin yolu ise birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, özellikle de istikrar ve güven iklimine sıkı sıkıya sarılmamızdan geçiyor. Allah’ın izni ve milletimizin desteğiyle, önce 2023 hedeflerimize ulaşacağımıza, ardından gençlerimize 2053 vizyonumuzu, yani TEKNOFEST kuşağını bırakacağımıza, emanet edeceğimizden şüphe duymuyorum. Hep birlikte çok çalışır, milletimizin gönlünü kazanır, desteğini alırsak inşallah 2023’te bir kez daha ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstleniriz. Böylece dünyada eşine az rastlanır bir süreklilik içinde tarihimizin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesini kesintisiz sürdürme imkanı bulabiliriz.”
Erdoğan, grup toplantısının ardından düzenlenen törende, Demokrat Parti’den istifa ederek AK Parti’ye geçen Afyonkarahisar’ın İscehisar Belediye Başkanı Ahmet Şahin’e rozetini taktı.
Şahin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, portresinin mermere işlendiği tablo hediye etti.
Erdoğan, AK Parti’ye geçen Şahin, AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, AK Parti Ayfonkarahisar milletvekilleri Veysel Eroğlu, Ali Özkaya ve İbrahim Yurdunuseven ile hatıra fotoğrafı çektirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra TBMM İdare Amiri ve AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan’ı makamında ziyaret etti. Erdoğan’a, ziyarette TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile bakan ve milletvekilleri eşlik etti.
Erdoğan, daha sonra Meclis’ten ayrıldı.