Şeklen laiklik adı altında olmasa da Ülkemiz, Osmanlının kendisini yıkacak çocuklarını yetiştirmeye başladığı dönemlerden bu yana bir buçuk asrı aşkındır gavurluğun etkisi altındadır.
Bu gavurluk giderek artar görünmekte ise de, bizim İslam’ı, yaşamın bütününü kuşatan bir hayat düzeni olarak algılayamamış Diyanet’in, ilahiyatların, tarikatlar ve cemaatlerin ülkemize vereceği pek bir şeyleri olmadığı gibi tam bir hurafe olan laikliğin de zarar vermeden öte kazandırabileceği bir şey yoktur.
Türkiye İslam ile barışamaya, tarihine yaslanarak ufkunu genişletemeye ve İslam ve Türk dünyasında etkin öncü rol üstlenemeye muhtaçtır. Bunun için de yakın tarih üzerinden laiklikle yüzleşmeye mecburdur.
Yaşadığımız şartlarda İslam açısından ve kadim tarihimiz penceresinden bakıldığında -tartışılabilir olsa da- hasenatı seyyiatına galip gelebilecek olan Cumhurbaşkanımız Reçep Tayip Erdoğan’ının şekli iktidarı, yıl olarak Kamâl Atatürk’ü aşmıştır. Bize göre açıkça eleştirdiğimiz bir çok eksikliğine rağmen yerlilik inanç, şahsiyet, çok yönlü hizmet, adalet ve demokratik eğilim ve uygulama olarak da onu çok çok aşmıştır. Üzerinde örneğin İstiklal mahkemelerinden sıçramış kan lekesi de yoktur.
İslam ve tarih yoksunu cüce ve tecrübe yoksunu siyasî rakiplerini gördükçe Cumhurbaşkanımız hâlâ tercihimiz olabilirse de öyle şartsız övgü düzenleyecek saflıktan da beriyiz. Artık söylemlerle yetinemiyor, ‘âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’ diyor, aklımızı İslam ile daha bir ayarlayarak kullanmaya çalışıyoruz.
Söyleyeceklerimiz üzerinde gereğince düşündürebilmek için inandığımız müşterek kaynağımızdan bir örnek vereyim:
Peygamberimizin Ğadba isimli bir devesi de vardı. Sürati ile ünlüydü. Peygamberimiz onu müsabakaya soktu, taşradan gelen bir bedevi Ğadba’yı geçerek birinci oldu. Sahabe üzüldü. Peygamberimiz ise; “Yükselen her şeyi alçaltmak Allah’ın yasasıdır” buyurdular.
Size nasıl bilgilendirme yapıyorlar bilemem ama Milletimizi giderek bunaltmakta olan ve denenmekte olan mevcut yöntemlerle asla düzelemeyeceği apaçık olan ekonomi malum…
Materyalist temelleri üzerine bulduğunuz ama kendi haline bıraktığınız ve de bıraktırıldığınız Milli Eğitim ve Üniversite düzenimizin mezunlarının 2028 ‘de sizi seçmesinin makul bir sebebi görülemeyeceği açık…
“Yükselen her şeyi alçaltmak Allah’ın yasasıdır” hakikati sizi de kuşatacak. O da takdiri ilahi ile yaşarsınız. Unutmayınız, Kamâl Atatürk’ün yaşını da çok aştınız. Konumuza gelelim…
Dünyanız ve de çok çok daha önemlisi âhiretiniz için şu son dört senenize girerken gemileri yakınız. Çünkü yakma zamanı gelmiştir. Yıkamadığınız tabuları yıkınız, serden geçerek ve yakın yol arkadaşlarınızı da serdengeçtilerden seçerek yürüyünüz. Ve de Rabbimizin Peygamberimize yaptığı öğüde kulak veriniz ve sabah akşam tekrarlayınız:
“Senden yüz çevirirlerse sen şöylece yalvarıp yakar:
Allahım bana yeter. O ne güzel vekildir; ne güzel dost, ne güzel yardımcıdır. Onda başka yasalarına boyun eğilecek hiçbir ilah yoktur. Yalnızca ona güvenip dayandım. O büyük Arş aleminin de yasa koyucu ve kader belirleyici Rabbidir. (Tevbe 129)
BİLESİNİZ: EĞER PİŞMANLIKLARINIZ VE KARAYA ÇIKIP MİLLETE VE CENNETE DOĞRU İLERLEME AMACINIZ VARSA TEK ÜMİT GEMİLERİN YAKILMASINDA.
ALİ RIZA DEMİRCAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
BU YAZINIZI ERDOĞAN’A GÖNDERDİNİZ Mİ?
Gönderin bakalım bir cevap alabilecek misiniz?
“hasenatı seyyiatına galip gelebilecek olan Cumhurbaşkanımız Reçep Tayip Erdoğan”diye yazdığınız bu ölçünüz geçmişteki katil ve zalimlere göre belki olabilir ama İslam’a göre değil.
Erdoğan yalnızca ismi kaldı sizler gibi oy verdik seçtirdik destekledik savunacağım birşey kalmadı hele ekonomi ve eğitim konusunda Allah CC biz dayanırızda onlar bu yaşadıkları saltanatın içinde dayanırmı bilmem.sevenleri yeterince destekledi
Bence temiz yüzler seçmek gerek