Cumhuriyetimizin kuruluşunun 99. Yıldönümünü kutlarken, nedendir bilmem kafamda farklı ve delice sorular oluşuverdi…
Fehmettim işte…
Bu sorulardan bir kısmının cevabı verilse de beni tatmin etmiyor, bir kısmının da cevabı zaten veril(e)miyor…
Mesela 29 Ekim 1923 yılında ilan edilen Cumhuriyet, mecliste bulunan 314 Milletvekilinden, sadece, neden 158 milletvekilinin oyuyla kabul edildi?
Oturuma katılmayan mebuslar neredeydi ve Cumhuriyetin ilanı gibi böyle bir önemli konuda oturuma neden katılmadılar?
Doğu illerine Cumhuriyetin ilanı, neden üç gün sonra bildirildi?
Sahi bir daha soralım…
Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıktığı Bandırma vapuruna ne oldu?
En önemlisi de, tarihi bir zaman dilimine şahitlik eden Bandırma vapurunun seyir defteri nerede?
Bizlere daha ilkokul sıralarında öğretildiği gibi, Bandırma vapurunun pusulası bozuk, dümeni kırık mıydı?
Amasya, Erzurum, Sivas Kongrelerinde alınan kararlara göre, Kurtuluş mücadelesinin temelini ve motivasyonunu sağlamak için Hilafet makamının korunması kararlaştırılmışken; 3 Mart 1924 tarihinde Hilafet neden ilga edilmiştir?
Özellikle bu konuda geçmişte yaşanan gelişmeler hakkında, sorulan bu sorular karşısında lümpen tavır ve söyleme de gerek yok. Neyse o… Bu soruların cevabı açık ve net bir şekilde verilmediği müddetçe, bu tip sorular artarak devam edecektir.
Bu konuda en çok kızdığım ya da zaman zaman da üzüldüğüm konu da, Cumhuriyet rejimini göklere çıkartacağız diye Osmanlı’nın ve İslam medeniyetinin eleştiriden öte yerden yere vurulmaya çalışılması… Sanki Osmanlı devletinde meclisi mebusan ve partiler yokmuş gibi… Sanki Türkiye Cumhuriyeti devleti Osmanlı devletinin devamı değilmiş gibi… Sanki Osmanlı büyük bir medeniyet kurup gittiği yerlerde adalet ile hükmetmemiş gibi…
Sahi Osmanlı’da Padişahlar varken, Batıda krallar, kraliçeler ve despot yönetimler yoktu da demokrasi mi vardı?
Kimse kusura bakmasın ama Osmanlı başta olmak üzere geçmişimizi ve dini değerlerimizi kötülemek ve nesillerimize öcü olarak lanse etmek, cehaletin ta kendisidir ve de daniskasıdır.
Osmanlı bir kilo şeker bile üretemiyordu demenin ise tanım ya da tanımlamasını siz değerli okuyucularıma bırakıyorum…
Aslında bu konuda, cevap bekleyen o kadar çok soru var ki…
Unutmayalım ki Cumhuriyet rejimi her ne kadar halkın kendini yönetmesi falan olarak tanımlansa da dünyada, Cumhuriyet adı altında despot yönetimlerin olduğu da yadsınamaz gerçekler arasındadır vesselam…
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
Şaban DOĞAN
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…