Severek okuduğum bir köşe yazarı annelerin üzerine çok gidildiğinden bahsetmiş.21.yy annesinin çok yalnız olduğundan, sürekli uzmanlar tarafından şunu şöyle yap, bunu böyle yap diye direktif aldığından ve bu durumda kendini çok yetersiz hissettiğinden bahsetmiş. Sonuna da eklemiş biz insanız mükemmel olamayız diye. Birçok anne de yorumlarıyla yazarı desteklemişler.
“Anneleri rahat bırakın artık” diyen bile olmuş. Ben de anneleri rahat bırakmayan bildiğim kadarını paylaşmaya çalışan biri olarak bu konuyu değerlendirmek istedim. Evet sosyal medyada çok fazla uzman, bilir kişi, deneyim aktarıcısı vs, sürekli çocuk yetiştirme hakkında, doğru ebeveynlik hakkında konuşuyor. Konuşulanları dinlemek sürekli mükemmellik ölçütlerine maruz kalmak da annelere kendini yetersiz hissettirebiliyor. Aslında kendini yetersiz hissetmek, kendini yeterli hissetmekten daha kötü bir duygu değil. Biz insanız, faniyiz, bildiklerimiz bilmediklerimizin yanında küçük bir kum tanesi kadar. Şu dünyadaki görevimizde öğrenmektir zaten. Amacımız mükemmel olmak değil, olamayız da, amacımız daha iyi olabilmenin çabasını gösterebilmek.
Daha sabırlı olalım;
Çocuğumuz elindeki yemeği döke saça yemeye çalışırken ortalığı kirlettiğinde, bir konuyu yaşıtları kadar hızlı öğrenemediğinde, aynı soruyu defalarca sorduğunda, bir hatasını düzeltebilmek için zamana ihtiyaç duyduğunda, “sabredemezsem öğrenemez, gelişemez” düşüncesiyle daha sabırlı olalım.
Ancak bazen de sabırlı olmayalım; saygısızlıklarını görmezden gelmeyelim, üstünü örtmeyelim.
Fedakar olalım;
Bebeğimizi emzirdiğimizde, geceleri uykusuz kaldığımızda, taze yemek yapabilmek için dinlenme süremizden verdiğimizde,
Ancak bazen de fedakar olmayalım. Hep kendimizi ikinci plana atmayalım. Kendimizi huzurlu hissetmediğimizde etrafımıza da huzur sunamayacağımızı bilelim.
Onlara kızmayalım;
Çocuğumuzun yaptığı her hatada disiplin sağlamak adına.
Ancak bazen de kızalım, çocuğumuza her hatasını hoş karşılamayacağımızı net olarak ifade edebilelim.
Çocuğumuzu olduğu gibi kabul edelim, onu tanımaya çalışalım;
Kendi hayallerimizi çocuktan beklemeye kalkmadan, kabiliyeti olmadığı işlerde başkalarıyla kıyaslamadan, çocuğumuzu tanımalı ona göre yönlendirmeliyiz.
Ancak bazen de çocuğumuzun kötü huylarını olduğu gibi kabul etmemeliyiz. Yaratıcının insanoğlunu kendini değiştirebilecek iradede yarattığını böyle olmasa sorumlu kılmayacağının farkında olarak.
Çocuğumuzu mutlu etmeye çalışalım;
Çocuğumuzun istek, ihtiyaç ve duygularını önemsemeli, onu doğru mutluluğu bulabilmesi konusunda yönlendirmeli, iradesini güçlü kılabilmeyi öğretmeliyiz.
Ancak her zaman da mutlu etmeye çalışmamalıyız. O mutlu olsun diye makul olmayan isteklerini yapmamalıyız. Böyle yaparsak çocuğumuzun haz odaklı yetişeceğini ve hazzın doymayan nefis olduğunu bilmeliyiz.
Onları koruyalım;
Çocuğumuza destek olmalı, ona yalnız olmadığını hissettirmeliyiz.
Ancak fazla koruyuculuğun çocuğu özgüvensiz ve bağımlı yapacağını bilmeli dengeyi kurabilmeliyiz.
Kendimizi iyileştirelim;
İyi insan olmaya, güzel Müslüman olmaya çalışmalıyız. Kendimizi iyileştirmediğimiz sürece iyi insan yetiştiremeyeceğimizin farkında olarak.
Şeyma DEMİRCAN NAMAZCI
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-