Yakın zamanlarda sıkça dile getirilen darbe konusundaki komplo teorileri akla uygun mu?
15 Temmuz’la ilgili hükümeti suçlayan giderek artan seviyede dört farklı teori var.
Birincisive en hafifi geçmişte ortak olmak, onların kadrolarını kullanmak, güvenmek, hak etmedikleri yerlere getirmiş olmak.
Bu suçlamanın doğruluğunu iktidar dahil herkes kabullenmekte.
İkincisuçlama seviyesi, orduda ciddi bir yapılanma olduğunun pek çok generalin olduğu bilinmesine karşın, hatta 30 Ağustos’ta YAŞ kararlarıyla ihrac yapılacağının işaretleri yayılmasına karşın, devletin bunların darbe yapma isteği ve yeteneği olduğunu bilmesine rağmen, bunların buna cesaret edemeyeceği, etse de beceremeyeceğini düşünmek.
Üçüncüderece suçlama ise bunun ötesinde, devletin bütün darbe hazırlıklarını baştan beri bildiği, takip ettiği, son dakikaya kadar izlediği, buna önceden hazır olduğu, içeriye kendi ajanlarını soktuğu ve tam zamanında bunu erkisizleştirdiği. Buna “kontrollü darbe” teorisi adı veriliyor.
Bu aynı zamanda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun birkaç aydır delil sunmadan şiddetle savunduğu pozisyon.
Dördüncüseviyedeyse bunun da ötesinde iktidar karşıtlarının ilk günlerde inanmak istedikleri, artık zihinsel sorunlu sayılabilecek bir kesim dışında dillendirilmeyen, Feto’nun bile artık kullanmadığı tiyatro teorisi var. Bu teoride herşeyi iktidar planladı, darbeyi iktidar yaptı.
Bunu akıl dışında tutuyoruz.
Kılıçdaroğlu Kontrollü Darbe Teorisi mümkün mü?
Filmlerin ve sirk gösterilerinin dışında kimse kendisine mahsusçuktan silahla ateş ettirmez. Bunun nedeni açıktır. Ateş eden kişi en güvendiği de olsa en küçük bir hata canına mal olur.
Hele öldürmek isteyen kötü birinin arkadan silah doğrultmasını aynadan izleyip son an dönüp hasmıni vuran kovboy filmi numarası hiç yapılmaz. Sayısız faktörden biri ters gitse sonuç ölüm olur.
Kontrollü darbe de aynı şekildedir. Diyelim ki iktidar her kanaldan derbecileri izledi. Ya izlemedikleri suikaste odaklı küçük bir grup varsa? Ya Marmariste’ki helikopterin etrafında veya Dalaman Havaalanında suikastçı bekleseydi? Ya suikast timinin pilotu yarım saat helikopteri bekletmeseydi? Ya özel kuvvetlerin darbeci komutan yardımcısı öldürülmeseydi? Ya havadaki F-16’lardan biri Ata uçağını vursaydı? Ya Atatürke gelen saldırı helikopterinin pilotu ateş açsaydı?
Kısaca bunlardan biri bile olsa hem Cumhurbaşkanı bugün hayatta olmayacak hem de Türkiye’yi darbe sonrası kukla hükümetler yönetiyordu.
Katletmeye yemin etmiş, yüzbinlerce üyesi olan, yüzmilyarlarca kaynağı olan, ordunun her noktasını ele geçirmiş, Amerika, İngiltere ve İsrail’in tam desteğini almış bir örgüte Kontrollü Darbe yaptırmak, yani son saniyeye kadar beklemek aklı başında kimsenin alamayacağı bir risktir.
Dahası bunları bastırmak için kullanılacak olan, darbeye karşı hazır bekleyen onbinlerce polis, asker ve yetkiliden birinin bile bu sırrı bilip paylaşmaması imkansızdır.
Böyle muazzam bir hazırlık sadece geçen bir yıl içinde sayısız kaynaktan basına sızmazaynı zamanda darbe öncesi kripto FETÖ’cülerin hala saptanamamışları tarafından da örgüte ihbar edilirdi.
Onlar ihbar etmese bile NSA veya GCHQ gibi yabancı istihbarat elektronik dinleme sistemleri tarafından iktidarın üst noktalarında, en azından karşı operasyonda kullanılacak binlerce subay, polis ve devlet görevlisinin muhaberatından önceden öğrenilirdi.
Dahası darbe başladıktan sonra bile Cumhurbaşkanının çok az güvenlikli bir yerde kalması, böylesi kontrollü darbenin kontrol başarısını artırırdı.
Bu aynadan izleyip son anda dönüp ateş eden kovboydan da ötede, katilin ilk atışlarına izin vermesi, arkası dönük hareketsiz kalması gibi.
Çocukların bile inanmayacağı bu teori mantıken imkânsızdır.
Kontrollü Darbe yukarıdaki nedenlerle aklen mümkün değildir. Bu, darbenin ilk günü bunu Erdoğan yaptı diyenlerin deliliğinden farklı değil.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi