12 Eylül Milli Güvenlik Konseyi’nin üniformalarını çıkararak Cumhurbaşkanlığı Konseyi olmalarıyla askeri denetimin devamı beklendi. Ancak seçimi kazanan Özal’ın ANAP’ı tam ABD desteği ile sivil otoritede giderek güçlenmeye başladı.
Genelkurmay’da Orgeneral Öztorun’un başkanlığıyla başlayacak bir planın hazırlandığı, 2000 yılına kadar bütün terfi ve atamaların bu planda belirlendiği iddia edildi. Ancak plan Özal-Evren ikili kararnamesiyle engellendi, genelkurmay başkanı Torumtay oldu.
Bu gelişme, Türkiye’de sivilleşme yönünde önemli bir adım olarak görüldü. 1991 Körfez Savaşı öncesinde Torumtay’ın fikir ayrılığından dolayı istifa etmesi de sivilleşmenin tamamlanması biçimimde nitelendi.
Oysa darbeler bitmemişti ve 1996 yılında bütün gelişmeler tersine dönecekti. 28 Şubat 1997 MGK toplantısından adını alan uzun müdahale süreci, Erbakan’ın Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi koalisyon hükümetini yıkma amacını güdüyordu.
28 Şubat, bütün Batılı devletlerin ve örgütlerin ortak katılımlı bir çalışmasıydı. Bunun nedeni Erbakan’ın, küresel finans-siyaset hakimiyetini tehdit eden hamleleriydi.
28 Şubat’ın ayak sesi olan Susurluk Vakası, bir kac ay önce yine benzer bir model ile Paris’teki Dodi Fayed-Diana Spencer faciasıyla teknik yönden benzerlikler gösteren bir kazayla başladı. En tehlikeli noktalarda Mercedes Benz elektronik sistemlerini uzaktan devralan bir teşkilat Susurluk Yapılanması adı verilen etkin şebekeyi ortaya çıkardı. Arabadaki insanların kimlikleri hem DYP’nin derin devlet ayağını ortaya çıkaracak hem de koalisyon hükümetinin sonunu getirecekti.
Susurluk’un üzerine gidilmesi için burjuvazinin katıldığı ilk toplu eylem düzenlendi. Bu ‘aydınlık için bir dakika karanlık’ eylemiydi. Aslında yolsuzlukla mücadele için deniyordu ama bu laik elitlerin anti-Erbakan siyasi protestosuydu. Eylem çok önceden Cem Boyner’in eski siyasi girişiminin televizyon propagandasında çağrı olarak kullanılmış ama bir başarı sağlayamamıştı. Muhtemelen o da 70’li yılların Oscar’lı Network filminden esinlenmişti. Ne olursa olsun bu kolay eyleme katılım apolitik Türk burjuvazisinin ilk politik hareketiydi.
Ocak 1997’ye gelindiğinde ne skandalların ne de eylemlerin hükümetin gidişinde ve ekonomik düzelmede bir etki sağlamıyordu. Ekonominin düzelmesi Erbakan’ın bir sonraki seçimde tek başına iktidar olması ve Türkiye’nin borca dayalı Dolar para sisteminden çıkıp faizsiz bir uluslararası bankacılık sistemi başlatması anlamına geliyordu.
Hem de bugünkü nüfus toplamı yaklaşık bir milyar olan 7 Müslüman ülkeyi yanına alarak.
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi