Son dönemlerde sık sık duymaya başladığımız Deizm şimdilerde ortaya çıkmış bir inanç şekli değildir.
O, ilk insan ve Peygamber olan Hz. Adem’den bu yana bilinen en eski ve ilkel gavurluk biçimidir. Aklı kullanamamanın tezahürüdür.
Deizmde emirleri ve yasaklarıyla hayata müdahil olmayan bir tanrı inancı vardır. Bir diğer anlatımla tanrı insanlar arasında elçiler seçerek onlar için uygulamakla yükümlü kılınacakları yasalar koymamış, insanları sorgulayıcı ölüm ötesi bir hayat yaratmamıştır.
Daha da açık bir ifadeyle Deizm, Peygamberlik kurumuna ve ebedi Hayata; Cennet ve Cehenneme inanmaz. Fiilen ateizmdir.
İnsanlık tarihi boyunca ana kafirlik türü Peygamberlere, Peygamberler aracılığıyla bildirilen İlahi yasalara ve âhiret hayatına inanmamak şeklinde görülmüştür ki bunun bir adı da Deizm’dir.
Kur’ân bu gavurluk türününün anlatımlarıyla doludur.
ALLAH’I GEREĞİ GİBİ TANIMAMAK VE YASALAR KOYDUĞUNA İNANMAMAK
“ Onlar sözleri ve davranışlarıyla, “Allah hiçbir insana vahiy olarak bir şey göndermemiştir!” diyerek, Allah’ı yücelik ve şanına yaraşır biçimde tanıyamadıklarını, O’nu adalet, kudret, ilim, hikmet gibi vasıflarıyla gereği gibi kavrayamadıklarını ortaya koydular.
Onlara de ki: “Peki, madem Allah hiçbir şey indirmedi de, Musa’nın insanlara yol gösterici bir ışık olarak getirdiği ve sonradan Tevrat adını alan ilâhî kitabı kim indirdi? Gerçi siz onu da pek ciddiye almıyorsunuz, Kutsal kitabın özü ve manasıyla ilgileneceğiniz yerde, onu gösterişli, yaldızlı kitaplar hâline getirerek suya sabuna dokunmayan bölümlerini açıklıyor, fakat birçoğunu da işinize gelmediği için gizliyorsunuz. Hâlbuki sizin ve atalarınızın bilmediği birçok şey, size bu kitap sayesinde öğretilmişti. Söyleyin, bunca bilgileri size öğreten kimdir?“ Ve itiraf etmekten çekindikleri cevabı kendin ver: “Elbette ki, Tevrat’ı, İncil’i ve Kur’an’ı göndererek insanlığı eğiten Allah’tır!” de. Sonra bırak onları, içine saplandıkları inkâr ve cehalet bataklığında çırpınıp dursunlar!” (Enam 6/91)
YENDEN DİRİLEŞE/AHİRET HAYATINA İMAN ETMEMEK
“Biz dediler, kemik ve toz haline geldikten sonra mı yeniden halk edilecek, dirileceğiz?
De ki: Taş, yahut demir olun.
Yahut da aklınızca bundan da daha büyük bir başka mahlûk olun; mutlaka dirileceksiniz. Diyecekler ki kim tekrar hayâta getirecek bizi? De ki: İlk defa sizi yaratan. Alay ederek başlarını sallayacaklar da ne zaman olacak bu iş diyecekler; de ki: Umarım ki pek yakında.
O gün sizi çağıracak, hamd ederek icâbet edeceksiniz ona ve sanacaksınız ki pek az bir müddet kalmışsınız dünyâda.” (İsra 49-52)
HULÂSA
Hulâsa Allah’ı gereğince tanımak ve ona iman etmiş olmak için onun evrende değişik görevler yüklediği meleklerine, insanlar arasından seçip görevlendirdiği elçilerine, onlar aracılığıyla gönderdiği mesajlarını içeren kitaplarına, ölümle başlayacak ve ebedi olacak ahiret hayatına ve zerreciklerden galaksilere her varlığın bir plan ve programa göre yaratıldığı ve yaşatıldığına inanmak gerekir.
Hayatı anlamlandıracak, amaçlandıracak ve istikrarlı bir dünya hayatından sonra ebedi cennetleri kazandıracak iman böyle sağlanabilir.