Kahramanmaraş’ta ve son olarak Maraş’ta üst üste meydana gelen depremler, bize bir kez daha gösterdi ki, dünya çokta matah bir yer değil. Yani diğer bir deyişle dünya kendisine tamah edilecek ve aldanılacak bir yer değilmiş vesselam!
Zira kıyametin nasıl kopacağını ve dünyanın sonunun nasıl geleceğini, son yaşadığımız Kahramanmaraş ve Hatay merkezli dört depremde gözlerimizle hep birlikte gördük…
Evlerin kartondan yapılmış evler gibi çöktüğünü, en sağlam çelikten yapılan tren raylarının deprem sebebiyle kağıt gibi nasıl katlandığını da gördük…
Bu depremde bir şey daha gördük. Bakıp da göremeyenlerin “Deprem takdiri ilahi değildir, takdiri siyasidir” dediklerini de duyduk işittik…
Bu depremler bendenize Miraç mucizesini de çağrıştırdı. Hani miraç mucizesi gerçekleştiğinde bu durum, inanan insanların imanını arttırıp perçinlerken, inanmayanlarında küfrünü arttırmıştı ya… Bu depremlerde bizim seküler laik kesimin, iman ettiği jakoben laikliğini arttırmış durumda. Zira enkaz altından canlı çıkarılan insanların mutluluğunu “Allahü Ekber” nidasıyla kutlayanlara bile, laikliğe aykırı diye tepki gösterdi bizim jakoben laikler…
Vah ki vah!
Şahsım adına, bizim seküler laiklerin cehaletlerini biliyordum ama bu kadarını da tahmin etmiyordum. Gerçi bizim bu laik kafalar aynı şeyi hep yapıyorlar ama her defasında biz belki akıllanmışlardır diye düşünüyoruz.
Dini bir tarafa bırakarak güya bilimi esas aldığını söyleyenler, böyle bir durumu laiklik ilkesine dayandıracak kadar cehalet içinde yüzenler, yine duvara tosladılar. Ekranlara çıkan bilim adamları, olaya manevi gözle bakmayı beceremedikleri ve sadece seküler pencereden baktıkları için baya bir duvara toslayan laflar ettiler.
Birileri “Kader değil, deprem öldürür” derken, birileri de manevi danışmanlık ve cenaze tekfin ve defin işlemleri için deprem bölgesine gidenleri dahi eleştirdi, onların orada ne işi var kabilinden saçmalamada sınır tanımadılar. Bir aylığını, üç aylığını ve hatta çocuklarının biriktirdiği umre ya da hac parasını götürüp depremzedelere bağışlayan din gönüllülerini görmezden gelenler, neyin kafasını yaşıyorlar, bilmiyoruz ve de bilmekte istemiyoruz.
Bir de bu depreme tamamen siyasi bakanlar ve insanların acıları üzerinden oy devşirmeye çalışanlar var ki, bunlarda söylemleriyle milletimizin yüreğinde manevi depremlere ve yıkımlara sebep oldular.
Gelin o zaman, bu depremlere seküler pencereden güya bilimsel bakanlara bir soru soralım:
Depremleri neden önceden bilemiyoruz? Bu konuda çalışma yaptınız mı? Yaptıysanız neden hiç gündeme getirmiyorsunuz? Yapmadıysanız neden yapmadınız da bilinen bilgileri papağan gibi tekrarlıyorsunuz?
Bu soru karşısında olaylara sadece seküler pencereden bakan insanların, sözlerimizi zinhar kabul etmeyeceğini ve havanda su dövmeye devam edeceklerini biliyoruz. Bizi, bilime ve bilimsel gerçeklere karşı olmakla suçlayacaklarını da biliyoruz. Varsın suçlasınlar, varsın çemkirsinler. Bizim güvendiğimiz ve inandığımız yüce rabbimiz var. Ve o yüce rabbimiz bizlere şöyle buyuruyor:
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele! Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, “Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz” derler. İşte rablerinin lütufları ve rahmeti bunlar içindir ve işte doğru yola ulaşmış olanlar da bunlardır.” (Bakara 155-156-157)
Gelin o zaman sevgili dostlar! Bugün, hep birlikte bir karar verelim. “Sizin şer bildiklerinizde hayır, hayır bildiklerinizde şer vardır” buyuran yüce rabbimize hamd ederek, “Her zorlukta bir kolaylık vardır” emri ilahisini de dikkate alarak, bu depremleri milat kabul edelim. Bizim de bir gün gelip bu hayata veda edeceğimizi ve hatta bir gün gelip yaşadığımız depremin kat be kat daha feci şekilde cereyan edip dünyanın da son bulacağını, yani kıyametin kopacağı bilinciyle hayatımıza tekrar yön verelim. Eskilerin deyimiyle “Dünya fani, ölüm ani!” Bu ölümün de bize nasıl geleceği belli değil. Ama bir gün gelecek o ölüm! Kapımızı çalacak.
Maddi kayıplarımız bir şekilde yerine gelecektir. Ama manevi kayıplarımız…
Şaban DOĞAN
MİRATHABER.COM
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…