“Asrın felaketi” olarak tanımlanan dört büyük deprem yaşadık. Binlerce insan kaybettik ve binlerce de yaralımız var.
Yaşanılan felaketin büyüklüğünü anlayabilmek adına verilere bakmak gerekiyor. 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi 7.4 şiddetindeydi ve 142 km yüzey kırığı oluştu. 7.6 Şiddetinde meydana gelen Elbistan depreminin oluşturduğu yüzey kırığı ise 170 km. Böyle büyük dört depremin karada meydana gelmesi ve 10 şiddetinde etkili olması, büyük yıkımlara ve kayıplara yol açtı
Depremden sonra tartışılan ve en büyük sorun olarak görülen bina ve zemin tartışmaları yapılırken, örnek olarak Japonya hep ileri sürüldü. Ancak adalardan oluşan Japonya’da meydana gelen depremler denizde meydana gelmektedir ve karaya vurmaktadır. Bu sebeple Japonya örnek gösterilirken temkinli olmak gereği vardır. Zira uzmanların belirttiğine göre karasal depremler denizde olan depremlere göre daha fazla hissedilmekte ve daha fazla yıkıma neden olmaktadır.
Bu sebepledir ki, Anadolu’da yer alan fay hatlarının özellikleri göz önünde bulundurularak tedbirler alınması, hesaplamalarında buna göre yapılarak yerleşim birimlerinin oluşturulması önem arz etmektedir.
HABER YORUM
Mülk Allah’ındır. Kâinata muhteşem bir denge veren yüce rabbimiz depremleri de yaratmıştır ki, biz isyankâr ve günahkâr kullarını zaman zaman uyarsın…
Şöyle buyuruyor Yüce Rabbimiz:
“Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıklarındaki tek bir taneyi bile bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.” (En’am 59)
Karada ve denizde ne varsa her şeyi bilen Allah’ın(CC) izni olmadan bir yaprak dahi kımıldamıyor ya da düşmüyor. Hal böyle olunca depremlerin önceden bilinmesi de mümkün görünmüyor. Zira gaybı ancak ve ancak yüce rabbimiz biliyor.
Bizim buradan çıkarabileceğimiz güzel bir sonuç var aslında… Depremlere sadece seküler bir pencereden bakarak, bilinen gerçekleri papağan gibi tekrarlamaktan ziyade, depreme dayanıklı binalar yaparken diğer taraftan da depremleri, Yüce rabbimizin kainata koyduğu muhteşem dengenin içinde bir rahmet olarak kabullenmemiz gerekiyor.
Zira bizim 8 şiddetine dayanıklı evler yaptığımızda depremin 9 şiddetinde, 9şiddetine dayanıklı evler yaptığımızda 10 şiddetinde gelmeyeceğinin garantisi yoktur. Aslında böyle bir durumu yüce rabbimiz bizlere ayeti kerimesinde açık ve net bir şekilde şöylece açıklamaktadır:
“Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalar; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa “Bu Allah’tan” derler, başlarına bir kötülük gelince de “Bu senden” derler. “Hepsi Allah’tandır” de. Ne oldu bu topluluğa ki bir türlü söyleneni anlayamıyorlar!” (Nisa 78)
Bir Müslümanın depreme bilimsel bakıyorum deyip ayetleri dışlaması söz konusu bile olmamalıdır. Zira bu söylem içinde “İslam bilime karşıdır” söylemini de barındırır ki, bir Müslüman için orada tehlike çanları çalmaya başlamış demektir.
Gelişen olaylara İslami bakışın adresi MİRATHABER.COM
ANAHTAR KELİMELER: DEPREM ASRIN FELAKETİ JAPONYA ASRIN FELAKETİ
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
View Comments