islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4852
EURO
36,4080
ALTIN
2.960,47
BIST
9.359,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C

DEVLET BAŞI ZORAKİ AÇAMAZ VE KAPATAMAZ, CEZA DA VEREMEZ II

DEVLET BAŞI ZORAKİ AÇAMAZ VE KAPATAMAZ, CEZA DA VEREMEZ II
10 Kasım 2022 11:00
A+
A-

Her Emir ve Yasak İçin Ceza Belirlenmemiştir

İlk yazımızda İslam’ın öngördüğü  cezaları üç ana başlık altında İncelemiştik.

Değinildiği üzere pek çok Kur’ânî ve Nebevî  emir ve yasağa aykırılığa ahiret sorumluluğu ve cezası bildirilmekle birlikte dünyevî ceza belirlenmemiştir.

Mesela Allah ve onun  peygamberi  namaz, oruç, hac, adalet, söze ve  sözleşmelere bağlılık gibi  Kur’ânî emirlerin yapılmamasına;  kin, hased, gıybet , kibir ve yalan gibi haramların çiğnenmesine  dünyevî  ceza belirlememiştir.

Tesettür de Emirdir Ama Cezası Yoktur

Allah, tesettürü yani islamî ölçülere uygun örtünmeyi emretmiştir. Ama tesettür emrini çiğneyeceklere dünyevî ceza belirlememiştir.

Peygamberimiz de  şeffat giysileri  ile vücutlarını teşhir edercesine giyinen, ilgi odağı olmak için güzel kokular sürünerek insanlar arasına çıkan, eşleri ile cinsel ilişkilerini anlatan, estetik ve dövme yaptıran kadınları günahkâr olarak niteleyip yermiş  fakat onlar için  de bir ceza belirlememiştir. Peygamberimiz, kendisine intikal eden  zinaya varmayan cinsel suçlara da bir ceza takdir etmemiştir.  [Müslim, Cennet  53; Ebu Davud Libas 5, 7; Nikâh 49), Buhari Muharibîn 13)

Tesettür Ayetleri

Başörtüsünü de içine alan tesettürle alakalı başlıca dört ayet vardır. Bunlar Ahzab 59, Nur 30, 31, 60 ve  Araf 26 dır. Bu ayetlerin ilk üçünde emrin doğrudan ve dolaylı olarak “Kul/söyle-bildir” şeklinde  Peygamberimizin  aracılığıyla verilmesi, İslam Toplum düzeninde yönetimlerin konuya duyarlılık göstermeleri içindir.

Başörtüsü Dahil Tesettür Yönetimlerin Görevidir

Bu sebeple İslamî ve de demokratik laik  yönetimler eğitim yoluyla baş örtüsüne eğilmelidir.  Takılmasını engelleyeceklere mani olmalıdır.[1] Takılmasına eğitimle yönlendirilmeli ama takılmadığı için ceza vermemelidir. Çünkü Allah’ın  ve Elçisi Muhammed’in ceza vermediği işlere ceza vermek sınırları aşıcı olabilir. Sonuç alıcı da olmaz.

Başörtüsü dahil zoraki yaptırılan her uygulama, örneğin  kıldırılan her namaz ve tutturulan her oruç  ibadet olmaktan çıkar ve insanları çok yüzlülük olan münafıklığa sürükler. Rabbimizin insanları denemeye uğratılma amacıyla da çatışır.

Cenneti veya Cehennemi tercih özgürlüğü kısıtlanamaz. Ne var ki  resmi ve sivil organizasyonlar yoluyla sürekli olarak bilgilendirme ve uyarı yapılmalıdır. Eğitimle inançlar güçlendirilmezse yönetici önlemler ve hatta yasalarla sonuç alınmaz. Şu örneğimiz dikkatleri celbedicidir:

{ Peygamberimizin bilge eşi  hz. Aişe’den rivayet edildiğine göre ilk inen Kur’ân  sûreleri, Cennet ve Cehennem’e vurgu yapıyordu. İnsanların kalpleri İslâm’a ısınınca helâl ve haramı bildiren ayetler inmeye başladı. Şayet ilk evvel “içki içmeyin” yasağı inseydi, insanlar, “Biz kesinlikle içki içmeyi bırakmayız,” derlerdi. Şayet yine ilk önce l “Zina etmeyin” yasağı inmiş olsaydı, insanlar, “Biz zina etmeyi asla bırakmayız.” diyeceklerdi.} (Buhârî, Fezâilu’l-Kur’an, 6 )

Başörtüsüne Karşı Çıkmak

Allah’ın tesettür yasasını çiğneme,  dinimiz ve ortak aklın ret ettiği iş anlamına mücadele edilmesi gereken bir  Münker’dir. Bunda şüphe yoktur  ama bu mücadele tebliğ edilerek, ahlakî faydaları anlatılarak, sakıncaları dile getirilerek de yapılabilir. Peygamberimiz döneminde de böyle yapılmıştır.

İslam’da silahsız olarak  dinden çıkmaya bile Kur’ânî bir ceza verilmezken yakın geçmişte Türkiye’de olduğu gibi başı zoraki açtırmak ve şimdilerde  İran’da olduğu gibi başı zoraki kapatmak  onaylanamaz. Özellikle de iletişim imkânlarının geliştiği ve kitlelerin sokaklara dökülüp şiddet eylemlerine sürüklenebildiği devrimizde.

Şiddeti Değil Rahmeti Önceleme

Tesettür emrinin ahlakiliğine işaret eden Ahzab 59 bir ceza ile değil de “ Ve Kânellahü Ğafûren Rahîma”  yani “Allah kullarına pek bağışlayıcı ve merhametlidir” ifadesi ile biter. Bunun gibi   Nur 31 de “Ve Tûbû İlahı Cemian Eyyühel-Müminûn”  ( Emüminler! Topyekün  tövbe ederek Allah’a dönün)  ifadeleri ile sona erer.

Bu durum görevimizin  tesettür emrini çiğneyenlere şiddet uygulamak  değil, Allah’ın affedici olduğunu hatırlatıp tövbe yolunu göstermek olduğunu öğretmektedir.

[1]  Bşörtüsü yasağına dönülememesi, her zaman, her yerde ve her görevde takılabilmesi içi konunun Anayasa teminatı alınması doğru bir atılımdır.

Ali Rıza Demircan 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.