Günümüz Dinler Tarihi çalışmalarına göre dindarların tarihsel kimlikleri dijitalleşmekte ve bu yeni kimlik oluşumları onlara uygun sembol, sunum ve meydan okuyucu karakterleriyle yeni medya çağının en önemli meselelerinden birini oluşturmaktadır. Bu dönemde artık dijitalleşmiş din, merkezi rolde kimlik inşa edici en derindeki çekirdek, bilişsel açıdan bireysel ve sosyal açıdan kolektif unsurlarıyla bir bütün olarak “inanç ve uygulamalar tecrübesi” olarak icra edilmektedir.
Dijital dünya, dindara kimlik verici “ikinci bir hayat” olduğundan onu bir ortam yürütücüsüne dönüştürmekte; artık kimlik bağlamında günümüzde medyatikleşmiş özel hayatıyla, görselliklerle süslü amelleri ve diğer faaliyetleriyle ve diğer insanlarla canlı iletişim içindeki araç rolüyle öne çıkmaktadır. Bu yeni alem, aynı zamanda “bir ayna” olarak harcadığımız zamanı, “beğenilerek karşılık beklediğimiz” hayatımızın sosyo-kültürel altı yapılar dahil işlediklerimizin önemli işleri ve benliğimize ait kavramlarımızı ifade eden hatta kişiliğimizi geliştirerek yansıtan ortamdır. Bu açıdan dindar kimlik, gittikçe kapasite geliştirerek gündelik hayatımızda daha fazla görsel ve göz önüne gelen bir “süreç kimlikleşmesine” dönüşmektedir. Bu süreçte dindar birey, kendisini daima “apayrı”, “eşsiz bir kişi” ve önemli bir fiil icra edebilen bir “süje” olarak kişisel kimlikte veya benliğini sanal surette oluşturmaktadır.
Bu bağlamda klasik veya geleneksel açıdan kendini gizleyebilen dindar benliğin her türlü tecrübesi, dijital süreçte en kolay olarak “sosyal interaktif ilişkiler” bağlamında hemen açığa çıkarmaktadır. Dindarın dijital kimliği, kendini kaptırdığı en olumlu anlamda dijital iletişimcili, nötr olarak dijital anonimlik veyahut en olumsuz anlamda dijital kimlik savrulmalarına/bozulmalarına kolayca teslim olmaktadır. Bunlar, dijital dünyanın sunduğu yeni, aktüel, postmodern mahiyet taşıyan çağın kültürüne ait “çoklu” veya “akışkanlık” içindeki formları olup geleneksel dindara meydan okuyucu kimlik imkanı vermektedir. Hatta bazen sanal alem, yeni bir alan olarak bu yeni hayatın aldatıcı ve risk alıcı agresif aygıtlarını karakter olarak yansıtıcı, meydan okuyucu ve yenileyici ve sürekli değiştirici bir benlik, artık açıklık ve dürüstlük aranan bir sosyal laboratuvar hükmündedir.
Bu anlamda dijital dindarın kimlik açısından sanal aleme halis niyetle bağlanmasının veya “çevrimiçi” olarak mevcut olmasının en önemli avantajlı sonuçları arasında “her yerde olabilme”, “hareketli (mobil) kalabilmek” ve daima “interaktif benlik taşıma” sayılabilir. Bunlar sayesinde dindar, zamanüstü veya mekan ötesinde “çok bilinen” kişi olarak “görülmeyen” bir muhatap kitleyle gözlem altında doğrudan ilişki kurabilmeyi başarabilecektir. Bu açıdan geçmişten daha fazla avantaja sahip olarak bu yeni medyatik rollerle dindar kimlik, her türlü değer ve kuralları özgürce müzakere edebilecekleri yeni alanlara kavuşmaktadırlar. Böylece medyatik din, bu dindarın yeni kimliğiyle klasik bir olgu olmaktan çıkacak yeni anlam kazandırıcı, yorum şartlandırıcı, bilinç yönlendirici ve başka kültürleri benimsetici ve kaynaştırıcı olagelecektir.
Dindarın yeni süreçte kazandığı en önemli terim ise şüphesiz kanlı canlı beden sahibi dindar yerine “bedensiz” kişiler kavramıdır. Daha somut bir ifadeyle çevrimiçi faaliyet içindeki beden, artık cismani fiziki, rasyonel ve maddi bedenden uzaklaşarak cisimsiz, romantik, ideal, sonsuz boyut kazanmış bir bedene sahip olacaktır. Son tahlilde dijital beden, “çevrimiçi olarak kullanılan” ve kullanıcının gerçek hayatından hatta kimliğinden apayrı veya ondan azade olmuş yepyeni medyatikleşmiş kimlik sayılacaktır.
Neticede yeni medya araçlarının kullanımı yardımıyla dindar bireylerin gündelik hayatları ve dijital, bedensiz, soyut, gri tondaki, flu haldeki yeni kimlikleri kendine göre dijital dünyaya daha fazla uyumlu, çevrimiçi izhar olan dini hayatın daha geniş cemiyetlere yayılmasını sağlayıcı ve farklı kültürlere göre dinin şekil almasını sağlayıcı ödünler verici olacaktır. Yani dindar kimliğin tekno kültürel ortamda yeniden şekillenmesi sonuçta bazı özel değer ve hayat görüşlerinin artık postmodern kültürel çevreler yoluyla yenilenmesini hatta klasik dini terimlerin anlamlarını tamamen yitirmesini getirecektir. Bu açıdan dijital dini kimlikler, tarihi sıfırlayan, durduran veya altın çağa atlatan bir boyuta geçmekte; bunun sonucunda ise dindarların hayatları,” birer basit özgeçmiş” olmaktan çıkarak trans-medyatik figür” yani belli bir coğrafi alana ait olmaktan uzaklaşarak adeta her yerde bireysel bir akışkanlığa maruz kalmaktadır.
Prof. Mustafa ALICI
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…