Din kültürümüzün en önemli öğesidir. Dolayısıyla din, içeriği açısından hafife alınacak alay edilecek bir alan değildir. Dinin hükümlerini alaya almak, vahyi dışlamak demektir ki, bunu hiçbir samimi Müslüman kabul edemez. Bu diğer semavi dinler için de geçerlidir.
Peygamberimiz (sav)’in “Başını rahmet, ortasını mağfiret sonunu da cehennemden kurtuluş ayı” olarak nitelediği ve tanımladığı, onbir ayın sulatanı Ramazan-ı Şererife ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Aslında Ramazanı şerife ulaşmanın mutluluğunu yaşarken, pandemi sebebiyle teravih namazlarına gidemeyecek ve mukabele programlarına katılamayacak olmamız, biraz da üzüyor bizi. Ama buna da şükür. Her ne kadar buruk başlasak da Ramazan ayına, bütün İslam âleminin Ramazan ayını kutlamak ve bütün insanlığa hayırlar getirmesi için dua etmek elimizde…
Teravih namazlarımızı evimizde kılabilir hatta istersek ailemizle ve çocuklarımızla cemat yapabilir, herhangi bir Tv kanalından veya internet sitesinden Mukabele dinleyebilir ve takip edebiliriz. Buna da şükürler olsun! Yüce rabbimize olan şükrümüzü arttırırsak, rahmet ve mağfiret ayı olan Ramazan ayını, İnşallah corona virüsünün başımızdan def edilmesi için de vesile kılınmasına kapı aralayabiliriz.
Hepimizin bildiği gibi Ramazan ayı, oruç ayıdır. Şöyle buyuruyor yüce rabbimiz:
“Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, kötülüklerden ve fenalıklardan sakına sınız diye size de farz kılındı”[1]
Oruç gibi muhteşem bir ibadetin, bizden önce ki ümmetlere de farz kılındığını beyan eden ve bize bildiren bu ayeti kerime, bu güzel ibadetin bizleri, kötülük ve fenalıklardan da alıkoyması gerektiğini tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor. Peygamberimiz (sav)’in; “Kim yalan konuşmayı ve yalan dolanla iş yapmayı terketmezse, Allah o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına kıymet vermez.”[2] hadisi şerifi de tutmamız farz olan oruçlarımızın, bir ruhunun ve güzelliğinin olduğunu, yalan ve dolanla iş yapmanın da bu ruha ters düşeceğini haber veriyor.
“Onbir ayın sultanı” diyoruz ya Ramazan ayına… “Kuran-ı Kerim’in Ramazan ayında indirilmeye başlanması”[3] ve “ Bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin”[4] bu ayda olması, Onun sultanlığını hiç şüphesiz perçinliyor bizler için…
Hele ki Peygamberimiz (sav)’in; “Niyet ederek ve ecrini Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş günahları affolunur”[5] hadisi şerifi, su serpiyor yüreklerimize de, ferahlıyor ve rahatlıyoruz. Hem de ne rahatlama? Biz Müslümanlar olarak çok iyi biliyoruz ki, “Ramazan ayı geldiğinde cennet kapıları ardına kadar açılıyor, cehennem kapıları ise kapanıyor. Bütün şeytanlarda zincire vuruluyor.”[6] Yeter ki bizler, Mübarek Ramazan ayının kadir ve kıymetini bilelim de iyi ve salih birer Müslüman olmak için sağlam adımlar atmayı başarabilelim.
Artık pek kanıksamaz olduk ama aslında kanıksamamız, sosyal medya palatformlarında da olsa yeri göğü inletmemiz gerekiyor. Ramazan ayı gelince oruç ibadetiyle, hac ve kurban mevsimi geldiğinde de adı geçen ibadetlerimizi hafife alan, müstehzi bir tavır takınan, her cümlesinde İslam’a ve Müslümanlara karşı şenaat kusan, insanlıktan nasibini alamamış insanlar(!) var maalesef…
Bu yıl da Ramazan ayı gelmeden, pandemi sebebiyle “Ramazan ayını erteleyelim” diyenlere de “Oruç ibadeti bağışıklık sistemini zayıflatıyor” diyenlere de rastladık…
Bu absürt fikirler karşısında, birçok Müslüman gibi ben de mütevazı olamayıcağım. Gerekenleri söyliyeceğim. Zira adamlar, o kadar aptalca söylemler içinde bu fikri savunuyor ki, kabul etmek mümkün değil.
Neymiş efendim?
Ramazan ayı ertelenmeliymiş. Corona virüs sebebiyle gösterişli iftarlar verilemiyecek miş. Ramazan ayının en önemli ritüeli olan teravih namazı, cemaatle kılınamayacak mış…
Mış… Mış… Mış…
Başka birileri de çıktı, Ramazan ayının yaz mevsiminde uzun günlere de denk geldiği için, kış mevsiminde bir aya sabitlenmesi gerektiğini söyledi.
Oruç, bağışıklık sistemini zayıflattığı için, insanlarımıza corona virüsü bulaşmasını önlemek adına, Ramazan ayı bu yıl iptal edilmeliymiş.
Pardon! Kusura bakmayın ama siz neyin kafasını yaşıyor sunuz Allah aşkına? Diyanet işleri Başkanlığı dururken, sizin sıfır noktasında ki dini bilgileriniz ile fetva vermeye kalkışmanız aptallığın daniskası.
Yeter artık! Bu millet ve dini hakkında ki takınmış olduğunuz müstehzi tavır, kabak tadı verdi. Hem de ne kabak tadı… Sizler kendi inandığınız değerler(!) olan laiklik gibi konularda burnunuzdan kıl aldırmıyorsunuz ama Müslümanlar ve islam dini konusunda ahkâm keserken de mangalda kül bırakmıyorsunuz. Nedense laiklik’in “Din ve vicdan hürriyeti olduğunu” unutuyorsunuz. Bırakın insanlar, dinini istediği gibi yaşasın. Oruç tutan insanlar, sizi neden rahatsız ediyor ki?
Peygamberimiz (sav)’in “Başını rahmet, ortasını mağfiret sonunu da cehennemden kurtuluş ayı” olarak tanımladığı, onbir ayı sultanını ertelemeye veya iptal etmeye, sizin gücünüz yetmez. Yetebilemez!
Ah zavallılar ah! Ne olurdu sanki fikir beyan ettiğiniz bu konuda azcık araştırma yapma zahmetine girseydiniz.
“Biz zaten Ramazan ayının ertelenemiyeceğini biliyoruz ama bunu, toplumda fitne çıkarmak, Müslümanların kafasında soru işareti bırakarak dinden ve dini değerlerden soğutmak için yapıyoruz” diyorsanız, niyetinizi bilelim…
Biz sizin niyetinizi biliyoruz aslında. Yaptıklarınız, yapacaklarınızın ve söyleyeceklerinizin teminatı. “Kurban bu yıl da Hac mevsimine denk geldi” manşetini atan sizler, neyi amaçladıysanız, “Ramazan ayı ertelensin” diyerek de onu amaçlıyorsunuz. Çünkü işiniz gücünüz fitne çıkarmak.
Gelelim öne sürdüğünüz tezlere…
Oruç ibadeti bağışıklık sistemini zayıflatmadığı gibi, tam tersine güçlendiriyor. Bilimsel gelişmeler bu tezinizi maalesef çürütüyor…
Gösterişili iftarlar, Ramazan ayının olması gerekeni değil! Tam tersi, mütevazı iftar sofralarında buluşarak ihtiyaç sahibi insanları hatırlamamız gerekiyor. Bu sene toplu iftarların verilemiyecek olması, Ramazan ayının ertelenmesini gerektirmediği gibi, bizi tefekküre zorlayacak, aklımızı başımıza almamız gerektiğini öğütleyecek bir durum. Tabi aklı olanlar için.
Toplu teravih namazları da Ramazan ayının iptalini veya ertelenmesini gerektirmez. Teravih namazı sünnet bir namazdır ve evde tek başına da kılınabilir. Ailemiz ile cemaat olup kılmak ise en güzeli olur. Evde cemaat olmamız, aile fertleri arasında ki sevgi, saygı ve ünsiyeti perçinlemesi açısından fırsat olarak bile görülebilir.
Gelelim, ayların sultanı olan Ramazan ayının kış mevsimine sabitlenmesi olayına. Okumadığınız, araştırmadığınız ve bilmeden yazıp konuştuğunuzun farkındayız. Zira geçmiş ümmetlerde de farz olan oruç ibadetinin aslının, Ramazan ayını kış mevsimine sabitleyip üzerine on gün daha ekleyerek kırk güne çıkartılmasından dolayı bozulduğunu bilmiyorsunuz.
Bu konuda benim en çok üzüldüğüm taraf ise, bütün bunları söylerken “Bilmediğinizi de bilmiyorsunuz”
Ama şurası da bir gerçek ki, “Bilmemek değil, öğrenmemek ayıptır”
Haydi bakalım! Bu konuları öğrenip öyle gelin!
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
Şaban DOĞAN
[1] Bakara 2/183
[2] Buhari Savm 8
[3] Bakara 2/185
[4] Kadir Suresi 97/3
[5] Buhari İman 28
[6] Buhari savm 5