Kuran’ın yakılmasına ve parçalanmasına Batı’da yeni şahit olmuyoruz. Bu kesimde ortaya çıkan bu tür dindarlık vahşeti hemen her dönemde yaşanmıştır. Bakınız, 18. Yüzyılda Fransa’da yaşanan. Hıristiyan’ın Hıristiyan’a yaptığı sadistçe bir vahşetten bahseden Voltaire neleri anlatıyor:
“Barbaros Tulan’da cami yaptırırken; Fransa’da, Lüter mezhebine katılanlar için özel bir işkence tertiplenmişti. Onları bir sırığın ucuna bağlarlar, öldürünceye kadar ateşe uzatıp çekerlerdi. Jezüit papazlarından tarihçi Daniel’in “Dindarlık Örneği” diye alkışladığı şeye bakınız! Tarihçilerimiz işte böylece şereften düşerler!..”(Türkler Müslümanlar ve Ötekiler, s.107)
Yaşadığı çağda, Hıristiyan dünyasının Kuran hakkındaki çirkinliklerine de değinir:
“Biz, Kur’an’a sayısız yakıştırmalar kondurduk. Oysa, Kur’an’da bunların hiçbirisi yoktur. Keşişlerimizin asıl zoru, Müslüman olan Türklerle idi. İstanbul’un fethinden başka türlü karşı konulamayınca, onlar aleyhine sürü sürü kitaplar yazıp durdular. Sayıca Yeniçerilerden fazla olan yazarlarımız, kadınları partilerine kazanmaya uğraştılar. Gûya (Hz.) Muhammed kadınları akıllı yaratıklardan saymazmış; Kur’an hükümlerine göre hepsi köle imiş. Bu dünyada hiçbir varlıkları olmadığı gibi, cennette de yerleri yokmuş. Baştanbaşa yalan olan bütün bunlara Avrupalılar inanmıştır. Meğerse bu inancı değiştirmenin tek çaresi, Kuran’ın 2. ve 4. surelerini okumaktı.” (Voltaire Türkler, Müslümanlar ve Ötekiler s. 51.)
Bununla da yetinmiyor çok daha etkili şeyler söylüyordu:
“Allah’ın birliği üzerine kurduğu doktrin hakkında bir şey söylenemez. Bütün Doğu’yu hükmü altına almasına kılıcından ziyade 112. surenin şu sözleri yetmiştir: “De ki, Allah birdir, O Allah ki zevali yoktur ve herkes ona muhtaçtır. Doğurmaz ve doğmamıştır. Ona hiçbir şey eşit ve benzer olamaz. (İhlas Suresi 1-5)
Bakınız, Voltaire kendi döneminde yaşanan bir sapkınlığa nasıl dile getiriyor:
“Papa, Türklere savaş açmak bahanesiyle bütün Hıristiyan ülkelerinde, göz yumma anlamına gelen “Endüljanslar” çıkartıp satmaya başladı. Güyâ, bunları alanların gerek kendileri, gerekse akraba dostları cehennem azabından kurtulmuş olacaklardı. Bu satışların istekle karşılanması o zamanki anlayışın bir örneğidir. Buna kimse şaşmadı. Her yerde satış gişeleri açıldı. En çok satışlar meyhanelerde oluyordu. Kâhinler, mutemetler para kazanıyorlardı. Papa, kendi payına düşen kârdan bir kısmını kız kardeşine verdi. Buna da ses çıkaran olmadı. Kâhinler Pazar yerlerinde: ‘Bu endüljanslardan satın alanlar, Meryem Ana’nın ırzına geçseler bile yine de ceza görmeyecekler!’ diye bağırdıkları zaman, halk onları dindarlıkla dinliyordu.
Türklerin egemenliği altında olan yerlerde bunu hiç görmüyoruz. Bize ait Avrupa ahalisinin zekâsında ve yaratılışında, Türklerde rastlanılmayan bir özellik olsa gerek.” (Türkler Müslümanlar ve Ötekiler s.103)
Dindarlığı sapkınlığa ve vahşete dönüştürenlerin kirli yüzünü bu ifadelerden daha iyi anlatan örnek var mıdır?
Voltaire bunun içindir ki ölüm anında bile kendisini vaftiz etmeye gelen papazları kovmuştur.
MUHSİN İLYAS SUBAŞI
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…