Çin’de İslam – 22
(Bu yazı makalenin sonuç kısmını oluşturur.)
Şu anda, İslami kimlikleri onları hükümetin gözetimine ve potansiyel tacizine karşı önemli ölçüde daha savunmasız hale getirmesine rağmen, Çin Müslümanları için İslam, önemli bir inanç ve gurur kaynağıdır. İnançları, şu anda Çin’i çevreleyen çok sayıda çağdaş sosyal sorunun neden olduğu zorluklarla daha kolay başa çıkmalarını sağlayan bir kimlik ve özgüven gücü yaratıyor.
Bugün Çin’de pek çok kişi çaresizce inanabilecekleri ve inançlarını konumlandıracakları bir ideoloji ararken, Çin’deki Müslümanlar dinlerine geçmişte saldırıya maruz kalmış ve zulme uğramış ancak asla itibarını yitirmemiş bir din olarak bakabiliyorlar. Ayrıca, bugün Çin’deki sosyal sorunlar ciddi boyuttadır ve her bölgede hemen hemen herkesi doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. HIV/AIDS ve uyuşturucu bağımlılığı artık Çin’in her ilinde sorun teşkil ediyor, fuhuş çok yaygın, şiddet içeren suçlar katlanarak arttı, kadınlar kaçırılıyor ve ülke çapında alınıp satılıyor ve işsizlik her yerde büyüyen bir endişe kaynağı. Bu sorunlara eşlik eden toplumsal huzursuzluk duygularını şiddetlendiren şey, hükümetin sosyalist refah devletini sistematik olarak tasfiye etmesidir. Ücretsiz barınma, eğitim ve tıbbi bakım artık geçmişte kaldı. Acil durumdaki hastalar, tıbbi bakımlarını ödeyecek paraları olmadıkça artık içeri alınmadıkları için hastanelerin acil servislerinin eşiğinde kelimenin tam anlamıyla ölüme terk ediliyor.
Daha önce de belirtildiği gibi, eğitim ücretleri artık birçok kırsal alanda eğitim almayı engelleyecek derecede pahalı. Müslümanlar aynı zorluklarla karşı karşıya kalmalarına ve Çin’in birçok bölgesinde Han Çinlilerine göre çok daha fazla fakir olmalarına rağmen, Müslüman topluluklar birbirlerine mümkün olduğunca çok destek vermek için bir araya gelmeye çalıştılar. Ancak, belki de en önemlisi, Çin’de her şeyin çok hızlı değiştiği ve Çin kırsalındaki durumun neredeyse her zaman daha kötüye gittiği bir dönemde, Müslümanlar en azından inançlarında biraz huzur ve umut bulabiliyorlar.
Sonuç olarak, yüzyıllar boyunca dini inançlarını ve uygulamalarını sürdürmek sürekli bir sorun olsa da Çin’deki Müslümanlar her zaman hem Müslüman hem de Çinli olarak kimliklerinden emin olmuşlardır. Pek çok araştırmacı bu kimliklerin bir şekilde doğası gereği düşmanca olduğunu varsaymış olsa da İslam’ın Çin’de bin yılı aşkın bir süredir hayatta kalması bu varsayımları yalanlıyor. Gerek İslami değerler gerekse de Çin’e ait değerlerin her ikisi de Çin’de İslam’ın gelişmesine izin verecek şekilde yeterince bütünleyici, dinamik ve akışkan olduklarını kanıtladılar. Çin Müslümanları için, geleneklerinin sahih İslami olduğuna, inançlarının güçlü olduğuna ve gerçek Müslümanlar olduklarına şüphe yoktur.
Son
Çeviren: Zehra Kaya
Kaynak: Islam in China, Jacqueline Armijo; Asian Islam in the 21st Century kitabındaki bir makaleden hazırlanmıştır.