Diriliş şairi Sezai Karakoç’un cenaze namazı Şehzadebaşı Camii’nde kılındı, namaz sonrası caminin haziresine defnedildi. Karakoç’un naaşı dün saat 13.00’te tekbir ve dualarla evinden çıkarılarak cenaze aracına taşındı. Saraçhane’de omuzlara alınarak Şehzadebaşı Camii’ne getirildi. Üstad’ı son yolculuğunda dostları, okurları ve binlerce genç yalnız bırakmadı.
Diriliş şairi Sezai Karakoç, ebedi yolculuğuna on binlerin katılımı ile uğurlandı. Üstad Karakoç için “Şehzadebaşı’nda Gün Doğmadan” başlığı ile adına şiir yazdığı Şehzadebaşı Camii’nde eda edilen cenaze namazı sonrası, cami haziresine defnedildi. Karakoç’un naaşı vefat ettiği evinde bulunuyordu. Sevenleri üstadın naaşı başında sabaha kadar hatimler indirip dualar okudu. Üstadın naaşı dün saat 13:00’te tekbir ve dua nidalarıyla evinden alınarak sevenleri ve talebeleri tarafından gözyaşlarıyla cenaze aracına götürüldü. Saraçhane’ye kadar araçta taşındı.
Saraçhane’de merhum Karakoç sevenlerinin omuzlarında taşınarak Şehzadebaşı Camii’ne götürüldü. İkindi namazına kadar merhumun naaşı başında Kur’an-ı Kerim okundu. Cenaze namazı ise ikindi namazının ardından kılındı.
Cenaze namazının ardından Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez helallik konuşmasını yaptı ve konuşmasında şunları dile getirdi: “Onun ifadesiyle göklerden gelen bir karar vardı. Karar geldi ve duası kabul oldu. Ey sevgili dünya sürgünümü uzatma dedi ve uzatmadı. Biz şahidiz Müslümanca, mümince yaşadı. İslam’ı hayatında çok güzel temsil etti. Allah’a karşı fakir, insana karşı hep zengin oldu. Sadece Allah’ı istedi, kuldan iltifat ve takdir görmek istemedi” diye konuştu. Görmez’in yaptığı konuşmadan sonra cenaze namazı kılındı. Karakoç’un naaşı namazın ardından tekbirler eşliğinde Şehzadebaşı Camiinin haziresine defnedildi.
Cenaze namazına Meclis Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediye başkanları, milletvekilleri, dostları, okurları ve binlerce genç katıldı.
Sezai Karakoç’un doğduğu Diyarbakır başta olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinde şairin vefatı büyük üzüntüye neden oldu.
Diyarbakır İl Müftülüğü öncülüğünde, Karakoç için merkez Sur ilçesindeki tarihi Ulucami ve 17 ilçenin merkez camilerinde ikindi namazı sonrası gıyabi cenaze namazı kılındı. Şanlıurfa, Eskişehir, Bilecik, Trabzon ve Çorum’da da gıyabi cenaze namazları kılınıp, dua edildi.
Ayşe Olgun: Önceki akşam vefat haberini aldığımda önce yayınevine ve parti binasına daha sonra da aynı semtteki evine gittim. Vefat haberinin ardından dostları, okurları ve sevenleri gece sabaha kadar evinin önünde sessizce bekledi, dualar ise hiç susmadı. Sabah yine evinden dualar yükselirken Şehzadebaşı haziresinde mezarı bir çınarın gölgesinde hazırlandı. 88 yıllık ömründe Karakoç’un en büyük özelliği sükûnetiydi. Bu sükunet cenaze evine de, törene de sirayet etti. Şehzadebaşı’nın arka avlusu daha cenaze gelmeden dolmaya başladı. Her gelen birbirine başsağlığı diliyordu. Karakoç’un Diriliş davasında yıllarca yanında olan dostları da vardı, okurları da. En güzeli ise Karakoç’un cenazesi için gelip avluyu hıncahınç dolduran kalabalık arasında gençlerin çoğunlukta olmasıydı. Buz gibi havaya rağmen önce paltolar, ceketler yerlere serilerek cemaatle ikindi namazı kılındı ardından da cenaze namazına geçildi. Sadece İstanbul’dan değil Ankara, Bursa, Yalova başta olmak üzere farklı şehirlerden okurları, dostları Karakoç’u ebedi yolculuğuna uğurlamak için Şehzadebaşı Camii avlusuna koşmuştu. Kadın okurları da oldukça kalabalıktı. Karakoç’un en büyük hayali İslam dünyasındaki birlik ve beraberlikti. Konuşmalarında yazılarında sık sık bunu dile getiriyordu. Müslüman toplumun felahının ancak bu birlik ve beraberlikle mümkün olacağını konuşmalarında ve yazılarında dile getiriyordu. Vefat etmeden önceki gece de yayınevinde dostlarıyla gece bire kadar uzun uzun sohbet etmiş bu hususu yine dile getirmiş. Cenaze töreninde toplanan her yaştan Diriliş Nesli onu ebedi yolculuğuna gönderirken onun açtığı yolda mücadele edeceğine de söz veriyordu.
İbrahim Can (Gazeteci): Üstadı en son geçtiğimiz Cuma günü ziyaret ettim. Üşütmüş, odasında yalnız başına dinleniyordu. Yaklaşık 10 dakika sonra yanına girdik. Daha öncekilere benzemeyen, aynı zamanda vakur bir duruş veren bu hastalık, tefekkür halini artırmıştı. O halini görünce istemsizce, ‘Üstat gidince ne yapacağız’ diye düşündüm. Son zamanlarında evinin yakınında bir daire alıp kültür evi yapmak istiyordu. Sabırla inşa ettiği Diriliş düşüncesi onun tüm hücrelerine işlemiş, İslam Milleti’nin de bilinçlenerek yeniden ‘Diriliş’i yaşamasını bekliyor ve en ufak adımını bile bu ideale göre atıyordu. İnşallah, üstadın istediği gibi bir kültür evi yapılır ve başta gençler olmak üzere hepimiz Diriliş’ten ilham almaya devam ederiz.
Yazar Kamil Eşfak Berki şunları söyledi: “Onun Diriliş nesli tabiri de kendi kaleminden doğdu. Sezai Karakoç, her zaman hakikate hizmet etti. Toplumda bir şey okumaktan kaçınan veya fırsat bulamamış anne-babalar da çocuklarına Sezai Karakoç’u okumalarını sağlamalıdır. O bütün toplumun yazarı ve bütün toplumun şairidir. “
Yüce Diriliş Partisi’nde görev yapan Çağlayan Ömerustaoğlu, Üstad’ın kapısının herkese açık olduğunu ifade ederek “Pandemiden bir yıl öncesine kadar her cumartesi akşamı partisinde toplantılarına devam etti. 10 yıla yakın ben toplantılara gittim. Sonra yayınevinde de onu dinlemeye gittik. Yazdıklarını anlatmaktan hiç bıkmadı” dedi.
Merhum Sezai Karakoç’la tanışıklıklarının çok eski yıllara dayandığını kaydeden Yazar Turan Koç ise, “Sezai abi diyorum hocam da, arkadaşım da olur. Biz şiirleriyle büyüdük. Umarım gençler de onun şiirleriyle büyür” ifadelerini kullandı.
Kayseri’den Sezai Karakoç’la tanışmak için geçen hafta geldiğini, ancak nasip olmadığını belirten Sümeyra Soyak şunları söyledi: “Onu görmeyi çok istiyordum bana bu şekilde nasip oldu. Şiirleriyle büyüdüm. Çantamda da onun Alınyazısı Saati şiir kitabı vardı. Manevi olarak bizim için yeri farklı olan insanların ölümünü sadece dünya değiştirme olarak andığımız için tabi ki büyük bir hüzün. Bize düşen ne kadar şiirleriyle onu anlayıp hayatımıza düstur edinirsek o kadar iyi olur.”