Aşağıdaki yazı tam iki yıl önce yayınlanmıştır. Günümüze de ışık tuttuğu yayınlıyoruz.
Diyanet İşleri Başkanlığı; midye, karides, kalamar, yengeç, ıstakoz gibi deniz ürünlerinin ‘helal olmadığını’ açıklamıştı. Diyanet’in yayımladığı fetva, helal harama pek dikkat etmeyen kesimlerinde tepkisini çekti. Habertürk yazarı Fatih Altaylı, “Osmanlı padişahları haram mı yedi?” başlıklı yazısında tepkisini gösterdi. Ancak bizim için ölçü, Osmanlı padişahlarının deniz ürünlerini yemesi ya da yememesi değildir.
Biz burada Diyanet işleri fetva kurulunda ki arkadaşların bütün diyaneti temsil etmediğini de inanıyoruz. Çünkü Diyanet işleri başkanlığı yapmış Mehmet Görmez, helal haram koyma yetkisinin Allah’a ait olduğunu ifade etmişti.
Diyanet Fetva Kurulu olarak, faizle ilgili Toki üzerinden korkusuzca faizi gerekçelendirecek şekilde daha önce fetva veren bu zihniyetin, bu konuda yeni bir din ihdas etmesi gibi helal haramlarda belirleyici konuma geçmesi düşündürücüdür.
Karides, kalamar, yengeç, ıstakoz gibi deniz ürünlerinin yemenin haram olduğunu söyleyen bu arkadaşlara eğer zerre kadar umursuyorlarsa, okunduğunda ‘’ işittik ve itaat ettik’’ diyebiliyorlarsa, onlara konuya ilişkin ayetleri tek tek vereceğim.
Allah vereceğim ayetlere onların bütün kurgu ve atalarının söylediklerine açık biçimde cevap verdiğini bütün okuyucularımız şahit olacaktır. Sakın bir takım kişiler, Resulullah’ın sünnetinin arkasına sığınarak bu sahte dinin savunuculuğunu yapmaya da kalkmasın.
Diyanette görev almış olan belli bir konumda olanlar, genelde Allah’ın kitabından değil, mezheplerin görüşlerini din diye takdim etmesi, diyanetin Kur’an’a yaptığı en büyük hıyanettir.
Allah’ın ne dediğini önemseyenler için bakalım şimdi midye, karides, kalamar, yengeç, ıstakoz Allah’ın dini olan İslam’da haram mıdır?
Helal haram koyanlara vahyi penceresinden net cevaplar
De ki: “Allah’ın size indirdiği; sizin de, bir kısmını helâl, bir kısmını haram kıldığınız rızıklar hakkında ne dersiniz?” De ki: “Bunun için Allah mı size izin verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz?”(Yunus, 10/59)
Haram olduğunu söylediği deniz ürünleri için, Allah’ın verdiği ruhsatı Diyanet getirsin.
“Bana vahyolunan ayetlerde, yemek yiyin için şunlardan (leş, kan, domuz eti ve Allah’dan başkası adına kesilenler) başka haram bulamıyorum.”(En’am 145)
Resulullah’ın yiyecek biri için bu şekilde açıklama yapmasını isteyen Allah dır. Başka bir haram bulamıyorum diyor. Diyanet deniz ürünlerin haram olduğunu nereden bulduğunu getirsin. Resulullah’a da din öğretmiş olur.
De ki, ‘Allah bunu haram etti dediğinize dair, şahitlik edecek şahitlerinizi getirin.’ Eğer şahitlik ederlerse, onlarla beraber sakın şahitlik etme, ayetlerimizi yalanlayanların ve ahiret gününe inanmayanların arzularına uyma. Onlar (haram ve helal etme konusunda) Rablerine başkalarını denk tutuyorlar.”(6 Enam 150)
Diyanet şimdi hanefi mezhebindeki eski fıkıh kitaplarındaki filanca alim böyle dedi diyecek. Biz kafamızdan söylemiyoruz, alimin görüşünü söylüyor onun üzerinden haram kılıyoruz diyecek. Nefislerini temize çıkarmaya çalışacaklar. Diyanet böyle bir şahitlik ediyor. Yukarıda ki ayette Allah, İslama inanlara bunların şahitliklerine asla inanmayın diyor. Hangi sıfat, isim, zümre altında olursa olsun bunlar ayetleri açıkça yalanlayanlardır. Allah, açık bir şeklide diyanetin bu fetvasının kendisine, Rablerine denk tutuyorlar diyor.
Gelin, Rabbinizin neleri haram ettiğini okuyayım…”(En’am 151)
Benim dosdoğru olan yolum budur. Yalnızca ona uyun ve başka yollara uymayın, başka yollara uymak sizi Allah’ın yolundan ayırır. Allah size bu şekilde tavsiyede bulunuyor ki, belki kendinizi korursunuz.”( Enam 153)
Diyanet, peygamberin dilinden vahyi ile açık biçimde Kur’an’a çağrılıyor. Hanefi mezhebine değil.
Ağzınıza geldiği gibi yalan yanlış konuşarak, “Bu helâldir, bu haramdır” demeyin; çünkü Allah hakkında asılsız şey söylemiş olursunuz; Allah hakkında asılsız şey söyleyenler de kesinlikle iflah olmazlar. (nahl 116)
Diyanet kafasına göre helal haram kılıyor. Kendisini mezhebe dayandırması bu konuda bu ayete açık biçimde muhalefetidir.
De ki: “Bana vahyedilenlerde, leş et (meyte) veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah’tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimse için yasaklanmış bir şey bulamıyorum. Ama biri zanda kalırsa, haksızlığa sapmadıkça, sınırı aşmadıkça (yiyebilir). Çünkü rabbin bağışlayan ve esirgeyendir.”
(enam 145)
Allah, şunların dışında yiyecek birine başka haram yok diyor. Diyanet Allah’a din öğretmeye kalkarak; mezhep gerekçesi ile deniz ürünlerinden, midye, karides, kalamar, yengeç, ıstakoz gibi deniz ürünlerini haram kılıyor. Bu açık biçimde bir ilahlık ve Rablık iddiasıdır.
Allah’ın size verdiği helâl ve güzel rızıktan yiyip için ve eğer yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız O’nun nimetine de şükredin. (nahl 114)
Bu ayetten de anlıyoruz ki kul olma şartlarından biri de, diyanetin dinleştirdiği hanefi görüşlerini, Allah’a helal haramda ortak koşmamaktır.
Allah size sadece murdar eti (meyte), kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olanı haram kıldı. Ama biri zorda kalırsa, haksızlığa sapmadıkça, sınırı aşmadıkça (yiyebilir). Çünkü rabbin bağışlayan ve esirgeyendir. (nahl 115)
“Ancak (Rabbiniz) size, ölü hayvan etini, kanı (içmeyi), domuz etini ve Allah’dan başkaları adına kesilen hayvanların etlerini yemeyi haram etmiştir. Darda kalanın, aşırı gitmeden ve haddi aşmadan yemesinde mahzur yoktur. Allah bağışlayan ve merhametli olandır.”( Bakara 173)
Bunca açık seçik ayetleri görmezden gelen ve bu fetvayı veren Diyaneti kınıyorum. Milletimiz ilah ve rab olarak sadece göklerin ve yerin Rabbi olan Allah’ı bilir. Sizin atalarınızı,Rableştirmenizi, ilahlaştırmanızı değil.
YUNUS EKŞİ