Pandemi sürecinin yoğun olduğu zamanlarda, kamu kuruluşlarının kiracılarına bir takım kolaylıklar getirilmişti. Bunlardan biride Diyanet işleri Başkanlığının çatısı altında kiracı olan vatandaşlarımızın kiraları konusunda kolaylık sağlanması kamuoyuna yansımıştı.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener esnaf ziyaretlerini sürdürürken, diyanete kiracı olan bir esnafın dükkânına giriyor ve klasik sorusunu soruyor ‘İşleriniz nasıl?’ Esnaf vatandaşımız pandemide 3(üç) ay kapalı olduğunu söyledi. Bir kere diyanetin kiranızı almıyorum demediğini, üç ay kirasını aldığını söyledi. Buraya kadar çok kızmayabilirsiniz. Ama vatandaşın şu söylediği çok önemliydi; üç ay kirayı ödemeyenlerin faizi ile aldığını söyledi.
Peki, diyanet gelirlerinde faiz olması Kur’an’a ne kadar uygun?
Şimdi, durup düşünelim. Adam gibi yüreğimizle aklımızla inancımızı bir araya getirelim. Sorgulayalım;
Genel bütçeyi oluştururken, borç bütçesi olarak oluşturup, bütçenin büyük bir payını faiz ödemeye göre hazırlayıp, sonrada bütçe kabulüne teşekkür konuşmaları yaparken ‘Allah hayırlı etsin’ diyerek en başta çizilen tablo, bugün diyanetin uygulamalarına yansıyor.
Yargıtay’ın kapısına gidip cübbeyle elleri kaldırıp kameralara poz veren diyanet başkanı, bu vatandaşımızın; diyanet ödenemeyen kiralardan faiz alıyor demesine ne cevap verecek?
Ben söyleyeyim, hukuk böyle emrediyor. Madem cari hukukun faiz almalarına boyun eğip teslim olacaksın, Allah’ın faizden vaz geçin, yoksa ebedi cehennemdesiniz (bakara 275-279) ayetlerini niye meallerinize koyuyor, niye bunu insanlara anlatıyorsunuz?
O halde bu ayetlerin hükümlerini kaldırın. İş olsun diye mi Allah indirdi o hükümleri? Darul Harp der şu der bu der bir yol bulursunuz. Bulun bir rivayet, deyin ki günümüzde artık bankacılık sistemi gelişti, bunlar faiz değil, paranın kirasıdır. Haram değil bu. Çıkın işin içinden. Zaten TOKİ’nin ev satması için, enflasyon farkı adı altında faize bir yol bulmuştu yükse istişare kurulunuz. Bunu da topluma zamanla kabul ettirirsiniz. Böylece sistemin emredici hükümlerinin önünde engel gibi duran Kur’an’ın temel hükümlerinden biri olan faiz yasağını da aşarsınız.
Hem böyle düşünen, ekonomi bilmez ama hadis, fıkıh, tasavvuf Prof. ilahiyatçılar sizin tezinizi de güçlendirir. Siz kalabalıksınız. Binlerce müftü imamla da bu çalışmanızı güçlendirerek; artık diyanet faiz geliri elde ediyor suçlamasından da kurtulmuş olursunuz.
Şimdi Diyanetin başkanından, müftüsüne, imamından müezzinine kadar hepsine sesleniyorum;
Sizler insanlara Allah’ın indirdiği dini katıksız, insan sözü katmadan anlatmak zorundasınız. İnsanlar sizden, bulunduğunuz konum gereği lafı eğip bükme değil adam gibi Rabbaniler olmanızı bekliyor. Rabbimizin sözünü, asrın Ashabı keyfi gibi söyleyin. Din adamı olma vasfınızdan dolayı bu milletin vergileri ile geçiniyor maaşlar alıyorsunuz. Milletin sizden beklediği, kınayıcının kınamasından korkmadan faiz konusunda net ısrarcı duruşunuzu sergileyin. Sizin arada hutbelerde cılız sesle faize değinip geçmeniz toplumun uyanmasını sağlamıyor. Milleti uyandıracağına sessizliğiniz ve pasifliğiniz millete narkoz etkisi yapıyor.
Siyasilerden çekiniyorsanız, o koltuktan kalkın. Hakkı haykırın. Eğer kurumsal bir bütünlük içinde hareket ederseniz, faizsiz bir iktisadi modelin kurulması için İktisat Hareketi zaten göreve hazırdır. İşin bu tarafını biz siyasal anlamda da yükleniriz. Ama artık faizle cami yapılmasına, faiz geliri ile Kur’an kursları açılmasına, dini hizmetler yapılmasına itiraz edin.
Kuşkusuz her şeyi gözeten bilen Allah tır. Diyanet İşleri Başkanından tüm personeline, görevdeki siyasilere kadar yaptığımız bu uyarıya da Allah’ı şahit tutuyorum.
Selam ve dua ile.