Muharrem, iki dinî, iki de tarihî özelliği olan mübarek bir aydır.
Dört Haram /Barış Ayından Biri Muharrem’dir
a.) Kur’ân-ı Kerîm’in Tevbe suresinin 36. âyetiyle açıklanan dört Haram yani Barış aylarından biri de Peygamberimizin bildirisine göre Muharrem ayıdır.
b.) Muharrem ayına nispet edilen ve pek çoğu uydurma ve yakıştırma olan özellikler bir tarafa Muharrem barış ayı olup Peygamberimizin kendisinde oruç tutulmasını teşvik ettiği aydır.
c.) Aziz Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicret buyurduğu aydır.
d.) Tarihi süreçte bütün Müslümanlar için üzüntü kaynağı olmuş olan Kerbela olayı da bu ayda cereyan etmiştir. Bu elim olayın genelde tarafsız bir mantıkla değerlendirilemediğine işaret etmek isteriz.
Peygamberimizin tavsiyesiyle Muharrem ayında özellikle dokuz ile on veya on ile onbirinci günleri oruç tutulabilir. Hicret kutlanabilir. Aşırılıklardan kaçınarak Kerbela olayı hatırlanabilir.
Muharrem ayının Kur’ân ve Sünnet ile belirlenmiş olup Kıyamet Günü’ne kadar devem edecek asıl özelliği Haram ayı olmasıdır yani canlara ve malları saygının zirveleştirilmesi ve barış aktiviteleri ile yaşatılması gereken barış ayı olmasıdır.
Bu ayda Kerbela olayı bile barış için hatırlanmalıdır. Çünkü barış zalimlere öfke ile gelişebilir.
Ayrıcalıklı Kişi, Aile veya Zümre Yoktur
Bu vesile ile şu hakikati hatırlatalım: İslam hiç kimseye ayrıcalık tanımaz, Peygamberler de diğer insanlar gibi yargılanacaktır. (Araf 7/6)
Ehl-i Beyt, Seyyit ve Şerif gibi ayrıcalıklı kişiler ve zümreler yoktur. Peygamberimizin, Allah kendilerinden razı olsun torunları Hasan ve Hüseyin ve onların soyundan gelen ve bir kısmı bağlılarınca Masum İmamlar olarak algılananlar, Hz. Fatıma ile Peygamberimize dayandıkları için değil, ancak kişisel ilimleri ve amelleri ile erdemli olabilir veya böyle değerlendirilmelidir. Çünkü Rabbimiz değer ölçüsü olarak İslamî iman ve yaşamdan ibaret olan Takva’yı ölçü almıştır. Peygamberimiz de “Üstünlük anacak Takva iledir” buyurarak bu gerçeği pekiştirmiştir.
Peygamberimizin Allah şanını artırsın kızı Fatıma’ya şu öğütleri de konumuza açıklık getirerek özetlemektedir:
MUHARREM AYI İLE İLGİLİ TEKLİFLERİMİZ
Bu sebeple Diyanet İşleri başkanlığımız, Medya kurumlarından ve diğer ve önemli sivil örgütlerimizden ve gerçekten barış yanlısı olan seküler kurumlarımızdan ricamız Muharrem ayının barış aktiviteleri ile değerlendirilmesidir.
Diyanetimiz bir barış hutbesi okutabilir, televizyonlarımız barış programları yapabilir. Sivil örgütlerimiz alanlarına ve güçlerine göre değişik atılımlar yapabilir
Geçmiş geleceğimize katkı sağlayabileceği ölçüde değerlidir.
Yüce Rabbimiz de bize maziyi bu amaçla açıklamakta ve ibret almamızı öğütlemektedir. Örneğin Rabbimiz pek çok açıdan önemli olan Nuh kıssasının anlatımının sonunda şöyle buyurmaktadır:
“ Ey Yükümlü İnsan! Sana vahyettiğimiz bütün bunlar, akılla ve duyu organlarıyla öğrenilmeyecek haberlerdendir ki, onları sen de, kavmin de bundan önce bu haliyle ve tam olarak bilmiyordunuz. Öyleyse sen de, (Nuh gibi) sabırlı ve dirençli ol. Çünkü unutma ki sonuç, yolunu Allah ve kitabıyla bulanların olacaktır.” (Hûd,11/49)
NOT: Aşure pişirip dağıtma, bize Nuh tufanından sonra karaya ayak basıldığında gemide ne varsa bir araya getirilerek pişirilmesi olayını hatırlatmaktadır. Bu sebeple geleneğimizde var olan aşure pişirip dağıtma olayını yaşatmalı; dinimizin her vesile ile yönlendirdiği yardımlaşma ve hediyeleşme sebebi kılmalıyız.
ALİ RIZA DEMİRCAN
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…