Meşhur bir söylemimiz var, bilmem hiç düşündünüz mü? Hatırlatalım:
“Kur’ân Hicaz’da indi. Mısırda okundu ve İstanbul’da yazıldı.”
Peki biz de soralım:
Kur’ân gereğince nerede anlaşıldı?
Bir iki asırdır ülkemiz genelinde de anlaşılmadığı kesin. Çünkü biz Kur’ân‘ı anlamak için okumayız. Diyanetimiz de bunun öncülüğünü yapar.
Geçen yıl bir salâtin cami avlusunda kocaman bir afiş gördüm. Afişte Diyanetimizin organize ettiği ” Uluslar Arası Hafızlık ve Güzel Kur’ân Okuma Yarışması“nın yapılacağı bildiriliyor.
Ben hafızım. Hafızlığa da kuşkusuz derin saygım vardır. Ama bütün Türkiye hafız olsa ve güzel Kur’ân okusa Kur’ân anlaşılabilir mi? Bu tür organizeleri yapalım, ama bunlarla yetinmeyelim.
Diyanet, Liselerimizi ve Üniversitelerimizi de içine alacak şekilde ülkemiz genelinde Kur’ân Meali yarışmaları yapamaz mı? Derece alanları Hacca veya Umreye götüremez mi? Hadi bunu da geçelim ve soralım:
Süleymaniye, Hacı Bayram ve Konak camileri imam hatipleri dahil Koca Diyanet Teşkilatı mensuplarının yüzde kaçı baştan sona bir Kur’ân meali okumuştur?
Görevlileri eğitmek için olsun onlar arasında sık sık Kur’ân yarışmaları yapılması gerekmez mi?
Allah sonumuzu hayreylesin diyeceğim. Ama cehalete rıza göstermeyi meslek edinen maaşlı Kur’ân cahili camia hayra erer mi?
Kurucu iradenin ordumuz yanı sıra en sarsılmaz laik kurumu haline getirdiği Diyanet’in gerçek İslam’ı anlamak ve anlatmak gibi bir amacı olamayacağı da açık.
Peki fert fert olsun uyanmamız gerekmiyor mu?
Hulâsa Kur’ân’ın indirildiği Ramazan ayında bile anlamadan Kur’ân okumaya ve dinlemeye devam ediyoruz.
ARD
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-