Yüce Rabbimizin rahmeti bütün varlıkları kuşattığı ve biz kullarına merhameti de pek çok olduğu için yaşadığımız mutluluklar Allah’ımızın bir ihsanıdır. Bizler hak inançlarımız ve güzel amellerimizle üzerimizdeki nimetleri artırabilir ve sürekli kılabiliriz. Ancak hiç şüphe edilmemelidir ki kuşatıldığımız çok yönlü bunalımlar, anarşiler, krizler, harpler ve de zelzele deprem türü tabii afetler yalnızca günahlarımızdan kaynaklanmaktadır. Kur’ânımızın özellikle peygamber kıssalarında bildirdiği bu hakikat Şûra Sûresi’nde (30) şöylece “Başınıza gelen herbir musibet bizzat yaptıklarınız sebebiyledir. Kaldı ki Allah günahlarımızın pek çoğunu da affetmektedir.” Bir ölçüde de olsa soyut aklımız ve bilgimizle ferdi ve sosyal buhranlarımızla günahlarımız arasında ilişkiler kurarak Kur’ânımızın açıkladığı gerçeği algılayabiliriz. Örneğin içki ile kazalar ve cinayetler, faizle ekonomik çöküntü, cinsel haramlarla ahlâkî ve tıbbi zararlar arasında bağlantı kurabiliriz. Ancak inançlarımız ve yaşantılarımızla tabiat hadiseleri arasında nasıl ilişki kurulacaktır?
Konumuza açıklık getirmek için şöyle sorabiliriz.
Yeryüzünü, tabiat kanunlarını ve insanları yaratan ve insanları iradeli kullukla görevlendiren Yüce Allah tabiat olayları ile insanların hayat tarzları arasında bir alaka kurmuş mudur?
Daha açık bir ifadeyle sorarsak; insanların imanlı veya inançsız, adâletli veya zalim, ihsankâr veya bencil, ibadetli veya ibadetsiz olmalarıyla vücuda gelen tabiat hadiseleri arasında bir bağlantı var mıdır?
Kur’ân bu sorunun cevabını bizlere vermekte, söz konusu ilişkilerin varlığını, bağlantıların gerçekliğini vurgulamaktadır. Güneş,ay, yıldızlar,toprak,bulutlar,rüzgârlar ve bütün tabiat kanunları Allah’ımızın hizmetimize sunduğunu bildirdiği varlıklardır.
Rabbimize karşı kulluk bilinci içinde yaşadığımız ve de tabiat varlıklarının doğal yapıları ve işlevlerine müdahale etmediğimiz sürece onlar yaratılış doğrultularında bize hizmet verirler. Özellikle iman, ibadet, adâlet ve de maddi yardımlar gibi salih amellerimiz ve de tövbelerimiz onların sadık birer yar gibi hizmetlerini sürdürmeleri ve de artırmalarına vesile olur. Kur’ânımız bu gerçeği Peygamberler diliyle şöylece açıklamaktadır.
Nuh Sûresi âyet 10-13:
“…Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O, çok bağışlayıcıdır.(Bağışlanma dileyin ki), üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin. Mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bağlar bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın.”
Hûd Sûresi âyet 52:
“(Hûd Peygamber şöyle demişti;) Ey kavmim! Haydi artık günahlarınız için Rabbinizden bağışlanma dileyin.Sonra da tövbe ve pişmanlık içinde O’na yönelin ki size gökten bolca bereki berekeli yağmurlar yağdırsın, gücünüze güç katsın. Suçlular olarak (Rabbinizden) yüz çevirmeyin.”
Ali Rıza DEMİRCAN
Devam Edecek
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi