Kur’ân penceresinden baktığımızda
görebileceğimiz 6. hakikat şudur: Doğal çevremizi oluşturan varlıklar bizi
tanımaktadır, takip etmektedir ve de duygusal tepkiler vermektedir.
Açıklayalım:
Kur’ânı
Kerim’in sûrelerinden biri de Neml sûresidir yani Karınca adını taşıyan Sûre.
Kur’ân-ı Kerim’de 6 sûrenin adı hayvanlardan gelir. Rabbimiz bu sûrede gözle
göremediğimiz iradeli varlıklar olan Cinler gibi kuşların da Hazreti
Süleyman’ın ordusunda yer aldığını bildirmektedir. Hazreti Süleyman’ın ordusundaki
kuş türlerinden biri olan Hüdhüd ordudan ayrılır ve bir süre sonra döner ve
Hazreti Süleyman’a ana hatlarıyla şöyle der:
Ben Sebe ülkesine gittim, Sebe ülkesini başarı ile yönetenin bir kadın
melike olduğunu gördüm. Ne var ki bu Melike de onun yönettiği halk da Allah’a
değil güneşe tapıyorlar. (Bak. Neml 27/22-24)
Hüdhüd
bu haberi verdikten sonra Sebe melikesi ile Hazreti Süleyman arasında iletişimi
sağlıyor.
Buradan
şunu öğreniyoruz; kuşlar ve muhtemelen onlar gibi diğer bazı hayvanlar bizi,
yönetim şeklimizi, inanç ve ibadetlerimizi kavrayabiliyorlar. Burada soralım;
acaba yanlarından geçtiğimiz karıncalar bizim varlığımızın farkında mı?
Hadi
gelin hayatlarını kuşlar ve diğer hayvanlara adayan ve onlarla ilgili
belgeseller hazırlayan ilim adamlarına soralım. Mesela akrepler ve arılar biz
insanları tanır-bilir mi? Rabbimiz Neml sûresinin 18. âyetinde Karıncalar
Vadisi’ne doğru gelmekte olan Hz.Süleyman’ın ordusunun ayak seslerini duyan ana
karıncanın çiğnenmemeleri için diğer karıncaları hemen yuvalarına girmeleri
hususunda uyardığını bildiriyor. (Neml 18)
Hikaye
anlattığımız sanılmasın. Size benim tespitlerimle değil Yaratan’ın verdiği
bilgilerle doğal çevremizi tanıtmaya çalışıyoruz.
Size
hayretler içinde kalacağınız bir bilgi daha vereyim. Azgınlaşan Firavun’un ve
zalimleşen ordusunun Kızıldeniz’de boğularak cezalandırıldığını biliyorsunuz.
Peki gök ve yeryüzü onların ölümlerine tanık oldu mu, olmadı mı? Yaradan şahid
oldu diyor ve devamla da şöyle buyuruyor:
“Gökler ve yer onlar için ağlamadı.” (Duhan 44/29)
Bazıları
Kur’ân’ın bütünlüğünden hareket etmedikleri için bu açıklamaları mecazi
ifadeler şeklinde yorumluyorlar ama hatalıdırlar. Karıncalar Süleyman ordusunun
gelişini öğreniyor, Hûdhüd kuşu Sebe melikesinin ve yönettiği insanların güneşe
tapar olduğunu biliyor… Böyle iken göklerin ve yerin kendilerine özgü
ağlamamaları niçin mecaz olsun. Kaldı ki Peygamberimiz de sahâbileriyle Uhud
dağı eteklerinde bulunurken“Uhud dağı bizi sever
biz de onu severiz.”buyurarak Uhud dağının sevgisini dile getiriyor.
Hazreti
Peygamber bir diğer hadislerinde de “Karıncalar
ve balıklar insanlara hayırları öğreten bilim adamları için dua ederler.
Onların bağışlanmaları ve nimetlerini dilerler.” bilgisini
veriyor,
İşte böyledoğal çevre varlıkları da biz insanları tanımakta, takip etmekte ve duygusal tepkiler vermekte olan varlıklardır.
Devam Edecek
Ali Rıza DEMİRCAN
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi