Kur’ân penceresinden doğal çevreye
baktığımızda kavrayabileceğimiz bir hakikat de çevremizi oluşturan varlıkların
bize Şükredici kullar olmamız için yaratılıp verildiğidir.
Rabbimiz Rahman/Yarattığı varlıkları
merhameti ile kuşatan ve Hakîm/her
şeyi yerli yerinde ve amaçlı yaratan… Bizi yaratmadan önce yeryüzünü
bizim ihtiyaçlarımızı karşılayacak şekilde halk etmiştir. Nimetler sürekli
tazeleniyor, her zaman yeni varlıklar halk ediliyor. Değinmiştim son dönemde
yeni bir canlı türü daha keşfedildi. Yaradan kudretini izhar için yeni
yeni varlıklar yaratmakta devam ediyor. Her biri orijinal, zerreciklerden
galaksilere kadar sayıya sığmaz varlıkların hiç biri diğerinin benzeri değil.
Mükemmel Yaratıcının Yarattığı da Muhteşem Oluyor
Yakınlarda
bir makale okumuştum, -Allah yazarından razı olsun- makalenin hatırlattığı
bildiğim bir hakikat beni çok etkiledi: Yaratan bakın yeryüzüne, bakın göklere,
bakın hayvanlara örneğin develere, diyor.(Ğaşiye 88/17-19) Hangi varlığa
bakarsak bakalım bir sanat harikası. Neden? Çünkü yaratıcıları olan Allah
mükemmel üstü mükemmel de ondan. Mükemmel olanın, yüce olanın, aşkın olanın
yarattığı da muhteşem oluyor.
Yaratıcın Koyduğu Kur’an Yasaları da İhtişamlı
Buradan
bir gerçeğe daha intikal edelim. Fizik varlıklar anlamına Yaratılan âyetler
nasıl mükemmelse Yaradan’ın insana hayat düzeni olsun diye gönderdiği Kur’ânî
âyetler/yasalar da öyle mükemmel. Bu sebepledir ki Kur’ânsız insanlık kaoslarla
sarsılmaya, ürettiği medeniyetler de yıkılmaya mahkûmdur.
Rabbimiz Soruyor… Şükretmeyecekler mi?
Doğal
çevre varlıklarının bize şükredici kullar olmamız için verildiğine değinen
Kur’ânî âyetlerden seçtiğimiz örnekleri okuyalım:
“Kudretinizle yarattığımız o küçük ve büyükbaş hayvanlara bakmazlar mı?
Onlara sahip konumundalar. O hayvanları insanların emirlerine verdik.
Taşımacılığından yararlanıyorlar, etlerinden yiyorlar. Onlar için o hayvanlarda
nice faydalar ve içecekler var. Hâlâ Şükretmeyecekler mi?” (Yasin
36/71-73)
“Rüzgârları müjdeci olarak göndermesi de O’nun varlığını gösteren delillerdendir. Böylece Allah size rahmetinden tattırır; gemiler O’nun koyduğu yasalara uygun şekilde akıp gider ve siz de O’nun lütfundan rızkınızı arasınız. Ve umulur ki bütün bunlara şükredersiniz.”(Rûm 30/46)
“Kullarına merhametinden dolayı Allah, sizin için gece ve gündüzü yarattı ki gece sükûnete erip dinlenesiniz, gündüz de Allah’ın lütfundan rızkınızı arayıp şükredersiniz.”(Kasas 28/73)
Kur’ân’daki ilgili bütün ayetler böyle bitiyor:
Şükretmeyecekler mi? Şükretmeyecek misiniz?
Nasıl Şükredeceğiz?
Şükretmek için de bütün nimetleri Mevla’dan bileceğiz. Allah’tan bilmezsek Ona ortak koşmuş oluruz. Çünkü ana babamız, coğrafyamız, aklımız, kabiliyetlerimiz, malımız hulâsa her şeyimiz Allah’ın. Onun bize ihsanıdır.
Sahip olduğumuz ve olmak istediğimiz nimetlere aracılık yapan ve yapacak olan insanlara teşekkür etmeliyiz ama önce nimetlerin Halikı/Maliki olan Allah’a şükredeceğiz.
Şükretmek için bir de sahip olduğumuz nimetlerden, onlara sahip olamayanlara verip yararlandıracağız. Mesela hoca-öğretmen-öğretim üyesi isek konuşarak ve yazarak bilgilerimizden yararlandıracağız, parasal imkânlara sahipsek zekât verecek, hayır yapacağız.
İşte böyle doğal çevre varlıkları bize amaçsız lütfedilmedi. Şükredici kullardan olmamız için verildi.
Devam Edecek
Ali Rıza Demircan
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi