Ali Rıza Demircan hocanın beni haberdar ettiği Hürriyet Gazetesi yazarı Uğur Gürses ‘’Sıfır faizli transferle kalkınma rüyası’’ isimli yazısı; Türkiye Varlık Fonu hakkında yaptığı sorgulamayla haklı bir takım eleştiriler getiriyor. Ancak Uğur Gürses bu haklı soruları sorarken, birçok yazar gibi sadece sorgulamada kalıyor. Adeta Varlık Fonu ile yapmak istedikleriniz başka bir şey diyerek; mevcut kurumlar bunu yapabilirdi diyor. Aslında eleştirdiği şeyin işlevinden rahatsızlıktan ziyade, bu işlevin mevcut kurumlarla yapılması gerektiğini ifade ediyor.
Yazının önemli yerlerinden:
Birincisi “TVF başkanlığını görevini vekaleten yürüten Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, atıl arsa ve araziler ile uzun vadeli alacakların nakde çevrileceğini, fona devredilen varlıkların değerine göre yurt dışından finansman sağlanacağını anlatıyor.
Soru şu; arsa ve arazileri satma konusunda Maliye Bakanlığı’nın, ya da devredilirse Özelleştirme İdaresi’nin uzmanlığı yok muydu?
Buradan gelecek kaynağı Hazine’ye koyup ne hedefleniyorsa o iş yapılamaz mıydı?
İkincisi, bu arsa ve arazilerden gelecek kaynağın dişe dokunur bir kaynak olması mümkün mü?
Üçüncüsü, eğer kamu arsa arazi satarak sıfır faizle bugünden kim olduğunu bilmediğimiz “nitelikli yatırımcılara” sıfır faizli kredi verecekse bu bir gelir ya da servet transferi olacaktır. Eğer kamu idaresi arsa arazi satabiliyorsa en iyi yapacağı şey; kamu borcunun azaltılmasıdır. Hani siyasetçilerin en çok arzu ettiği düşük faiz için, yatırımlar için faydası olacak bir tercih bu. Hep aynı soruyu sormak zorundayız; mevcut kurum ve kurallar çerçevesinde yapılamayan ne var ki; Varlık Fonu bunu yapacak? Bankadan kredi alamayacak şirketlere kredi, hem de sıfır faizli kredi vermeyi mi? ”
Biz varlık fonunun kurulduğu günden beri tanımlarken Duyunu Umumiye işaretleri olarak tanımlıyoruz. TVF kurulma nedeni bizim ilgilendiğimiz temel iktisadi sorunlar olup, amacını da bu eksende rahatlıkla görebiliyoruz. Bu eleştirilerimizden sonra bir yıldır bir başkan değişikliğine tabi tutularak bir şeylerin yapılmayışı, burada bir temkinli hareketin olduğu göstergesi olarak algılıyoruz. Hürriyet Gazetesi yazarı Uğur Gürses’in getirdiği eleştiriler sistemsel değil, sistemin kabiliyetlerine gönderme yaparak; TVF gereksizliğini ifade ediyor. Borçlanma modelini sürdürmek için mevcut olanla devam edin niye TVF kurdunuz? der gibi.
Burada biz Uğur Gürses’le ayrılıyoruz. Bir çok köşe yazarı mevcut sistemin sözcülüğünü yapıyor ama faizci ekonomi işleyiş biçimine itiraz edilmiyor. Türkiye Varlık Fonun’da ne yapılacağının bilinmezliğinin getirdiği kaygı var o kadar.
“Varlık fonunu şöyle değerlendirebiliriz ” diye halkın menfaatine yönelik yönlendirmeler yok. Anladığımız o ki; Gürses, TVF’ye getirdiği haklı eleştirilerin yanında kendileri mevcut yanlışla devam edilmesi taraftarı.Biz TVF şuan ki belirsizliğinin doğru hamle yapılırsa, ülkenin menfaatine dönüştürülebileceğini düşünüyoruz.
TVF başkanlığını görevini vekaleten yürüten Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, atıl arsa ve araziler ile uzun vadeli alacakların nakde çevrileceğini, fona devredilen varlıkların değerine göre yurt dışından finansman sağlayacağız açıklaması tamamen yanlıştır ve bundan vaz geçilmelidir.
Mal mülkü satacaksın, para bulacaksın, sürdürülebilir borç politikalarını devam ettireceksin. Borçları yeni borç bulmak için ödeyeceksin.İşte bu bizim sürekli üzerinde durduğumuz ve lağvedilmesi gereken zulüm düzeni Borca Dayalı Para Borç Kredi Sistemidir. TVF bunlara feda edilemez.
TVF Türkiye’nin kalkınmasında katkısı Hikmet Karadağ’ın söylediği gibi asla olmaz. Sadece faizci para yapısına yeni kan verir. Faizci sistemi güçlendirir. Türkiye Varlık Fonu “0” faizle yatırıma yönelik kaynak olarak kullanılabilir. Ama bu asla borç olarak üretilmiş bir para ile olamaz.Bu açıdan vekaleten TVF başkanlığını yürüten Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ’ın faizsiz demesi yanlıştır. Zihinler yeni bir modelin kurulmasına yönelmediği sürece faizsiz olması mümkün değildir.
Faizli para ile faizsiz kredi mi olur mu? Burada Hürriyet Gazetesi Yazarı Uğur Gürses ” bu bir servet transferidir” tespiti dolaylı olarak doğrudur.
TVF oluşturulan özel durumundan hareketle, şayet önerdiğimiz Taban ekonomisi modeli ile hareket edilirse, ekonominin gerçek manada faizsiz bir yapıya dönüşmesini sağlayacak köklü bir adım atılabilir.Faizcilerin yatırım üzerindeki tüm baskıları kalkar. Öyle sağa sola para bulmak için yalvarmanıza da gerek yoktur. Bunun nasıl yapılacağı ile ilgili projelerimizde mevcuttur.
Derdi millet olan “hayırlı bir tavsiye olabilir mi” diye kulak verir.
Selam ve dua ile…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi