Her toplum, kendi değerleri ile bir hayat tarzı ortaya koyar. Bu değerler, sosyal davranış ve sistemlerin temelini teşkil ederek, onları biçimlendirir ve bir hayat tarzı haline getirir. Elbette ki bu değerlerin ahlaki ve manevi olma durumu söz konusu olduğundan, herhangi bir çalışma, organizasyon veya bir gruba aidiyet, onların önüne geçmemesi ve etkisini azaltmaması gerekir.
Siyasi ve iktisadi kuralların değerlere etkisi
Günümüz, büyük ölçüde siyasi ve iktisadi çalışma ve hedeflerin etkisi altında geçiyor. Hatta, öyle oluyor ki, bu hedefler veya uygulamalar ,değerlerimizin önüne geçip, bizi yanlış ve hatalı tutumlara yöneltebiliyor. Siyasi bir partiye üye olmak, onu benimsemiş olmak; bazan değerlerimize ait kuralları etkisizleştiriyor. İktisadi bir çalışma veya faaliyet, yine değerlerimizin unutulmasına veya ihlal edilmesine yol açabiliyor. Böyle bir durumda; değerlerimizi yaşatmak ve uygulamak yerine, onları; başka amaçların yedeğine alarak, fonksiyonsuz hale getirmek gibi bir duruma düşebiliyoruz.
Bunun bir diğer açıklaması ise, bizlerin bazı görüş ve hedeflerimizi, kutsallaştırarak, onların gerçekleşmesi için, kadim değerlerimizin belirleyici ve düzenleyici gücünü görmemek olmaktadır. Veya, hayatımıza renk ve güç katacak bazı yeni iktisadi imkanlar uğruna, dürüstlük ve doğruluk değerlerini, eşyanın cazibesi ile feda etmek gibi bir sapmaya yol açmaktadır. İnsanları, gerçek değer ve hedeflerinden uzaklaştırmasında; bu iki yönelişin ciddi problemlere yol açtığını, tarihi hadiseler de bize göstermektedir.
Geçmişte gerek İslam tarihinde ve gerekse Selçuklu ve Osmanlı tarihinde, siyasi ihtirasların ve maddi kazançların yönetimleri ne gibi problemlere yol açtığı biliyoruz.
Kardeşlik ve dostluk değerinin önemi
Kardeşlik ve dostluk hem dini, hem de sosyal bir kavram olarak tarih boyunca sosyal hayatımızı yönlendiren ve güçlendiren iki önemli değer olmuştur. Her iki kavram da, tamamen ahlak ve kültür ile ilişkili bir özellik göstermektedir. İlk İslam toplumunun, yaşama ve devletleşme mücadelesinde, Muhacir ve Ensar gruplarının, bu önemli değerler etrafında bir kaynaşma ve dayanışma içerisine girdiğini biliyoruz. Dolayısıyla, bu kavramların; sadece iyi niyet beklentisi ile ilgili olmayıp, yaşanan bir gerçek olduğunu belirtmek durumundayız.
Buradaki olay, insanın değerleri ve idealleri uğrunu, siyasi ve iktisadi kazancı bir ideal olarak görmeyip, kardeşlik ve dostluk duygu ve kültürünü gerçekleştirebilmesidir. Üstelik bu değerlerin gerçekleşmesi, belki de en zor imtihan olarak Müslümanın hayatında belirleyici bir rol ve fonksiyon olarak rol oynamasıdır.
Yaşadığımız yakın dönemler, bazı arkadaş ve dostlarımızın tutumları, bahsettiğim bu iki alan konusunda, bazı değerlerinden uzaklaşıldığını veya değerlerin dışına çıkıldığını gösteriyor. Halbuki, bizim kültürümüz, kardeşlik ve dostluk hukukunun, sadece insanın değerini yüceltmek ve hayırlı hedeflere ulaşmakla sağlanabileceğine dair temel prensiplere sahiptir. Siyasetin çeşitli dinamikleri veya iktisadi faaliyetin, insanı kontrol altına alabilecek niteliği; kardeşlik ve dostluk değerlerini yıpratmamalı ve ideal ve kültürümüzün temel hedeflerinden bizi uzaklaştırmayarak, kültürel sapmalara yönetmemelidir.
Prof. Dr. Sami Şener
Sami Hocam,
İstanbul Birlik Vakfından tanıdığım Sami Şener isminde bir forum vardı. Ben 2003 yılında IBB’den ayrılıp Ankara’ya Tarim Bakanlığında Bilgi İşlem Daire Başkanı olarak gelmiştim. Bu arkadaşım bana geldi ve o günlerde henüz yeni yeni isminden bahsedilen Uzaktan Eğitim konusunda çalıştığını söylemişti. Bu arkadaşım siz olabilir misiniz?
Selam ve Saygılarımla,
Gönlünüze sağlık hocam.