Kur’an’daki tertip sırasına göre doksan üçüncü sırada olan Duha Suresi, 0n bir ayetten oluşmaktadır. İsmini, ilk ayette yer alan “duhâ” kelimesinden almıştır. “Duhâ” kelimesi, kuşluk vakti anlamındadır. Surede Hz. Muhammed’e (sav.) teselli ve müjde gibi mesajlar verilmekte, sonunun daha iyi olacağı müjdesi verilmektedir. Ayrıca ona ve onun vasıtasıyla tüm insanlara yetim ve yoksul kişilere iyi davranma ve Allah’ın nimetlerini anma emredilmektedir. Duha Suresinin metin ve mealini verdikten sonra tefsiri üzerinde duracağız.
وَالضُّحَى {1} وَاللَّيْلِ إِذَا سَجَى {2} مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَى {3}وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى {4} وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى {5} أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيماً فَآوَى {6} وَوَجَدَكَ ضَالّاً فَهَدَى {7} وَوَجَدَكَ عَائِلاً فَأَغْنَى {8} فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ {9} وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ {10} وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ {11}
“Kuşluk vaktine ve sakinleştiği vakit geceye ant olsun ki. Rabbin seni terk etmemiş ve sana darılmamıştır. Muhakkak ki işin sonu, senin için başından daha hayırlı olacaktır. Muhakkak ki Rabbin sana verecek ve sen de mutlu olacaksın. O, seni bir yetim iken bulup da barındırmadı mı? O, seni yolunu kaybetmiş olarak bulup da yola iletmedi mi? O, bir yoksul iken seni bulup da zengin kılmadı mı? Öyleyse, sakın yetimi kahretme! Dilenciyi de azarlama! Rabbinin nimetini de an!”[1]
Kelime olarak “duhâ”, kuşluk vakti demektir. Yüce Allah bu sureye kuşluk vakti üzerine yemin ederek başlamaktadır. Bu da Allah’ın genel olarak zamanın önemine işaret ettiğini göstermektedir. Yüce Allah bununla beraber “Leyl” (gece), “Fecr” (şafak) ve “Asr” (asır/yüzyıl) surelerinin başında da bu kelimeler ile yemin etmiştir. Bu kelimeler de bulundukları surelere isim olmuşlar ve bütün bu kelimeler, zamanın önemine işaret etmektedir.
Bu sureye kuşluk vaktine ve sakinleştiği vakit geceye yemin ile başlanmaktadır. Kuşluk, günün sabahı, aydınlığı, sakinleşen gece vakti ise, gecenin karanlığı demektir. Sabahın aydınlığından sonra gün devam edip bitmekte, ardından gecenin karanlığı gelmektedir. Bu iki kelime, gündüz ile gece, çek çeşitli şekillerde yorumlanmaktadır. Gündüz, çalışıp kazanma, gece ise istirahat etme zamanıdır. Hayat da kinayeli bir şekilde böyle yorumlanmaktadır. Bazen varlık, rahatlık yaşanmakta, bazen de karanlık gibi yokluk ve sıkıntı yaşanmaktadır. Farklı iki şey, hep böyle birbirlerini takip etmektedir. Gündüzden sonra gece ve geceden sonra günüz meydana gelmektedir.
Hz. Muhammed’e (sav.), bir süre vahiy almak suretiyle Allah ile mükâlemede bulunmanın zevkini almıştı. Bir ara kırk gün kadar vahiy kesilmişti. Vahiy gelmeyince, Hz. Muhammed (sav.) acı, üzüntü duymaya başlamıştır. Hz. Muhammed’e (sav.) bir nevi danışmanlık yapan Hz. Hatice, onun bu sıkıntılarını görünce, “Rabbin seni terk mi etti?” diye sormuştu. Bunun üzerine bu sure nazil olmuş ve “Rabbin seni terk etmemiş ve sana darılmamıştır” mesajı verilmiştir. Bu müjde, Hz. Muhammed’i (sav.) sevindirmiştir. Ondan sonra müjdeler peş peşe devam etmiştir: “Muhakkak ki işin sonu, senin için başından daha hayırlı olacaktır. Muhakkak ki Rabbin sana verecek ve sen de mutlu olacaksın. O, seni bir yetim iken bulup da barındırmadı mı? O, seni yolunu kaybetmiş olarak bulup da yola iletmedi mi? O, bir yoksul iken seni bulup da zengin kılmadı mı?”
Ardından Yüce Allah, “Öyleyse, sakın yetimi kahretme! Dilenciyi de azarlama!” mesajıyla yetim ve el açıp dilenen yoksulların durumuna dikkat çekmiştir. Ona göre toplum içerisinde yetimleri üzmemek ve yardım etmezsek dahi dilenen kişileri azarlamamak gerekir. Mümkün mertebe onlara yardımcı olmak gerekir. “Rabbinin nimetini de an!” mesajında haber verildiği gibi, Allah’ı unutmamak, onun bizlere verdiği çeşitli nimetleri hatırlayıp anmak gerekir.
Yüce Allah, Kur’an’ın çeşitli yerlerinde belirli zaman dilimleriyle yemin ederek genel olarak zamanın önemine dikkat çekmektedir. Zaman en büyük sermayemizdir. Kaybettiğimiz her türlü maddi imkânları tekrar kazanmamız mümkündür. Fakat kaybettiğimiz bir saati veya bir dakikayı tekrar kazanmamız mümkün değildir. Ona göre hayatımızın, gençliğimizin, genel olarak ömür sermayemizin kıymetini bilmemiz gerekir. Bu zaman zarfından iyi ve kötü beraber devam etmektedir. Hayat her zaman iyi geçmediği gibi, her zaman kötü de geçmemektedir. Allah’ın bizlere verdiği çeşitli nimetleri hatırlamak ve Allah’tan gafil olmamak gerekir.
NURETTİN TURGAY
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
[1] ed-Duhâ 93/1-11.