Geçen hafta ki yazımı, “Haydi, neredesiniz zafer özlemiş yiğitler!” diye bitirmiştim. Zafer nimetinin ilâhî rahmet tecellisi olduğu için daima hatırlamalıyız.
Bu rahmet tecellisi, inanmış seçkin Müslümanlara enerji kaynağı niteliğindedir. “Allah’ın yardımı ve O’nun fetih nimeti” İslam’ın gittikçe yeryüzüne yayılma gücü olmuştur. Bu, o gün ilk Müslümanlara erişilmez ve bulunmaz bir güven desteğiydi. Kıyamete kadar gelecek tüm Müslümanlara benzeri olmayan şeref ve rahmanî ferman olmaktadır. Hem inanmış seçkin Müslümanlara en büyük dava kıvamı ve takviyesidir.
“Ey Resulüm Allah’ın yardımı ve fetih nimetinin geldiği ve insanların dalga dalga Allah’ın dinine girdiklerini gördüğün zaman, Sen Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. O Tevvâb’dır, tevbeleri çokça kabul edendir.” (Nasr:110/1-3)
İşte bu manevi yardım ve bu ilâhî enerji Müslümanları bir tarafta İspanya burçlarına İslam bayrağını çektirmişti ve Viyana kuşatmasına kadar götürmüştü. Diğer tarafta Maveraunnehri geçip Türklerle buluşturmuştu. Kırım’dan Yemen’e, Afrika kıtası içlerine doğru insanları İslamlaştırmış gönül dünyalarını huzura kavuşturmuştu.
Bu küresel gelişmeler ve bu devasa ruhânî manzaralar bir tarafta insanlığı güven ve huzura kavuşturmuş. Diğer tarafta fesatçılar ve kan dökme azgınlarına göz korkusu olmuştu. Fakat ne zaman ki İslam coğrafyasında tefrika ateşi etrafa yayıldı, işte ondan sonra Kur’an karşısında çıkış yolu bulamadan asırlarca sinmiş küfür blokları harekete geçtiler. Âbideleri harap ettiler. Mazlûm milletleri parçalayıp böldüler. Yeraltı ve yerüstü zenginliklerini talan ettiler. Askeri baskı kurdular.
Öncelik ve özellikle, biz köksüz ve dayanaksız bir sistemin mensupları değiliz. Bizi yüzlerce asır yeryüzü hâkimi kılan mucize kitap Kur’an’dır. Büyük bir İslam âlimi bu mucize Kitap hakkında manidar ifade kullanmıştır; “Elde Kur’an gibi bir mu’cizeyi bâki varken başka burhan aramak aklıma zait görünür.”
Elbette bu mu’cizeyi bâki olan Kur’an müminlere “ruh” hareket enerjisi olmuş bütün insanlığa medeniyet götürmüştür. Kur’an “nuru” ile de çevrelerini ve geleceklerini aydınlatmıştır. Yüzyıllarca İslam âlemi Kur’an ruhu enerjisinden kaynaklanmış, güçlenmiş ve yine Kur’an nuru ile aydınlatmış ve yürümüştür.
Bu ruh ile çalışınca ekonomi, enerji alanı, silah sanayii ve benzeri alanlarda toparlanmıştır. Bugün de Karadeniz, Akdeniz ve ülkemizin birçok alanında petrol ve doğalgaz rezervleri tesbit edildi ve üretime başlandı. Bunlar dünya şer güçlerinin başını döndürdü. Dünya şer güçlerinin sabrını taşırdı. Çılgınca saldırıya geçtiler.
Hele bizde “laik eğitimin” geleceğinin tehlikeye gireceğini gördüler. Endişeye kapıldılar. Kur’an eğitimi canlanmalarını da dikkatten kaçırmadılar. Moral çöküşü yüzünden Filistin’de Müslüman varlığını yok etmek için, haçlı ve Siyonist bloku oluşturdular. Daha çok kadınları ve çocukları öncelikli hedef seçtiler. Her fırsatta katliam yapıyorlar. Mısır’da Firavun, bunu İsrailoğullarının erkek çocuklarına yaptılar. Bunu bugün Siyonist! Joe Biden ve aklını kaybetmiş Netanyahu hatırlamalıdırlar!
Firavun ve sistemi tarih molozlar çöplüğüne gömüldüler. Bugün de bunların ne olacaklarını yakın tarih kaydedecektir. Bunların âkibetlerinin başka izahı yoktur.
Fakat Müslümanların sorumluluğu çoktur. Allah’ın hükmü gereği: “İlim ruhuna,” “tevhid sistemine,” “halis dine” ve “ümmet şuuruna” dönmeden başka kurtuluş imkânı yoktur. Bunun için de yalnızca “Kâ’be’nin Rabbine kul, Sâdece “sapasağlam Müslüman” ve Kur’an’ı, layıkı ile okumak, anlamak ve yaşamak gerek!
Hüküm yalnızca Allah’ındır. Esselamualeykum.
İLHAN ORAL
YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BU LİNKİ ZİYARET EDEBİLİRSİNİZ