Şu anda AB’nin önünde duran ve çözmesi gereken iki önemli sorunu var. Bunlardan birincisi Doğalgaz sıkıntısı ikincisi ise gıda krizi… Zira Putin, “Ukrayna’da ki tahılın ancak yüzde üçünün gelişmekte olan ülkelere gittiğini, yoksul ülkelerin mağdur olduğunu, tahılın varış noktalarını Cumhurbaşkanı Erdoğan ile tekrar görüşeceğini” söyledi.
Avrupa ülkeleri, bu kış, soğukla nasıl mücadele edeceklerini düşünürken bir de gıda kriziyle karşı karşıya kalacaklar. Bu kışın başta Avrupa olmak üzere dünyada da çok zor geçeceği muhakkak…
PKK’ya destek çıkan, Ukrayna ve Yunanistan’ı şımartan, geçmişte Afrika kıtası olmak üzere insanlığı sömürerek medeniyet kurduğunu iddia eden ülkelerin geldiği son durum, gerçekten üzerinde durup düşünülmesi gereken bir durum…
Avrupa’nın düştüğü ve de düşeceği sıkıntılı durumu şu örnek bariz bir şekilde bize anlatıyor. İngiltere’de yayın yapan ITV, çarkıfelek programında büyük ödül olarak dört aylık enerji faturası veriyormuş. Zannediyorum bu gidişle, gıda krizi nedeniyele büyük ödül olarak bir çuval un da vereceklerdir.
Dünya gerçekten zor durumda… Ama unutmayalım ki insanoğlu, bu yaşadığı bütün sıkıntıları da hak etti. Yüce rabbimizin kainata koyduğu dengeyi kendi elimizle bozunca ve bunda da ısrar edince, bu noktaya gelinmesi kaçınılmazdı.
Ne diyelim, bir Müslüman olarak “Her zorlukta bir kolaylık vardır” ayeti kerimesine güvenip dayanacağız. Yüce rabbimize, insanlığın selamet bulması için dua edeceğiz.
Pekiyi bütün bu olumsuzluklar karşısında Türkiye’nin durumu nasıl?
Tabii ki bu büyük krizden ülkemizin etkilenmediğini söylemek, yersiz ve aptalca olur. Enflasyonun yüksek olmasına rağmen insanımızın ihtiyaç duyduğu ürünlere ulaşabilmesi, zannediyorum bu noktada çok önemli olsa gerekir…
Dünya böyle bir büyük buhrana girmişken, iç siyasi çekişmeleri bir tarafa bırakarak tek yürek olmamız gerekiyor… Özellikle milli konularda “birlikten kuvvet doğar” düşüncesiyle hareket etmemiz birlik ve beraberlik içinde dünyaya mesajlar vermemiz, bu büyük krizi atlatmamızı kolaylaştıracaktır…
Muhalefetimizin bile çıkıp, “Hükümetin, doğalgazın maliyet fiyatına göre meskenlere yüzde 80, kobilere yüzde 75, elektrik santrallerine yüzde 13, sanayiye yüzde 8 ucuza verilmesini olumlu buluyoruz” demesi gerekir…
Diyemiyorlar… Çünkü gündemlerinde halk ve halktan yana proje üretmek gibi bir dertleri yok… Çünkü onlar PKK’ya (pardon) HDP’ye iki bakanlık verme yarışına girdiler. Yani diyorlar ki, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bizi destekleyin, iktidara gelebilirsek size iki bakanlık sözü veriyoruz”
Millet ittifakının tutarsızlığı bununla da bitmiyor tabii… 6+1 deyince hoplayıp zıplıyorlar ama gerçek maalesef bu!
Millet ittifakı siyasi denklemin içinde HDP olmadan denklemi çözemiyor. HDP ise bunun farkında ve gayet stratejik bir şekilde yoluna devem ediyor.
Konumuza tekrar dönersek, doğalgaz ve dünyanın kapısını çalan gıda krizini atlatmak için, maneviyata da ihtiyacımız var.
Zira yüce rabbimiz “İsraf etmeyin” buyururken bizler israf ettik…
Yüce rabbimiz bize “barış içinde yaşayın” buyururken, bizler dünyayı savaş sarmalına çevirdik…
Yüce rabbimiz bize, “Lutiliği, zinayı, haram kılmışken” bizler LGBT gibi bir ahlaksızlığı meşrulaştırmak gibi bir garabetin içine düştük ya da bunu meşrulaştırmaya çalışanlara ses çıkarmadık.
Bizler “Allah’ın ipini bıraktık” ve sekülarizmin, kapitalizm’in, Kemalizm’in ipine sarıldık. Bunu yaparken de, cehennem yolunun iyi niyet taşlarıyla döşendiğini unutarak, kendimizce uydurduğumuz bahanelerin arkasına sığındık. Siyasi, sosyal ve bilumum problemlerimizin çözümünde, Kur’an ve Sünnet bağlamında çözümler aramadık. Arayanlara da “Ama” ile başlayan cümleler kurduk.
Yanlışa yanlış diyemedik… Zalime zalim diyemedik… Kur’an-ı hayat kitabı olarak tanımadık, tanımlayamadık. İslam’ı camilere ve mezarlıklara hapsetmeyi din zannettik…
Bütün bunları yaparken de kendimizi Müslüman olarak tanımlamaktan da geri durmadık.
Çözüm, yüzümüzü doğuya ya da Batıya dönmemizde değildir. Çözüm, Allah’ın ipine sımsıkı sarılmamızda ve hayatımızın merkezine Kur’an ve sünneti koymamızdadır.
Selam, saygı ve muhabbetlerimle…
Şaban Doğan.