Düşünce notları

Prof. Dr. Ali Seyyar

Kütüphanemde beni hasretle bekleyen kitaplarımla buluştuğumda bazen aralarından not defteri olarak kullandığım eski zamanlara ait ajandalar da çıkabilmektedir. Ne zaman kaleme aldığımı, hangi kaynaklardan veya yazarlardan esinlenerek kaydettiğimi tam olarak bilmediğim bazı düşünce notlarımı okurken, bunlardan bazılarını, küçük tadiller yapmak suretiyle sizlerle paylaşmak istiyorum.

* * *

“Bilmedikleri yerde dursalardı, sapıtmazlardı” (Hz. Ali). ‘Bilmiyorum’ diyebilen bir insan, bilim yolculuğunda ilerleme fırsatı yakalayabilirken, ‘bilmiyorum’ diyemeyen bir insan, yolda kalacaktır. Düşünmek için, bazen durmak, susmak, dinlemek ve okumak gerekir. Vicdanımızla, ruhumuzla, özümüzle, aklımızla baş başa kalarak, düşünmeyi bilmeliyiz. En doğru tefekkür, ifrata ve tefrite sapmadan itidal asliyetine uygun olarak düşünmekle mümkündür.

* * *

Adalete dayanan hukuk sistemi, cumhuriyet rejimlerinde de, monarşilerde de olabilir/olmalıdır. Hukuk, devletlerin lüksü değil, gayesi ve varlık sebebidir. Adalet yok ise, iflas ve çöküş mukadderdir. Hukukun vazgeçilmezliği üzerindeki uzlaşma, bütün medenî toplumların ortak özelliğidir. Devletin temeli, adalet ve adaletin temeli de vicdan, kalbî akıl ve âdil tefekkürdür. Adaletin zekâtı, bağışlamak ve aftır.

* * *

İnsanlar, temel ihtiyaçlarını karşılayamadıklarından dolayı düşünmeyi bile düşünecek halde değilse, insanları düşünebilecek kıvamdan uzaklaştıran yoksulluk, en büyük maddî ve manevî risktir.

* * *

Bilgi, önemlidir; fakat doğru düşünce eğitimi almadan bilgi, sadece zorunlu olarak taşınan bir yüktür. Düşünce eğitimi almış bir kişi, hem severek okur, hem de bilgisini başka bilgilerle sentezleyerek, yeni düşünceler üretir. Düşünce eğitiminin yokluğu, her türlü eğitimi zaafa uğratır.

* * *

Bilgi birikimi ve kültürel donanımınızla yenik düşmeden Hakkı temsil etme liyakatine kavuşursunuz. Yani, haklı da olsanız, kültürel birikiminiz yok ise diplomatik ve fikir arenasında kaybedersiniz.

* * *

Bir yabancı bilge, insan için “hiç ile her şey arasında bir şey” diyor. İslâmî anlatımla insan, nefsi ile hiçbir şey, ruhu ile her şeydir. Yani nefsaniyet, ruhun esaretinde olursa insan, insan olmaktan çıkar. Ruhun ve aklın hürriyeti olmadan, kalbî akıl ve doğru düşünce de olmaz.

* * *

Enflasyon, maddî üretim yetersizliğin bir neticesidir. Zulüm, âdil üretim yetersizliğin bir tezahürüdür. Yozlaşma, ahlâkî üretim yetersizliğin bir yansımasıdır. Cehalet, fikrî üretim yetersizliğin bir aynasıdır.

* * *

Sevgiyi tercih etmek, insanlığı ve düşünceyi de sevmek anlamına gelir. Düşünceyi sevmek, sevgiden ve insanlıktan yana olmak demektir.

* * *

Nefsini tercih eden, kendini aldatmış sayılır. Kendini aldatan, musibetin içinde olduğunu bile idrak edemez. Kendini aldatmayan için umut daima vardır. Kendini, nefsinden kurtarmaktan aciz isen, ne sen başkalarını, ne de başkaları seni kurtarabilir. Kendi ruhunu bilen, bilgiyi düşünceye dönüştürendir.

* * *

Bir devlet, düşünceyi suç sayarsa, düşünmede deflasyon yaşanır. Yani düşünmenin değeri, zorunlu olarak düşmesine rağmen korku ikliminden ötürü kendisine yine de alıcı bulamaz. Bu bağlamda kitaplar da sürekli olarak ucuzlar ama aynı zamanda kitap alım talepleri de aynı şekilde düşer.

* * *

Kitap okumak, yazarıyla diyalog şeklinde olmalıdır. Zihninizi yormayacaksanız, boşuna gözlerinizi yormayınız. Sadece bildiklerimizi değil, bilmediklerimizi de okursak tekemmül ederiz. Çok okumak ve bilmek önemlidir, fakat iyi okuyup doğruyu bilmek, ondan daha önemlidir.

* * *

Kahırda gizlenen lütfu, lütufta saklı kahrı görebilmek, marifettir.

* * *

Kelimeler, sadece iletişim ve bir düşünceyi ifade etmek için değil, yeni düşüncelerin üretilebilmesi için de lazımdır.

* * *

Hayatın gayesi, inanarak, tefekkür ederek, hissederek, itidal üzere bilinçli olarak tekâmül etmektir. İtidal, asliyete ve istikamete yaraşan ölçülü tutum ve davranıştır.

* * *

Kaotik bir toplumda ortaya çıkan sosyal meselelerde tek sebepli basit çözümler bulmak çoğu zaman mümkün değildir. Dine, tarihe, insana, fıtrata, tabiata ve varlığa verilecek mana anlaşılmadan sosyal meseleler hiç çözülemez. Dinden anlamayan, medeniyetten de hiç anlayamayacağı gibi sosyal meseleleri de çözemez. Esbaba tevessül çaresizliğine düşüldüğünde Allah’a sığınmak ve dua etmek, daha etkili olur.

* * *

Manevîleşme, medeniyetin ve tekâmülün de esasıdır. Toprak, manevîleşirse vatan olur; topluluklar manevîleşirse millet olur, fertler manevîleşirse şahsiyet olur; evler manevîleşirse yuva olur, bilim manevîleşirse irfan olur.

* * *

Sanatın gayesi, güzellikteki doğruyu bulmak; ilmin gayesi, gerçeklerdeki doğruyu yakalamak, tefekkürün gayesi ise hakikatteki doğruyu göstermektir. Hakikat, hem somut, hem soyut, hem de manevî doğruları yansıtan hikmet yolculuğudur.

View Comments

Recent Posts

  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

2 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

3 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

6 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

7 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

8 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

9 saat ago