Birçok konu tartışılırken konuyu kendi yöntemi üzerinden tartışma zemini kurulamadığından ‘körler sağırlar bir birini ağırlar’ misali haline dönüşüyor. Her hangi bir meseleyi ele alırken o meselenin dayandığı bir yöntemi vardır, bu yöntem üzerinden meseleyi müzakere etmek veya eleştiriye tabi kılmak, hem karşılıklı anlamayı içerir ve hem de anlaşılmayı kolaylaştırır muhatapları nezdinde…
Yöntem olmadan, herhangi bir konuda fikir ileri sürmenin mantıklı ve anlamlı bir izahı bulunamaz! Sosyolojik bir meseleyi epistemolojik zemine taşıdığınızda yöntemi değiştirdiğiniz için sözleriniz anlamını bulamayacaktır. Epistemolojik bir meseleyi ontolojik zemine taşıdığınızda da yöntem değiştiği için anlaşılır olmanız ortadan kalkacak ve yanlış anlamanın zeminini kurmuş olursunuz…
Dini düşüncede de Kelam’a dair bir meseleyi, fıkha dair bir yöntem üzerinden tartışamazsınız… Ancak meseleyi kaynak üzerinden betimleyecekseniz, ortak bir yöntem olarak bilgi yöntemini kullanırsınız, ama yorum ve içtihat zeminine taşındığı zaman mesele hemen kendine ait yöntem devreye girmelidir. Çünkü yöntem farklılığı, hem kaynağı sorgulamada hem delili anlamlandırmada farklılıklar doğurur. Mevcut birçok dini düşünceye ait tartışma zeminleri bu yanlış yöntem tartışmaları yüzünden içinden çıkılmaz hale gelmektedir. Meselenin hukuki boyutu ile ahlaki boyutu arasında bile çok ehemmiyetli bir fark vardır. Bu farkları gözetmeden bir konuda görüş ileri sürmek sadece sorunu sorunlu hale dönüştürür. O yüzden bir mesele epistemik zeminde ise; yani değişime açık ve şartlarla mukayyet bir alanda konuşuluyorsa, bu durum gözetilerek ona uygun bir yöntem üzerinden tartışılır. Örneğin, değişmesi gerekenler ile değişmesi gerekmeyenlerin aynı zeminde buluşmaları hem mümkün hem değildir… Mümkündür, bu varlığa çıkmış olan var olan olarak varlık, mukayyet bir varlıktır, mukayyetliği ile birlikte değerlendirmeye alınır, mukayyet değilmiş gibi yorumlanamaz! Aynı var olanı ilahi esma ve sıfatlar bağlamında değerlendirmeye aldığımızda ontolojik zemine yaslandığı için bu sefer aynı olgunun ilahi esma ve sıfatlarla bağı üzerinden konuşulacağı için değişmeyen boyut gündeme taşınacaktır. İrtibat değişime açık olmadığı için olgu da değişime açık olmayacak şekilde yeniden düşünülür. Bu da eşyanın/var olanın ikili boyutunu bize açıklar.
O zaman herhangi bir meseleyi ve konuyu ele alırken dikkat edilmesi gereken temel ilkeleri belirlemek ve ona göre bir müzakere adabı geliştirmek önemlidir. Yani muhatap neyi hangi yöntem üzerinden ve neye dayanarak değerlendirme yaptığını bilmelidir.
Ezcümle, bir meseleyi tartışmak, gündeme almak, müzakere etmek ve eleştiriye tabi kılmak için bir yöntem olmazsa olmaz şartlardandır. Bu şartı yerine getirmeden herhangi bir ilerleme kaydetmek mümkün görünmemektedir. Bu yüzden elimizi vicdanımıza koyup doğru tavırlar için doğru bir yönteme olan ihtiyacı gözden ırak tutmamalı, konuya odaklanmalı ve anlamayı tek temel amaç edinmeliyiz…
Abdulaziz Tantik
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…