Müslüman olmak, hayata Müslümanca bakmayı gerektirir. Bunun için de Kur’ân ve Sünnet kaynaklı sağlam ve doğru İslâmî bilgilere ihtiyacımız vardır.
Müslüman olmak, hayata Müslümanca bakmayı gerektirir. Bunun için de Kur’ân ve Sünnet kaynaklı sağlam ve doğru İslâmî bilgilere ihtiyacımız vardır. İlahiyatçılarımız ve siyasilerimiz dâhil çok büyük çoğunluğumuz İslâmî bilgi yoksunuyuz. Bu sebeple toplumun gündemine düşen örneğin ekonomi, cinsellik, spor ve müzik türü konularda aklımızı kiraya veriyor, gerçekçi değerlendirmeler yapamıyor, İslâmî hakikatini bilmediğimiz konularda ancak tarafgirlik yapıyoruz. Bu da bizi yanıltıyor, batıllara taraf olmamıza da sebep olabiliyor.
Varlığı bir vakıa olan karşı mahallenin durumu da bizde farksız. Onlar da cahilce tarafgirlik yapıyor, üstelik istimara da kalkışarak tam bir düzeysizlik sergiliyorlar.
Hangi türden olursa olsun müziği müzik olarak yapan ve dinleyen insanımız pek azdır. Ünlü bir kadın sanatçının diliyle ifade edersek çoğunluk cinselliği müziğin ayrılmaz bir parçası olarak görüyor ve müziği alkollü içkilerle çağrıştırıyor.
Bütün insanlar müziğe eğilimli olarak yaratıldığı için İslâm’da müziği müzik olduğu için yasaklayan hiçbir Kur’ân ve Sünnet ölçüsü yoktur.
( İlgili makalemiz ve konuşmalarımız için bakınız:
https://m.facebook.com/MiratHaber/posts/1690308134482773
http://www.ardev.tv/islam-acisindan-musiki-5-507h.html
https://www.youtube.com/watch?v=N7rIU-ptOE4 )
Temelde helâl olan müziği dolaylı olarak haram kılan, güftesinde yer alan İslâm’ın inanç ve ahlâk esaslarına aykırı ifadelerdir. Bir de müziğin, yarı üryan kadın sanatçıların raksları eşliğinde sunulması ve alkollü içkiler eşliğinde dinlenmesidir.
Bu bilgileri verdikten sonra değinmemiz gereken bir konu da müzikle gürültü kirliği oluşturulması meselesidir. Aslında gürültü kirliliği aşağıda açıklayacağımız üzere bazı şartlarda ezanla ve İslâm’ı tebliğ çalışmalarıyla da örneklendirilebilir.
Muhterem Cumhurbaşkanımızın müzik yayınlarını saat 24 ile sınırlandırıcı açıklaması toplumun bazı kesimlerinin gürültü koparmasına sebep oldu. Konu yargıya taşındı.
Bu gibi duyuruları Cumhurbaşkanımızın açıklamasını doğru bulmadığımız gibi, onun kullandığı samimi ama istismar edilebilir üslûbu da benimseyemiyoruz.
Cumhurbaşkanımızın açıklaması müzik karşıtlığı değildi. Yasaklanan, insanları rahatsız eden ve edebilecek olan gürültü kirliliğiydi. Ama körü körüne muhalefet hastalığı yine nüksettirildi. Bir de kutuplaştırırken kutuplaştırma suçlamaları yok mu? O da ayrı bir fasıl.
Konuyu gürültü kirliğine getirme istiyoruz. Önce sanatçı ilhan Şeşen’i dinleyelim:
“ Belki bu karar her iki tarafa da nasihat olur da müzikteki bu kirliliği en aza indirirler… Ben bu kararı savunmak, aklamak derdinde değilim.
‘Tayyip Erdoğan’ın verdiği kararın yanındayım’ demiyorum. Ben müzikteki gürültü kirliliğinden bahsediyorum, karar yanlış ama bazı yerlerin o kadar cılkı çıkmış ki… Herkes de bu gürültüyü kaldırmak zorunda değil. Mesela ben Bodrum’a gittiğimde her yerden ayrı bir müzik sesi gelmesinden ve yolda o kakafoni eşliğinde yürüyememekten şikâyetçiydim. Saçma sapan müzikler ve volümü açık! Alınan karar bir musibettir ama bir musibet bin nasihatten iyidir. Belki bu karar her iki tarafa da nasihat olur da müzikteki bu kirliliği en aza indirirler.”
Sayın İlhan Şeşen’in bu açıklaması bana gürültü kirliliğinin İslâmî tebliğ çalışmaları ve ezan sırasında da yapılabileceğini hatırlattı:
Gidenler bilirler, Hac’da Arefe günü Arafat’ta Türklerin çadırları bir aradadır. Yani Türkiye’nin her bölgesinden gelen on binlerce hacı bitişik çadırlardadır. Diyanet işleri Başkanlığı’nın bütün hacılarımıza yönelik Arafat programı öğle ezanından yaklaşık bir saat sonra bitince özel sektör turizm acentelerinin programları başlar. İç içe olan çadırların her birinden yükselen Kur’ân ve vaaz sesleri öyle bir gürültü kirliliği oluşturur ki işkenceye dönüşen bu gürültü çekilir gibi değildir. Hacılarda huzur kalmaz. Maksat genelde hacıya hizmet de değildir. Yapılan, acentelerin kendi propagandalarını yapma girişimidir.
Konferanslar için gittiğim Anadolu’muzda tanık olmuşumdur. Mesela bir kilometre içindeki birçok camide birden başlayan ezan sesleri de -gerçeği dile getirmek gerekirse- gürültü kirliliği oluşturuyordu.
Hulasa Müzik, Ezan ve İslami tebliğ çalışması özel şartları içinde saygın ve dokunulmazdır ama bunlar gürültü kirliğine de aracı olabilir.
Gürültü kirliliğini önlenmeyi hedef alan yasaklayıcı bir beyanı, medeni bir tavırla karşılamak ve düzeltilmesi gereken noktaları açıklamak ve ilgililere iletmek varken, amacından saptırarak seviyesiz tartışmalara vesile kılmayı, samimiyetsizlikten öte istismarcı bir düzeysizlik olarak görüyor ve şiddetle kınıyoruz.
Ali Rıza Demircan