Bismillah…
Bir dönem İslamî cenahın önemli yazarlarından biri olan bir kardeşimiz felsefeye yoğunlaşıp Kur’ânî Vahy’in yardımını almadan “Niçin ve Neden”ler üzerinde yoğunlaşınca ve Gayb’a imanın temel itikadî şart olduğu hakikatini unutunca İslâm’dan sapmalar başladı.
Bu gibi kardeşlerimizi dışlamak yerine onlarla fikren ve fiilen yardımlaşmalıyız.
Cehenneme İnanmak İman Esasıdır
Anılan kardeşin açığa vurduğu şüpheleri vesilesiyle “Kâfirlere Ebedi Cehennem Azabı Zulüm Değil midir?” konusu tekrar gündeme getirildi.
Âhiret hayatına ve sorgulamasına; Cennet ve Cehennem’e iman bütün peygamberler ve kutsal kitapların ortak tebliği olan İslam’ın iman esaslarından biridir. Son ilahi kitap olan Kurân’da ayrıntılı olarak açıklanmaktadır. Bu sebeple biz Müslümanlar Kur’ân’da bildirilen şekliyle Cehennem’e inanırız.
Cehennem’e iman yalnızca soyut akıl ve duyu organlarıyla kavranılamaz Ğayb’a iman konusudur.
İnsanlık tarihi boyunca “Allah’ı veya insanlar arasından seçtiği peygamberleri aracılığıyla bildirdiği yasalarını tanımama olan kâfirliğin” ana sebebi âhiret hayatına inanılmayışı olmuştur.
Kâfirlik olgusunu ve Cehennem’in varlığını kabul eden kişi, örneğin Kur’ânî vahye inanmış olacağından, onun bu vahyin açıklaması olan Cehennem’in ebediliğine ve inkârcılar için adil bir ceza olduğuna inanması da İslam’a imanın gereğidir.
Aslında “Kâfirler için Cehennem var ve ebedi midir?” şeklindeki soruları biz de nefsimize yöneltmiyor değiliz. Bu tür sorular sorulup kendimizi bir ölçüde olsun tatmin edici cevaplar verilemezse gerçek iman oluşturulamaz. Ne var ki bir yerden sonra Kur’ânî vahyin bildirilerine teslimiyet gösterilmeli, -sorumlu kul olmamızın sebebi olsa da- aklımıza kaldıramayacağı yükü taşıtmaya kalkışmamalıyız.
Allah’a İman Yetmez Ona Şirk Koşmamak Gerek
Allah, denemeye uğrattığı insana kendi zatına ve birliğine iman yeteneğini kodlamıştır. Bu sebeple Kur’ânda, Allah’a imandan çok, inanıldıktan sonra Ona ortak koşma konusu olan Şirk işlenmektedir. Daha açık bir anlatımla Allah’ın varlığına inanıldıktan sonra Allah’ı yasalarıyla kabul etmek ve Âhiret hayatına ve sorgulamasına inanmak konusu üzerinde durulmaktadır.
Kurân ifadesiyle Allah’a şirk koşmak, semadan düşerken kuşlara yem olmak veya rüzgarların sürüklediği ve bilinmedik uçurumlara savrulmaktır. (Hac 22/31) Bir diğer açıklayıcı anlatımla hayatı konumlandırıp amaçlandıramamanın doğurduğu dindirilemez bunalımlara sürüklenmektir.
Bunun için Hak olan Allah’a yönelemeyen insan kendi şirkine mazeret üretmeye kalkar. İnkârıyla ruhî istikrara eremediği için kâfirliğini doğrulayacak argümanlar oluşturmaya çalışır. Bunlardan biri de “dünya hayatında işlenen inkâr yani kâfirlik günahı/suçuna Ebedî Cehennem cezası” verilmesidir. Onlara göre bu ceza zulümdür ve bu cezayı onaylayan Kur’ân da Allah’ın Kitabı olamaz.
Biz, gerçeğe ulaşmak amacını taşımayan insanların aklını tatmin edici cevaplarla hidayetine vesile olunamayacağını biliyoruz:
{“ Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar,
“Gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır” derler.” } (Hıcr 15/14-15)
Ne var ki biz ilmî deliler ve güzel öğütlerle hakkı tebliği görevimizi yapar ve en güzel yöntemlerle tartışmaya girersek hidayet kapıları aralanabilir. (Nahl 16/125)
Cehennemin Varlığı ve Azab Türleri
Ebediliği konusunu incelemeden önce söz ve ma’na olarak Allah’ın kitabı olan Kur’ân’a göre Cehennem’i tanıtalım:
a.) Allah, zerre miktarı imanı ve iyilikleri zayi etmeyeceği için Cehennem, ateş ve dondurucu soğuklar dahil maddî ve manevî, bedenî ve ruhî kişiye göre farklı azap türlerinin uygulanacağı yerdir. Vücutlar ebedî hayatın gerektirdiği şekilde Cennet gibi Cehennem hayatına da uyumlu ve dayanıklı olacaktır.
Cehennem, gerçek mahiyetini bilemesek de tadılması ve devam etmesi için, yanan ve eriyen derilerin yenileriyle değiştirileceği azaplar yurdu olan yerdir. (Nisa 56; Hac 20)
Cehennem, her biri bir azap türü olan; besleyici olmayıp açlığı gidermeyen yiyeceklerin yenileceği, derileri eritici içeceklerin içileceği ve ateşten mamul elbiselerin giyileceği yerdir. (Ğaşiye 7: Vakıa 52. Hac 19)
Cehennem Cehennemliklerin Cehennem görevlileri ile ilişkiye girip aracılık isteyebilecekleri ve Cennetliklerle konuşup yardım isteyebileceği yerdir.(Zuhrüf 77…)
Cehennem, güzel kul olmak için tekrar dünya hayatına döndürülme türünden kabul edilmeyecek duaların yapılacağı ve azapların hafifletilmesi için yakarılacağı yerdir. (Secde 12; Mümi49)
Cehennem, yüzlerin ıstıraptan kararacağı ve Cehennemlikler arasında birbirlerini suçlamaların yaşanacağı yerdir. ( Tekvîr 40-41; Mümin 47-48; Araf 38-39))
Cehennem, Cehennemliklerin yok olmak isteyecekleri fakat ölemeyecekleri, ölüm ile hayat arası bir yaşamın süreceği yerdir. Yaratanı unuttukları için azap içinde unutulacakları yerdir. (Furkan 13-14; Fatır 36; Secde 14)
Cehennem, azaplar yanı sıra Allah’ın cennetleri ve güzellik tecellilerinden yoksun kalmanın hasretlerinin derinden duyulacağı yerdir. (Meryem 39)
Ve Cehennem, içinde Cehennem görevlilerinin de yaşadığı, kendine özgü, tadılacak azaplı bir yaşam yeridir. (Tahrim 6; Mülk 7)
b.) Azapların yaşanacağı Cehennem hayatı, Kur’ân’da işaret edildiği üzere insanların ebedilik olarak anlayacağı şekilde ve Allah’ın dileyeceği zamana kadar bir yaşam tarzı olarak devam edecektir. (En’am 128; Hûd 107; Nebe’ 23; Zuhruf 77)…)
Bir önceki maddede vasıfları verilen Cehennemlikler, öldürmeyecek azaplar içinde yaşayacakları için umulur ki Cehennem bekçileri gibi yaşamları tabiileşecektir ve Allah’ın dilemesiyle sonlanacaktır.
Bu konuda doğruları en iyi bilen Allah’tır. Biz onun rahmetine de, azabına da inanırız. Zatına merhameti görev kıldığına da iman ederiz. (Hıcr 49-50, En’am 12)
Cehennem Azabına Mahkum Değiliz
Cehennem, Allah’ın yarattığı bir varlık olarak Onun yarattığı yeryüzünde, Onun verdiği nimetler ve tabiat kanunları içinde ve ölümün kaçınılamaz olduğu bilgisi içinde yaşarken, Allah ve ölüm ötesi bir hayat yokmuş gibi yaşayarak ölmenin düşüreceği azap yeridir.
Bir diğer anlatımla örneğin Kur’ânî vahyin bildirilerine kulak vermemenin ve aklı kullanmamanın mahkum ettiği azap yeridir. Bu gerçek Kur’an’da şöylece dile getirilmektedir:
“ Rablerini tanımayan veya yasalarını inkâr ile Cennet ve Cehennemi içeren âhiret hayatını inkâr eden kâfirler için Cehennem azabı vardır. O, ne kötü bir dönüş yeridir.
Oraya atıldıklarında, neredeyse öfkesinden çatlayacak Cehennem’in kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler.
Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa, Cehennem görevlileri onlara: Size, bu azap ile korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi? diye sorarlar.
Onlar da şöyle cevap verirler: Evet, doğrusu bize, bu azap ile korkutan bir peygamber gelmişti; fakat biz onu ve bildirilerini yalan saymış ve: ‘Allah’ın bir şey gönderdiği yok; siz olsa olsa büyük bir sapıklık içindesiniz!’ demiştik.
Ve şöyle ilâve ederler: Şayet biz, bize e bildirilen gerçeklere kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şimdi şu alevli Cehennemin mahkûmları arasında olmazdık! Allah’ın rahmetinden uzak olasıca Cehennemlikler böylece günahlarını itiraf ederler.” (Mülk -11)
Ali Rıza Demircan
Devam edecek
Rio’da uzlaşma için görüş birliği sağlanamadı. Toplantı sonrası Rio’da başarısız bir darbe girişimi oldu. Dünyayı…
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…
Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…