Ebrehe’nin Torunları

Bitmediler ve bitmeyecekler… Kıyamete kadar da sürdürecekler İslam’a ve Müslümanlara olan kinlerini ve düşmanlıklarını…

Boğaziçi Üniversitesi güzel sanatlar kulübü ile LGBTİ kulübünün ortaklaşa olarak hazırladığı anlaşılan “Kâbe üzerine şahmeran temalı ve LGBTİ bayrak teması içeren” afişlerin asılması olayı…

Kâbe düşmanlığı yapanlar yeni değil ki… Çok eskilere dayanır bunların geçmişi. İnsanoğlu yaratıldı yaratılalı Hak davaya düşmanlık yapanlar bitmediği gibi, yüce rabbimizin emri ile Hz. İbrahim ve Oğlu Hz. İsmail tarafından yapıldıktan sonra da Kâbe düşmanlığı yapan hatta onu yıkma girişimlerinde bile bulunan pek çok insan çıktı ortaya.

Kâbe’yi nükleer silahlar ile yok ederiz diyen müptezeller de çıktı, aynı günümüzde olduğu gibi Boğaziçi Üniversitesinde Kâbe resmini ayaklar altına koyan aptallarda…

Dedik ya “Bitmedi bunlar ve bitmeyecekler”

Dava hak ile batıl davası…

Daha düzgün bir ifade ile Batılın Hakka açmış olduğu savaş…

Peygamberimiz ’in (sav) doğumundan 52 gün önce Ebrehe denilen biri çıktı ortaya ve bir ordu hazırladı Kâbe’yi yıkmak gayesiyle. Ordunun önünde filler olduğu için buna fil ordusu, bu vakanın gerçekleştiği yıla da Fil yılı denildi. Ancak “Yeryüzünde insanlar için yapılan ilk mâbed, bütün insanlık için bir bereket kaynağı, bir hidâyet rehberi ve bir yönelme merkezi olan Mekke’deki Kâbe’nin”[1] yıkılmasına, yüce Rabbimiz izin vermedi. Allah Teâlâ, ayaklarında ve gagalarında kızgın kor misali taşlar taşıyan Ebabil kuşlarını gönderdi de Ebrehe ve ordusu helak oluverdi.[2]

Ebrehe zihniyetinde ki insanlar hiç bitmedi dünyada. Dine ve dini değerlere saldırmayı kendilerince maharet sayan bu akılsızlar güruhunun yaptığı bu rezillik çok açık ve net bir şekilde bizlere göstermektedir ki, bu insanların Kâbe ile birlikte İslam’ın evrensel mesajlarıyla alakalı problemleri var. Ebrehe’nin torunları bunlar. İslam’ın, Lutiliği, lezbiyenliği ve bilumum ahlaksızlığı insan fıtratına aykırı gördüğü için yasaklamasından dolayı, bunlar İslam’a karşı kin ve nefret besliyorlar. Yani diğer bir deyişle “Cinsel tercih ve özgürlük” adı altında yüce rabbimize savaş açmış bunlar. Aynı Ebrehe gibi…

O gün Ebrehe vardı bugün ise Ebrehe’nin torunları…

Ama bu hayâsız insanlara altını çizerek bir hatırlatmada bulunalım ki Ebrehe, Kâbe’ye (İslam’a) karşı açtığı bu savaşı kaybetti ve helak oldu. Onun torunları olan ve LGBT taraftarlığı yapmakla kalmayıp Kâbe’ye düşmanlık yapma komedisi içine girenler de kaybetmeye mahkûmdur.

Zaten olayın hemen akabinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma bürosu; “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama suçundan resen soruşturma başlatmıştır” açıklamasında bulunuldu. Bu soruşturma kapsamında da polis ekiplerinin Boğaziçi Üniversitesi güzel sanatlar kulübü ile LGBTİ kulübünde yapılan araştırmada PKK afişlerinin de bulunması, bu işin sadece  tek bir boyutunun olmadığını gözler önüne serdi.

Bu olay üzerinde biraz daha düşünerek, perde arkasına bakabilme basireti gösterebilirsek, Boğaziçi üniversitesi üzerinden ikinci gezi olaylarının planlandığını ve manevi duygular üzerinden de büyük bir algı operasyonu düzenlendiğini ve daha da düzenleneceğini anlayabiliriz.

Geçtiğimiz günlerde Boğaziçi Üniversitesi rektör atamasını fırsat bilen terör örgütlerinin protesto gösterilerinin içinde yer alması ve gözaltına alınanlardan sadece iki veya üçünün öğrenci, diğerlerinin terör örgütü mensubu çıkması, bizleri bu konu üzerinde ciddi bir şekilde düşünmeye sevk ediyor. Hele ki Kâbe’ye  yapılan saygısızlıktan sonra, bu açık ve net bir şekilde bir kez daha ortaya çıkmıştır.

“Allah’ın evi konumunda ki Kâbe” İslam âlemi için kırmızı bir çizgidir aslında. İşte bu kırmızıçizgiyi, özgürlükler(!) adı altında ihlal etmek demek, Müslümanların sinir uçlarına dokunmak, sinir uçlarıyla oynamak demektir. Bütün bunları çok iyi bilmelerine rağmen bu terbiyesizlik yapılıyorsa, bunun arkasında farklı şeyler aramak bizim için farz olur. Kaldı ki hangi din olursa olsun, kutsalına saldırmak, alaya almak ve o dinin mensuplarını tahrik etmek, ancak şeref yoksunu insanların işidir. Tamam, şeref yoksunu olabilirsiniz ama aptal olmaya da gerek yok. Hele ki aptallığınızı tescil etmek istercesine girişimlerde bulunursanız, yeri, zamanı ve zemini geldiğinde bu millet size kanunlar çerçevesinde haddinizi de bildirir.

Bu işin içinde LGBTİ kulübünün olması,  karşımıza İstanbul sözleşmesini çıkıveriyor. İstanbul sözleşmesi denilen garabetin, “Cinsel özgürlük ve kadın hakları(!)” gibi söylemler altında, birileri tarafından insanımızın manevi değerlerinin yok sayılacağını, dalga geçileceğini ve toplumda fitne ateşinin körükleneceğini, insan fıtratına uygun olan asıl hak ve hürriyetlerin İslami kriterlerde olduğunu defalarca yazdık ve söyledik. Bu sözleşmenin, toplumun manevi değerlerini çürüteceğini ve zaman içinde de yok edeceğini anlamak ve anlamlandırabilmek için müneccim olmaya da gerek yok. “Görünen köy kılavuz istemez.” misali, toplumun manevi duyguları rencide edilmeye, hafife alınmaya ve alay edilmeye maalesef devam ediliyor.

Karşımızda insafı olmayan ve dini değerleri dahi müstehzi bir tavır ile eleştirebilen, çok şey bildiğini iddia eden ama hiçbir şey bilmeyen, akıl ve izan yoksunu Ebrehe’nin torunları var. Yaptıkları rezaletleri, “Özgürlük ve demokrasi” kılıfına sokmaya çalışan, ama her zamanda hezeyana sürüklendiğinin farkına bile varamayan bir güruh…

Bu adamların düşüncelerini ve ortaya koyduğu filleri, alt alta da toplasanız, yan yana da toplasanız sonuç değişmiyor. Sonuç hep İslam düşmanlığı…

Bizler, İslami düşünceye sahip olan ve sahip çıkmaya çalışan Müslümanlar olarak, yapılan bu hadsizliği kınıyoruz. İnsanımızın sabrının zorlanmaması gerektiğini söylüyor, dini değerler ile uğraşmanın ve dini değerlere hakaret ederek alaya almanın basitlik olduğunu, bunu da ancak basit insanların yapabileceğini burada belirtmek istiyorum.

Bu olaylar karşısında milletimizin sağduyusuna güvendiğimi, ancak bunu yapanların da kanun önünde gerekli hesabı vermesi ve hak ettikleri cezaya çarptırılmalarının, milletimizin, o güvendiğimiz sağduyusunu güçlendireceğine inandığımı da belirtmek istiyorum.

Selam, saygı ve muhabbetlerimle…                                            

Şaban Doğan

[1] A’li İmran3/96

[2] Fil suresi

Recent Posts

  • Gündem

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Gallant İçin Yakalama Kararı Çıkardı!

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Gazze'de işlenen savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski…

7 saat ago
  • Gündem

KUR’ÂN ARAŞTIRICISIYDI BEL’AM MI OLDU!

Bu video bize BELAM başlığı ile gönderildi. BEL’AM için Diyanet İslam Ansiklopedisine baktığımızda şu açıklamayı…

8 saat ago
  • Gündem

YALNIZCA VE SADECE MİLLETİMİZİN ASKERLERİNE MUHTACIZ

Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…

12 saat ago
  • Gündem

İBB Meclisi’nde İstanbul’da Suya Her Ay Zam Yapılacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…

13 saat ago
  • Gündem

Marmara’da Lodos: Deniz Ulaşımı Olumsuz Etkilendi

İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…

14 saat ago
  • Makale

Evrensel Bir Kişilik Profili: Ebu Leheb ve Karısı (1)

Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…

14 saat ago