Mimar Zeynep Aybüke Tiryaki
İslâm bezeme sanatlarının hazırlanış tekniği itibariyle en süratli netice alınanı olan ebruculuğun menşei hakkında kesin bir hükme varmak mümkün değildir. VIII. asırdan itibaren Çin’de liu sha shien, XII. asırdan itibaren Japonya’da suminagashi adıyla benzer teknikler kullanılarak yapılan birtakım çalışmalar mevcuttur. Sonraki asırlarda Çağatay Türkçesi’nde ebre ismiyle Türkistan’da ortaya çıkmıştır. Türkistan’dan en geç XVI. asır başlarında İpek yolunu takiben İran’a geçişinde ebrî olarak adlandırılan bu sanatın gerçekten bulut kümelerine benzer şekiller taşıması, buluta nisbet ifade eden bu Farsça ismi doğrulamaktadır. Osmanlı ülkesinde de revaç bulan aynı isim, son yüzyılda Türkçe’de ebruya (ebrû) dönüşmüştür. Ebru kâğıdının batıdaki ismi Türk Kağıdı veya Türk Mermer Kağıdıdır. Bizdeki ebru sanatkârları arasında söylene gelen rivayet de, ebruculuğun gerçekten Buhara da başladığı şeklindedir.
Eskiden beri ebruculukta toprak boya denilen tabiattaki renkli kaya ve topraklardan elde edilen madeni boyalarla, nebati asıllı bazı suda erimez boyalar kullanılmıştır. Ebruculukta kullanılacak boyalar hiçbir suretle suda erimemeli ve yağ ihtiva etmemelidir. Çünkü bu yağ ebruyu bozar. Suda erimeyen boyaların ebruda kullanabilmesi için ince ezilmeleri ve en küçük zerrelerine kadar ayrılmaları gerekmektedir. Düzgün bir mermer üzerine ezilmek maksadıyla konulan bu boyalar, sulu vasatta dest-i seng ( el taşı) denilen hususi şekilli bir mermer ağırlık yardımıyla ve sabırla ağır ağır ezilirler. Boyaların incelme işi bittikten sonra, ana kap denilen kaplara her bir renk ayrı ayrı konur. Suda erimedikleri için boyalar zamanla dibe çökerler.
Üstüne boya serpilecek suya yapışkan bir koyuluk vermek için kitre zamkı kullanılır. Kitre Anadolu da yetişen Geven (Astragalus) çeşitlerinin gövdelerinden sızıp havada katılaşan, beyaz yahut krem renkli plaka veya şeritler halinde bulunan yapışma kaabiliyeti az bir zamk cinsidir; eczacılıkta, kozmetikte ve dokuma sanayiinde kullanma sahası geniştir.
Kitreli suyun üzerindeki boyaların çökmeden yayılması için, yüzeyde gerilim sağlayan safra asitleri ihtiva eden sığır ödü kullanılır. Bozulmasına engel olmak üzere öd suyu önceden kaynatılır ve bu şekilde saklanır.
Teknede yapılan nakışlar ancak bir tek kâğıda geçirilebilir. Bir defa yapılan ebrunun aynısı bir daha tekrarlanamaz, ancak benzeri yapılabilir. Bundan dolayı her ebru, asla kopya edilemeyecek bir sanat eseri vasfını taşır.
Tarihimizde bilinen meşhur ebrucular, Hatib Mehmet Efendi, Şeyh Sadık Efendi, Hezarfen Edhem Efendi ve Necmeddin Okyay’dır.
KAYNAKLAR:
Seçilmiş Cumhurbaşkanımızın katıldığı merasimden sonra bir gurup teğmenin sonradan korsan yeminle Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde alınan kararla su fiyatlarına %17,5 zam yapıldı ve her ay…
İstanbul' da Şiddetli lodos, Marmara Bölgesi'nde deniz ulaşımını sekteye uğratmaya devam ediyor. İstanbul, Bursa ve…
Ebu Cehil deistti, diğer Mekkeli müşrikler de deistti, Allah’ın varlığına inanıyorlardı ama Hz. Muhammed’in Allah’ın…
Önceki yazımızda Yûsuf 12/76 ayetini kısmen ele almıştık. Bu yazımızda ise ayetin ele almadığımız yönleri…
Eksikleri Varsa da Doğruya Yakın Bir Görüş Mirat Haber olarak, İslam'a aykırı olmadığı müddetçe, her…