Değerli okuyucularım;
Bilgi ve tecrübe sahibi büyüklerimizin nasihatlerini dinlemek, ilim ile amel ekseninde hayatı bir bütünlük içinde ihlâs ve takva üzere yaşayan değerli İslâm âlimlerimizin görüşlerine kulak vermek, sosyal ve manevî tekâmülümüz için son derece önemlidir. Bilindiği gibi, nasihatler ve öğütler, ahlâkî kaidelerin yaşanması, insanî faziletin, adab-ı muaşeretin öğretilmesi gayesiyle büyüklerin, küçüklere veya istifade etmek isteyenlere yaptıkları güvenilir tavsiyelerdir. Yazıya dökülen nasihatler, yani vasiyetler ise, bu çerçevede kalıcı bir öneme sahiptir.
Çağlar geçse de bütün insanlık için bir hayat rehberi olan vasiyetlerin en değerlileri, İslâm âlimleri tarafından özel kişiler için kaleme alınmış olanlardır. Hanefî mezhebinin kurucusu büyük âlim Ebu Hanife, hem öğrencisi, hem de tek oğlu olan Hammad’a yazdığı vasiyeti bu kapsamda ayrı bir özellik taşır. İnanıyorum ki, İmam’ı Azam’ın vasiyetinden alacağımız ve hayatımıza düstur edeceğimiz çok şeyler vardır.
Vasiyetin Muhtevası
Büyük imamın vasiyeti şöyle başlıyor:
“Oğulcuğum; Allah, sana doğruyu göstersin ve seni desteklesin. Sana bazı öğütler vereceğim, eğer bunları tutarsan, Allah’tan din ve dünyada huzurlu olacağını ümit ederim.”
Bundan sonra, koca imam, aslında her birini tek tek tahlil etmemiz ve aydınlatmamız gereken ince ve derin nasihatlerini tek tek sıralıyor:
Velhâsıl-ı Kelâm
Değerli okuyucularım;
Toplum yapımızda artık bariz bir şekilde bozulan bir şey, hatta bir şeyler var. Peki nedir o bozulan şey(ler)? Herkes kendi zaviyesinden bozulan şey(ler)e bir isim verebilir. Ben de adını tam koyamıyorum ama bu tarihî vasiyeti okuyunca, buna ne kadar yakın veya uzak olduğumuzdan yola çıkarak, Türk toplumunun asıl sorununun ahlâkî ve kültürel şahsiyetinde olduğuna kanaat getirdim. Son yıllarda artan refahla birlikte bir ahlâk ve kültür erozyunu yaşıyoruz. Toplumda beşerî münasebetler bozulmuş ve insana verilen değer azalmıştır. Bunun arka plânında da Yaratan’dan, yaşama hikmetinden ve tefekkürden uzaklaşmamışa bağlıyorum. İmam-ı Azam’ın bu vasiyeti bu açıdan kendimizi toparlamamız açısından bir fırsattır.
İçtimaî ruhun daha da tahrip olmasını istemiyorsak acizane sizlere bir tavsiyem olacak. 20 maddeden oluşan bu listeyi bir reçete gibi her gün görebileceğiniz uygun bir yere asınız. Öğütlerin hepsini evlatlarınıza veya başkalarına tavsiye etmeden önce listede yer alanların kaçını tatbik edebildiğinizi kendi vicdanınızla samimî bir şekilde muhasebe ediniz. Şahsî hedefiniz, bütün bu öğütleri gönül dünyanızda benimseyecek bir kıvama getirmek, içselleştirmek ve hayatınızın bir parçası haline getirmek olmalıdır. Seve seve uyguladıklarınızı düşündüğünüz öğütleri, kız-erkek çocuklarınıza ve yakınlarınıza da öneriniz. 20 nasihati kendinize tam anlamıyla rehber ettiğinizi düşündüğünüzde listenin tamamını çocuklarınıza yazılı olarak teslim ediniz. Onlara da bu tedricî yaklaşımla hareket etmelerini tavsiye edebilirsiniz.
Doğru tavsiyeler, amelî karşılığını bulmazsa, okumak ve bilmek, sadece ‘ahlâkî ve kültürel cehaletimizi, şahsiyetsizliğimizi ve ikiyüzlülüğümüzü’ daha da pekiştirir. Marifet, doğru bildiklerimizi, ahlâkî ve bilişsel irade ile nefsin zaaflarından kurtulmuş hür bir akIL ile (akl-i selimle) her halükârda hayatımızın merkezine oturtmaktır.
Prof. Dr. Ali SEYYAR
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi