Yıllardır ülkemizde en çok konuşulan konuların başında eğitim gelir. Her konu açıldığında toplumun hemen her kesiminden kişiler konuya dâhil olur, eğitim bitmiş diyerek söze başlar ve eğitim sisteminden yakınırlar. Kimisi her yıl sınav sisteminin değişmesinden, kimisi kitapların değişmesinden, kimisi okullardaki öğretmenlerden, kimisi de disiplinsizliklerden şikâyet eder. Genellikle yaşlıların gençlerde bir saygısızlık gördüklerinde “seni okutan hocanın…” diye söze başladıklarına da hepimiz şahit olmuşuzdur.
İlk okuduğum bölüm Eğitim Fakültesi olduğu için ne zaman Milli Eğitim Bakanları konuşsa dikkatle dinlerim. Ki medya organları, ancak eğitim ve öğretim yılı başladığında ya da liseye veya üniversiteye giriş sınavları yaklaşınca ekranlarında eğitimcilere yer vermeyi uygun bulurlar. Hepsinde de hayretler içinde kalmışımdır. Klasik konuşmaları vardır: Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda bir eğitim verileceğini, sınavların sorunsuz yapılacağını, kayıt parası alınmayacağını, velilerin müsterih olmaları gerektiğini söyleyip konuşmalarını bitirirler. Haklarını yemeyeyim bir de 24 Kasım Öğretmenler Gününde tebrik mesajı yayınlarlar. Toplumun eğitime genel bakışı bu olunca, yıllar içinde Milli Eğitim Bakanlarının en önemsedikleri mesele maslahatın muhafazası yönünde bir takım tedbirler almak olmuştur. Bir süre sonra il müdürlerinin değişmesi, öğretmen alımı ve diğer meseleler günün en önemli konuları haline gelir. Bu arada kendince bir değişiklik yapmak isteyen bazı Milli Eğitim Bakanları da olmuştur. İşin garip tarafı bu yapılan değişikliklerin eğitimle uzaktan yakından bir ilgisinin olmamasıdır.
Bunca yanlışı anlattıktan sonra işin doğrusunu tarif ederek devam etmek lazım. Eğitimle ilgili kavramlara geçmeden önce eğitimin temel taşlarından olan kültür kavramına bir göz atalım. Hemen her sosyoloğun kendince tanımını yaptığı bu kavramın bana göre en güzel tanımı ‘’kültürün insanlar arası ilişkilerden doğan ve nesilden nesle aktarılan inanç bilgi ve uygulamalar’’ olduğudur. Kimi sosyologlar kültürü “maddi kültür” ve “manevi kültür” olarak ikiye ayırarak her maddi kültürün altında bir manevi kültürün olduğunu da eklemişlerdir. Örneklendirmek gerekirse; bir Japon arabası satın aldığımızda aynı zamanda japon estetiğini de almış oluruz. Kültürle ilgili bu tanımı verdikten sonra toplumumuzda “kültür” ve “kültürlü” kelimeleriyle ilgili yanlış kullanımı ortaya koymadan geçmek olmaz. Kişi geçmişin değerlerini taşıyorsa kültürlüdür. İnsanların eğitimli olması onların kültürlü ya da kültür sahibi oldukları anlamına gelmez. Günümüzde Batı değerlerini benimsemiş insanları kültürlü diye nitelendirmek en başta kültür tanımına terstir.
Bu kültür tanımını böylece geçtikten sonra ikinci sorumuza cevap arayalım: Eğitim nedir? Eğitim dar anlamıyla kişide istenilen davranış değişikliğinin meydana getirilmesidir. Günümüzde eğitim tanımıyla öğretim tanımı zaman zaman karıştırılmakta olduğu için öğretim tanımını da vermeden geçmeyelim. Öğretim, bir bilginin karşı tarafa aktarılması karşı tarafın da verilen bilgiyi alması meselesidir. Örneklendirmek gerekirse çocuğunuza kırmızı ışıkta durmayı söylemeniz ve çocuğun kırmızı ışıkta durulacağını bilmesi öğretimin gerçekleştiğini çocuğun kırmızı ışık yandığında durması ise onun eğitilmiş olduğunu gösterir. Yani “eğitim, öğretimin pratik olarak uygulamaya geçmesi halidir” desek sanırım konuyu doğru ifade etmiş oluruz.
Esas konumuz olan eğitimin geniş tanımına gelince; eğitim, kültürleme + kültürlenmedir. Bir başka deyişle toplumun istediği insan tipini yaratmaktır. Tanımdan da anlaşılacağı veçhile eğitim yeni nesle geçmişin değerlerin yükleme ve bu değerlerin yeni nesil tarafından uygulanması meselesidir. Eğitim sayesinde toplumlar kendilerine has değerleri gelecek kuşağa aktarır, böylelikle farklılıklarını korurlar.
Bütün bu tanımlardan sonra içinizden “hımm…” dediğinizi duyar gibiyim😊. Eğitim tanımında yapılan hatalar ve sonuçlarını içeren bir sonraki yazımızda buluşmak üzere…
Hakan DEMİRCAN
Harika bir yazı olmuş Emeğinize SAĞLIK hakanbey
Tebrik ederim.
Türkiye cumhuriyeti kurulduğunda kurucusu devasa üç ağır sanayi hamlesiyle baslamıştır 1 tekel bira fabrikası 2 yeni rakı fabrikası 3 sigara fabrikası Tc devletinin kurduğu bu devasa ağır sanayi hamlesi ve tartıştıgımız çocuklarımıza nasıl sahip çıkacağımız sizce bu gençliğin şansı varmı eğitim ana rahminde başlar diyoruz peki ana,baba bu eğitime hazırmı cocukların rolmodel olarak gördüğü içgi,sigara içen anne, baba çocuğun eğitim çağı başladığında yine çocukların rolmodel olarak göreceği öğretmenleri, antrenörleri içki, sigara içiyorsa bu gençliğin bir şansı olduğuna inanıyormusunuz