EKONOMİ ALDATANLARIN ALDANMAMAK İÇİN KURALLAR UYDURUP İLİM SÜSÜ VERDİKLERİ ALANDIR!

Cihana nizam veren Osmanlı Devletinin yıkılışıyla yeryüzü hakimiyeti batıda ki sanayi devrimi ile birlikte çağın şartları gereği Batı Medeniyetinin eline geçmiştir.

Zaman zaman kendi aralarında çetin savaşlar yapsalar da icat ettikleri savaş teknolojilerine yönelik alet ve cihazlarla tam bir yeryüzü hakimiyetini sağlamışlardır. Elde ettikleri gücü kendi menfaatlerine kullanıp insanlığın genelini ise modern köle muamelesi yapıp sömürmüşlerdir. Askeri gücün sağladığı üstünlükle tüm alanlarda ki hakimiyeti beraberinde elde eden Batı medeniyeti kendi dinini laikleştirmiş İslam Dinini ise yozlaştırmış müntesiplerini yobazlaştırmıştır. Kominizm sistemiyle Asya kıtasında müslümanlığı asimile ederek insanların hayatından çıkarmıştır. Kapitalizm sistemi içerisinde olan Müslüman ülkelerin de hurafe ve israilayat sokuşturmak suretiyle etkisini sıfırlamışlardır.

Aslında yaşanılanlar İslam toplumunda çıkması beklenilen ve bizatihi özel şahsiyet olarak ortaya çıkacağına inanılan Deccal, tam da beklenilen şahıs olmasa da kurumsal bir yapı olarak ortaya çıkmış günümüzde de yaşamsal döngünün genetiğine müdahale edecek seviyeye ulaşarak haşa Allah’a meydan okuma noktasına gelmiştir.

Şer cephesi diye nitelendirilebilecek bize göre deccal denilen bu yapı yaşamsal varlığını ve yeryüzü hakimiyetini kaybetmemek için her alanda olduğu gibi iktisadi alanda da insanlığın genetiğine müdahale ederek gücünü güncel tutmayı başarmıştır. “Islah edicileriz” yalanıyla varlık aleminin genetiğini bozmayı başarmışlardır. Allah varlık aleminin doğal akışını düzenli ve intizamlı bir şekilde devri daim şeklinde sürdürmektedir. Bu aleminde insan denilen varlığa özel bir statü vermek suretiyle iyilik ve güzel işler yönünden katkı sunmak veya aksine doğal akışa müdahale ederek dengeyi bozma yetkisini imtihan gerekçesine tabi tutarak müsaade etmiştir..

Allah’ın koyduğu doğal düzende insan için ekonomi demek aç ve açıkta kalma telaşesiyle rızık peşinde ömür tüketmektir. Bu mücadele fıtrattandır. Meşru yollarla yapılırsa Allah’a kulluk sayılmış gayrimeşru yollarla yapılması halinde ise Allah’a isyan olarak kabul edilmiştir. Rızkın peşinde koşmak insanoğlunun ekonomik düzeni demektir. Herhangi bir ilme veya bilime gerek kalmaksızın her canlının doğal yaşamı gereğidir. Herhangi bir dış müdahaleye gerek yoktur. Yaşam döngüsü kendi halinde deveran eder durur. İnsanoğlu için tek farkı söz konusu mücadeleyi yürütürken ALDATMA VE ALDANMA ilahi tavsiyesine uyup uymama sınavıdır. Aldatma ve aldanma hissiyat ve bir eylem olarak Yaratıcı tarafından insan fıtratına yerleştirilmiş ilahi vazgeçilmez ve silinemez insanlık ekonomisinin baş ve vazgeçilmez kuralıdır. İnsanlığın iktisadi hayatı iki kelime üzerinden başka herhangi bir dış müdahaleye gerek olmaksızın evrensel ahlak kurallarının yaşandığı toplumda fevkalede gelir dağılımı düzgün bir şekilde ortaya çıkar. Toplumsal hayat kendiliğinden mutlu ve müreffeh bir şekilde sürer. İnsanlık bu kuralın gereklerini yaşadığı ve yaşattığı takdirde başka kural ve sistemlere asla ihtiyaç duymaz. Bu ilahi kuralların uygulandığı bir toplumda hiç bir kişi veya kurumun üstünlük kuramayacağı, alabildiğine eşit ve dengeli bir iktisadi yapının işleyişi sürecektir. Karunvari kişisel zenginlikler asla doğmayacaktır.

Batı Medeniyeti yeryüzü hakimiyetini ele geçirdikten sonra adil paylaşımın hakim olduğu bir dünya işlerine gelmedi. Yeryüzü hakimiyetini ve gücü hiç kaybetmemek için kendilerince ekonomi ilmi icad edip masa başında insanlığın genelinin kazanımlarını çaldılar. Üstelik “ıslah ediyoruz” diyerek ilim süsü verip bir sürü kendi varlıklarını artırmaya yarayan süslü kelime ve kavramlar çerçevesinde kurallar manzumesi koydular. Uydurdukları ekonomi kurallarını da devlet gücüne entegre edip gerektiği zaman da güç kullanmak suretiyle Kur’an da bahsi geçen riba düzenlerini yaşattılar. Bu düzenin haricine çıkmak isteyenlere de hayat hakkı tanımadılar.

Bu deccal zihniyetin insanlığa yönelik olarak esas ıslah edici alan olarak ahlaklı bireyler yetiştirme gibi herhangi bir dertleri hiç olmadı. Yeryüzü kaynaklarını kurdukları faiz düzeni ile insanlığın genelini aldatan bir avuç müstekbirler, ilim süsü verdikleri ekonomi kurallarını da modern köleler haline dönüştürüp sömürdükleri insanlığın ekseriyetine karşı aldanmamak için geliştirdiler ve devlet güçlerinin himayeleriyle koruma altına aldılar.

Velhasıl demem odur ki! Günümüz küresel dünya düzeninde aldatanların aldanmamak için uydurdukları ilmin adına iktisat demişler! İnsanlığı da nüfus fazlalığı ile korkutup “ıslah edicileriz” diye ikna etmişlerdir.

“Allâh’a dayan sa’ye sarıl hikmete râm ol.

Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol“

              Fehmi YAĞLI