Ekonomideki problemlere bakış açıları, çözüm önerilerine götürür bizi. Sorunun nerede olduğunu düşünüyorsanız çözümü orada ararsınız. Bu aynı zamanda bir değersayım kabul’u olup, alternatif çözüm önerilerine kapalı olabilmektedir. Mevcut borç ekonomi sistemi uygulayıcıları, bu açıdan sürekli bir borçlanmayı temel paradigma/değersayım olarak kabul eder. Bu kabul, milletin kabulü değildir. Ama kripto ağızların etkin konumdan söylemleri halka bu algıyı da kabul ettirmiştir.
Bireysel Emeklilik Sistemini Tasarruf eksikliğini giderme adına; Sayın Bakan Mehmet ŞİMŞEĞİN ballandıra ballandıra büyük proje olarak sunduğun günlerden, sistemin işlemediğini, halkın büyük oranda karşı çıktığını itiraf noktasına gelmesi, ekonomiye yön veren adına çok acı bir durumdur. Sayın Mehmet ŞİMŞEK ekonomiyi o kadar güzel! yönetiyor ki borçlanma ihtiyacının limitin içinde kalamayabileceğini belirterek, bu sene öngörülenden daha fazla borçlanılacağını söyledi. Sayın ŞİMŞEK, millete sizi daha çok borçlandıracağım diyor. Bizi niye borçlandırıyorsunuz? diyebilirsiniz. Ama millet olarak Sayın ŞİMŞEĞE bu yetkiyi verdik, milletin altınlarını toplayarak borçlanabilmek için teminat da verebilir, yüksek faiz ödemeleri için bizim adımıza dilediği gibi hazineyi de her hafta olduğu gibi borçlandırabilir.
Biz millet olarak şu kararı da aldık; paranın basılma yetkisini milletin iradesini temsil adına TBMM’ye verdik. Türk milletinin adına hareket eden meclisimiz de uygun görmüş ki bu para basma yetkisini bankalara vermiş. Ama millet böyle olsun istemedi ve para basma yetkisini, kendisini borçlandıran bankalara vermemişti. Sonra malum, devlet yetkiyi bankalara veriyor ondan borç alıyor. Tabi zannedildiği gibi artık sadece merkez bankası para basmıyor, bütün bankalar para basıyor ve kredi / borç veriyor. Tabi yüklü faizleri de geri alıyor. Bankalar Adeta GSMH ulaşmak için sürekli borçlandırarak büyük bir operasyona hazırlanıyor. Hükümlet tarafından bu fark edilmeyecek mi? Ya muhalefet?Bu işleyişin böyle olmasına karar veren seçtiğimiz millet vekilleridir. Onların onayladığı sistemdir. Bu konunun önemi yönünden, mesamesi dahi okunmayacak konularda twit atan millet vekillerinin vurdum duymazlığına ne demeli?
Meclis başkanına mercedes araba alınmış. İsraf mış. Kardeşim millet olarak bütün millet vekillerine aynı arabadan almaya razıyız. Siz bizi temsilen; bizi ve devletimizi sömüren faiz konusunda gıkınız niye çıkmıyor?Sizi korkutan nedir? Geçin bu basit konuları…. Bu konu partiler üstü bir konudur.Bütün millet vekilleri bu konuda millete karşı sorumludur. Türkiye’nin en büyük meselesi ekonomidir. İktidarlar ekonomiyi doğru ve adil yönettiği ölçüde halkın gözünde başarılı olurlar. Halk ‘’ benim ekonomim iyi değil’’ diyor. Siz bir takım istatistikler hazırlayıp insanımızı rakamlardan ibaret gösterseniz de, ekonomi bu borç modelinin uygulanmasından dolayı Kasım sonunda ciddi krizler verebilecek duruma doğru hızla gidiyor. Devleti borçlandırmak milleti borçlandırmaktır. Millet kendisinin sürekli borçlanmasından razı değildir. Kendisine sürekli faiz ödettirilmesinden razı değildir. Bu nasıl bir milli iktisadi politikadır? Unutulmaması gereken bir şey var ki, Osmanlı’yı borçla batırdılar.Artık şu gözlerimizi açın…
Ayrı bir rahatsız olduğumuz konuda şudur; ekonomi konuları ile ilgili siz hiç MHP ve CHP nin Ak partinin ekonomik politikalarını eleştirdiğine bu bağlamda şahit oldunuz mu?MHP’NİN faiz konusundaki umursamaz, ilgisiz tutumu içler acıdı bir durumdur. Milliyetçilik, iktisadi bağımsızlığı görmezden gelmek mi? Eleştirel bir bakış açısı olarak aklımda kalan sadece İlhan KESİCİ’NİN bir meclis bütçe görüşmelerindeki konuşmasıdır. Bunun dışında somut bir şey var mı? Hayır yok. İşin ilginç yanı şudur; Sayın Cumhurbaşkanı ‘’Faizle mücadelede yalnız kaldım’’ derken Ak parti ekonomi kurmayları tarafından da yalnız bırakıldığı gerçeği açığa çıkmıyor mu?
Bir muhalefet normalde bu çıkışı iyi değerlendirmesi lazımken, üstün körü sloganik meydan okumalarla ‘’meclise getirin %1 indirelim faizleri ’’ diyerek gerçekçi olmayan bir tutumla durum geçiştirebilir mi?
Ak Parti ekonomi yönetimi sürekli bir borç ekonomi yönetimini idare ediyor. Yeni bir model diye faiz içinde sunulan çalışmalar hepsi faizi tabana yayıp bankaları güçlendiren bir konuma taşıyor.Ak partili taban da bu söylediklerimizi kendi hayatlarında pekala iyi görüyorlar. Sn Cumhurbaşkanımızın faiz konusundaki hassasiyetinin köreltilmesi gayretleri, kendisine telkin edilen, sistemin değiştirilemezliği, dokunulmazlığı; sistem içinde alternatif öneriler yalanıdır.Devleti yeniden yapılandırabilen bir Cumhurbaşkanı, borç ekonomisini lağvederek,borç üzerine kurulmamış bir ekonomik yapıyı oluşturabilecek kadroyu mu bulamıyor?
Bunun olmayacağını iddia edenlere hodri meydan diyoruz. İstedikleri Tv kanalında tartışalım. Halkı ve devletimizi faizcilerden kurtaracak yeni ekonomik modelimiz vardır. Bu elbette birden bire olabilecek bir şey değildir. Tatlı bir geçiş rahatlıkla uygulanabilir.Ancak mevcut ekonomik faizci zihniyet yapısı, bunu gerçekleştirmeyi bir tarafa bırakın engel olabilecek ilişkiler ve potansiyeldedir.
Bizim ekonomimiz düzelmezse, devletin ekonomisi düzelmez. Milletin belini kıran faizin beli kırılmadan, ekonomide düzelmez.Ekonomi sistemi değişmeden borç köleliğimiz de değişmeyecektir.
Faiz kalkmaz diyen ya kriptodur ya korkaktır. Bu düzen mutlaka değişecektir.
Selam ve dua ile…
Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi