Aşağıdaki makale 16.10.2018’de Mirat Haber’de yayınlandı. Uyarılarımıza kulak verilmediği için ekonomi yine çıkmaza girdi. İbret alınmadığı için tarih tekerrür ediyor. Okuyucuma yeniden sunma gereğini duyduk:
İnsana aklı bahşeden Allah’tır. Yükümlü olmanın temel şartı da akıldır. Duyu organları ve deneyler aracılığıyla geliştirilebilir olan akıl zirveye taşınsa da insanın dünya ve âhiret mutluluğunu sağlayamaz. Bunun içindir ki aklı yaratan Allah İslâm’ı da Hayat Düzeni olarak seçmiş ve Peygamberleri aracılığıyla göndermiştir. Böylece dünya ve ahiret saadeti Akıl – İslâm birlikteliğine bağlanmıştır
Bu birlikteliği kullanamazsanız eğitim, hukuk, ekonomi ve diğer alanlarda işleri daha bir karıştırırsınız ama düzeltemezsiniz. Öyle de oluyor.
Dün iktidar kadrolarından bir siyasimizle görüşmemiz sırasında yerel değerlerimizi keşfedip kullanamayışımızı örneklendirme sadedinde şöyle dedim:
Borca dayalı para sistemi ve faizli bir ekonomiyle olacağı buydu. Bunu Mirat Haber’de bir buçuk yıldır anlatmaya çalışıyoruz. Ama anlatamıyoruz. Çünkü sorun sistemden dolayısıyla bunu göremeyen siyasilerden kaynaklanıyor. Onlar da yeniden borçlanmadan gayrı çözüm üretemiyor.
Hükümet ricali ekonomik çıkmaza her girdiğinde halkımıza “ sahip olduğunuz dövizleri bozdurun; altınlarınızı bankalara yatırınız” diyor. Bu çağrıya uymayı da vatanseverlik olarak niteliyor. Daha açık bir şekilde ifade edersek hükümet halkın döviz biriktirdiğine ve altınlara sahip olduğuna inanıyor ve bunu ciddi bir kaynak olarak görüyor.
Biz de akıllı, ihtisaslı ve tecrübeli olarak kabul edilen yöneticilere ve resmi ekonomistlere soralım:
Hükümet madem ki böyle inanıyor ve görüyor neden halkımızı elindeki Türk parası, döviz ve altınlarla devlet denetimi ve desteğinde çok ortaklı yatırımlara yönlendirmiyor? Gereğinde zararını karşılayacağı güvencesini vererek milletimizi neden denetimi altında tutabileceği borsa hisselerine yönlendirmiyor?
“Faize alternatif çözüm olarak denetimli borsacılık” başlıklı makalemiz için bak.
Faize Alternatif Çözüm Olarak Denetimli Borsacılık ve İslâmî Altyapısı
Yeni yatırımlara ve Borsa’ya destek vermezken niçin müdahale edemeyeceği bankalara yatırılan mevduatlara garanti vererek faize onay ve destek çıkıyor. Neden İlla da bankacılığa mahkum ediliyor ve soyduruluyoruz? Bizden inancımızı ve aklımızı kiraya vermemiz mi isteniyor.
Arkadaşlarımız para sistemi ve faizli ekonomiye alternatif bir düzen oluşturma çabasını sürdürüyorlar. Biz gündelik hayata ve yerel alternatiflere dönelim.
Günümüzde bir araba veya ev satın almak istediğini ama peşin parası olmadığını ı ve ne yapması gerektiği soran kişiye başta ekonomistlerimiz olmak üzere sözde Müslüman olan bizler bankaları gösteririz. İlla da banka. İlla da borç. İlla da faiz.
Ama bizim insanımız asırlardır sürdürdüğü yardımlaşma inancı ve örfünden ilham alarak ” imece usulüne dayalı faizsiz” yerel bir model geliştirdi. Hiçbir resmi devlet destek görmediği halde bu modelle onbinlerce insan araba ve ev sahibi oldu. Neden bu ve benzer modellere ve oluşturulabilecek yenilerine kafa yormuyoruz?
Hani “Yap İşlet ve Devret” formülü için iş bilenin kılıç kuşanandır diyorduk ya neden yerel çözümlerle iş bilirliğimizi kanıtlayamıyoruz.
Yoksa ekonomi alanında da “yüceltip atalaştırdığımız gavurların para sistemi ve faiz ekonomisini terk etmeyiz” mi diyoruz?
Rabbimizin aşağıda sunulan beyanı apaçık ortada iken akıllarını kullanmayı amaçlayan Müslümanlar ekonomilerini haramlaştıran ve fakirleştiren Cehennemî modelleri terk etmeyizdiyemezler. Kaldı ki değinildiği zere sisteme de kadroya da sahibiz.
“Ama onlara “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde, “Hayır, biz yalnız atalarımızdan gördüğümüz inanç ve eylemlere uyarız” diye cevap verirler. Ya ataları akıllarını hiç kullanmamış ve doğru yolu bulamayan kimseler idiyseler, yine mi atalarının yoluna uyacaklar?” ( Bakara 170 )