Ekrem İmamoğlu Eşcinselliğe Yandaş da Biz Karşı mıyız?

İslâmî olarak değil de muhafazakâr olarak niteleyeceğim camiamızın, Ekrem İmamoğlu’nun “toplumu hazır görmemekle birlikte eşcinselliğe ve evlilik dahil eşcinsellerin tüm haklarına saygı duyduğu” şeklindeki beyanına, onu yermek için üşüştüklerine tanık oldum.

Kâfirler Münafıklaşmadıkça  Bizler  İslâmlaşamayacağız

Evlerde kalıyoruz ya, düşünme imkânımız oluyor; tefekkür ederken  “Bizim Kâfir gruplarımız kâfirliğini sürdürdükçe bizim diyebileceğimiz camia münafıklıktan kurtulamayacak “ yargısına vardım. Bu konuda bir makale yazmayı da düşündüm. Yukarıda değindiğim Ekrem İmamoğlu’nun beyanı bana bu fırsatı verdi.

Ekrem İmamoğlu’nun Sözlerini Nasıl Yorumlayabiliriz?

İslâm açısından bakıldığında Ekrem İmamoğlu’nun eşcinsellikle ilgili beyanını İslâm zaviyesinden iki şekilde değerlendirebiliriz.

1. İnsan doğasıyla da çelişen eşcinselliğin meşruiyetine inanmamakla birlikte başta LGBT olmak üzere belirli çevrelere olumlu mesaj vererek sempatizanları ve destekçilerini artırmak. Bu tavır İslâm açısından tam bir Münafık’lıktır.
2. Fiili ilişkisi olmasa da eşcinselliği, kullanılabilir bir insan hakkı olarak görmek ve bunu yürekten kabullendiğini topluma deklere etmek. Bu da tam bir Kâfir’liktir. Çünkü Allah’ın yasakladığı bir fiili onaylamaktır.

Beyan esas olduğuna göre Ekrem İmamoğlu’nun beyanını tam bir inkâr/küfür olarak değerlendirebiliriz. Çevresinde bol miktarda materyalist ve deist olduğu için ben de bu yargıdayım.

Ekrem İmamoğlu’na Açık inkârı Sebebiyle Teşekkür

Müsaade buyurun, Ekrem İmamoğlu’na, görüşlerine saygı duyarak değil ama tahammül ederek,  inkârcı tutumu sebebiyle teşekkür edeyim.

İyi de, ya bizim sözde İslâmî camianın görünürde karşı çıkan, fakat fiilen kabul gösteren münafıkça tutumuna ne diyelim.

Mirat Haber yazarlarımızdan olup yargının içinde bulunan kardeşimizle, sitemiz için yazdığı eşcinsellikle ilgi yazı vesilesiyle görüştüğümde bana şu bilgileri verdi:

Zina Gibi Eşcinsellik de  Meşrulaştırılmıştır

“Boşanma ve tazminat konusu olmakla birlikte nikâh dışı pislik olan zina, mevzuatımızda suç değildir. Bunun gibi eşcinsellik de suç değildir Çünkü eşcinselliği yasaklayıcı bir yasa yoktur. Eşcinseller aleni birliktelik oluştursalar, aleyhlerine yasal işlem başlatılamaz. Üstelik İstanbul Sözleşmesi de bütün cinsel tercih ve yönelişlere meşruiyet kazandırmıştır. Bunun içindir ki medya ve sanat dünyamızda eşcinseller onaylanarak teşhir ve propaganda edilebilmektedir.

Haklar ve özgürlükler bağlamında olsun eleştirmeye, bilgimizin değil ama imanımızın yetmediği jakoben laikliğimiz onay verse de, demokratik laiklik içinde bile karşı çıkabileceğimiz eşcinsellik aleyhine bir tavır koyabildik mi?

Akıl, Bilim ve İslâm Eşcinselliğe Karşıdır       

Her aklını kullanabilir insan eşcinselliğin aileyi ve insan neslini tehdit ettiğini anlar.  Sindirim sisteminin son halkasının cinsel aktivite aracı kılınmasının çarpıklığını kavrar.  Kaldı ki bize pek merhametli olduğu için yalnızca zarar verici davranışları ve fiilleri yasaklayan Yüce Rabbimiz, hayat düzenimiz kıldığı Kur’an’da, eşcinselliği Lût Kavmi üzerinden 11 surede, 11 ayrı şekilde yererek haram kılmaktadır. Yani insan doğası yanı sıra ortak akıl, bilim ve Kur’an’da son bulan İlahi Vahiy de eşcinselliğe karşıdır.

Her zarar verici uygulama gibi eşcinselliğe karşı çıkmanın iki ana yolu var. Kültürel ve yasal.

Kültürel ve Yasal Olarak Eşcinselliğe Karşı Çıkmadık

Peki, 18 yıldır parlamento çoğunluğumuz var.

Eşcinselliğe kültürel olarak karşı çıkabildik mi? Milli eğitim müfredatında yer verebildik mi? Diyanet, camilerimizde bir hutbe olsun okutabildi mi? Dilediğimiz gibi yönlendirebildiğimiz ve rektörlerini tayin edebildiğimiz üniversitelerimizde bir tek yüksek lisans veya doktora çalışması yaptırabildik mi? Yasaklayıcı yasa teklifi verildi de biz mi duymadık, yoksa CHP mi engelledi?

Birileri Kâfir anladık da Biz de Münafık Değil miyiz?

Birileri Kâfir anladık da biz de Münafık değil miyiz? Eşcinsellik gündeme geldiğinde mangalda kül bırakmayan bizler, aslında Allah’ı ve kendimizi kandırmaya çalışmıyor muyuz?

Şimdi Bu Yazıyı Yazdık,  Örtüyü Kaldırdık ya…

Kâfirleri tanıdığımız için onların hücumları bize güç veriyor, ama ya “bizim” dediğimiz camia. Onlardan destek beklemiyoruz, “fitne çıkarma” diyerek köstek olmasınlar yeter.  Hem münafıklığımızı sürdüreceğimize, neden tövbe ederek kültürel ve yasal atılımlarımızla sırat-ı müştekime yönelmiyoruz ki? Hak ve halk katında daha kolay ve geçerli değil mi?

Ali Rıza DEMİRCAN

Not. Kâfir ve Münafık ifadeleri aşağılamak için değil, literatürümüzdeki terim anlamlarıyla kullanılmıştır: