El Kesme Cezası
Uzunca dönemlerden bu yana, İslam’a doğrudan saldırılamadığında Şerîat sözcüğü kullanılarak hücum edilir, karalanır, yerilir. Ne idüğü henüz belürsüz olan Taliban devrede ya, Şerîat’imize Taliban’ın uygulamaları sebebiyle ile saldırılmaktadır. Şimdilerde yarı örtülü saldırı vesilesi Taliban’ın uygulanacağını bildirdiği “EL KESME” cezasıdır. Aslında Taliban yerilirken İslam’ını onuruna da tecavüz edilmektedir.
Peki bu saldırılar kasıtla mı yapılmaktadır. Muhtemelen öyle. İyi de bizim vebalimiz yok mu?
Düşününüz, yüksek mahkeme üyesi İmam Hatip kökenlinin hatta bir çok ilahiyat mezununun ölen kişiye çocukları ve eşi yanısıra ana babasının da varis olacağı hakikatinin bilinmediği bir toplumda, el kesmenin ilahi bir ceza olduğunun bilinmemesi doğal değil midir?
El Kesme Kur’ânî Bir Cezadır
Oysaki el kesme bütün varlıkların yaratıcısı olan ve hukukun da kaynağını oluşturan Allah’ın koyduğu Kur’ânî bir cezadır:
“Hırsızlık eden erkeğin ve hırsızlık eden kadınının yapmış oldukları hırsızlığa karşılık, Allah’tan gelen caydırıcı bir ceza olarak, her ikisinin ellerini (bilekten) kesin. Allah, karşı konulamaz güç sahibidir, yerli yerince hüküm verendir.
Hırsızlık zulmünü işledikten sonra tövbe edip, kendini ıslah eden hırsızın hiç şüphesiz Allah tövbesini kabul eder. Allah çok bağışlayıcıdır, çok acıyandır.” (Maide 5/38-39)
Seküler Yaşamlı Kimse Bu Cezayı Benimseyebilir mi?
Laik kültür içinde doğmuş büyümüş ve yüzlerce defa Şeriat üzerinden İslam’ın yerilmesine tanıklık etmiş bir bireyin yaşanılan seküler/laik eğitim ve yaşam şartları içinde el kesme cezasını ilkel bulması ve vahşet olarak nitelemesi tabii değil midir?
Şanı yüce olan Allah’ın Kur’ân’ın Maide sûresinin 38. ayetiyle emir buyurduğu “el kesme” cezasının ilkel bulunması, vahşet görülmesi, inkâr edilmesi veya devrimizin iman özürlüsü tarihselci ilahiyatçılarında görüldüğü gibi asliyetinden soyutlanarak yorumlanması, yorum şekline göre haza cehalettir, münafıklıktır, kâfirliktir. Cehennemlik suçtur.
Bu konuda cehalet mazeret olamayacağına göre bilgilendirip uyarması gereken Diyanet nerede? Binlerce ilahiyat akademisyeni ne iş yapmakta? Mealciler ve Sünnet savunmacıları hangi düzeysiz ve amaçsız tartışmayı sürdürmekte ?
Putlaştırılan Korkuya Tapılması
Bu sıralarda yazdığım makaleleri kendisine gönderdiğim ünlü bir ilahiyat akademisyenimiz “Biz senin yazdıklarını yazamayız. Niçin yazamadığımızı açıklayamayız,” diyor. Zaten bütün ilgili kişi ve kurumlarımız da üç aşağı beş yukarı böyle söylüyor. Peki, Allah’ın indirdiği ve açıklanmasını emrettiği muhteşem hükümleri bildiği halde açıklamayan yüklü eşek benzeri ilim adamlarını lanetleyen ve azapla tehdit eden ayetleri ne yapacağız? Cehennem’e sabır gösterebileceklerden miyiz? (Bak. Bakara 2/159, 175)
Materyalistler haklı olarak sorguluyor da bir de biz soralım ? Muvazzaf ve emekli olan bizlere laik yönetimlerce milyarlarca maaş ödemesi gerçekleri gizleyelim diye mi yapılıyor? Öyle görünüyor. İyi de Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi adam asan İstiklal mahkemeleri yok. ‘İlim ilim içindir’ diye yazanları geçtik soyut tebliğ diliyle yazanlarla ilgilenen bile yok. İlah edinilerek tapılan korkumuz niye? Korkaklar korkuları içinde onursuz yaşamazlar mı?
Can ve Dokunulmazlığı
Can ve mal dokunulmazlığı, uğrunda ölünebilecek değerlerimizdir. Hiç kimse örneğin miras olarak aldığımız veya çalışarak kazandığımız ve koruma altına aldığımız mallara hiçbir şekilde el uzatamaz. Nitelikli bir hırsızlıkla onları gizlice çalamaz.
Bu sebeple özel şartlarında mallarımıza uzanan el, ilahi bir ceza olarak kesilir. Bu ceza adildir, merhametlidir. Bu ceza emeğe saygıdır, güveni ve güvenceyi artırmadır, ekonomiye canlılık kazandırmadır, Cennet’e yoldur. Hulasa açıklanması bu makalenin sınırlarını aşan nitelikli hırsızlığa verilen bu ceza ürkütücü, korkutucu, ve son derece etkili ama fertleri ve toplumu koruyucudur. Bunun içindir altı asırlık Osmanlı tarihinde şeri mahkeme kayırlarına geçmiş el kesme cezası yok denecek kadar azdır.
El Kesme Yalnızca İslam Toplumunda Uygulanabilir
Tamam da bu ceza Anayasası ve yasaları İslami olan, yasaları herkesi bağlayan bir hukuk toplumunda uygulanabilir. İnsanların, tabiat varlıkları ve yasalarının Kur’ânî hükümlerle birlikte okutularak eğitileceği ilim/bilim toplumunda uygulanabilir. Adil bir para ve faizsiz bir ekonomi düzeniyle sosyal adaletin ikame edildiği ve her muhtacın zaruri ihtiyaçlarının karşılandığı bir toplumda uygulanabilir. Nitekim bu ceza Medine döneminin son yıllarında yani İslam toplumunun temellerinin atılıp geliştirildiği ve ihtiyaçların fiilen karşılandığı son merhalesinde yasalaştırıldı.
El Kesme’nin Seküler Toplumda Uygulanması Zulüm Olur
Bu ceza, güçlü kapitalistlerin toplumu sömürdüğü laik bir toplumda uygulanamaz. Ülkemiz gibi eğitimi maddeci temellere dayalı, insanların niçin yaşadıklarını bilmedikleri ve hayatlarını amaçlandıramadıkları ateizme ve deizme açık bir toplumda uygulanamaz.
Bir avuç iç ve dış sömürücünün insanları borca dayalı para sistemi ve faize dayalı ekonomi ile sömürdüğü; sırtına yüklediği faiz yükü altında ezerek zaruri ihtiyaçlarını karşılayamaz hale getirdiği insanların yaşadığı laik bir toplumda hiç mi hiç uygulanamaz.
Faiz, rüşvet, karaborsa, içki- kumar- fuhuş işletmeciliği, emeği sömürü ilaç ve gıda sanayi gibi modern ve piç yöntemlerle sömürülen insanların, kendilerinin kanını emen zalim sömürücülerin haram mallarına modern ve adi yöntemlerle ve nitelikli hırsızlıkla el uzattıkları için elleri kesilemez.
Kesilirse zulüm olur.
Silahlı-Silahsız Taliban’ın ve Modern Eşkiyanın Anlamadığı…
İslam’ın ruhunu kavrayamamış Silahlı Taliban’ın ve bizdeki bir kısım ilahiyatçılar ve tarihi ictihadları İslam sanan medreseliler gibi silahsız Taliban’ın anlayamadığı budur. Merkez medyanın saatlerce konuşturarak İslam’ın geleceğini kararttığı ve İmam Hatip karşıtlığına çağrı yaptırdığı müfteri bilinçsizlerin anlayıp anlatamadığı hakikat budur. Keza helâl ve haram tanımayan modern kapitalist laiklerin ve iyi niyetli de olsa sosyal demokratların idrak edemediği ve edemeyeceği gerçek de budur.
Göklerin ve yerin maliki olan Allah’ın düzeni İslam’a bütünlüğü içinde yönelemedikçe dünyamızın ve ülkemizin aydınlık bir geleceği olmayacaktır. Gidişat zaten bunu göstermektedir.
Ben el Kese Dahil İslam’ın Bütününe Talibim
Başkalarını bilmem ama ben İslam’ın bütününe talibim ve bütün içinde el kesmeyi adil ve merhametli bir ceza olarak görenlerdenim.
Ben ve benim gibi düşünenler Peygamberlerin yolunu izlemekteyiz. Yani biz zorba değiliz, hakikatleri yalnızca tebliğ ederiz. İslam’ı, gelişimine katkı vereceğiz demokratik toplumun bilgisine sunarız. İsteyen inanır ve yaşar, dileyen inanmaz ve yaşamaz. Biz ancak demokratik toplumun özgür iradeleri ile yapacakları İslami tercihlerine karşı direnecek zorbalarla kavga edebiliriz. Rabbimiz tarafından emredildiği için kavgamız da kutsalımızdır.
Gelecek yazımızda El Kesme cezasını daha bir derinliğine inceleyeceğiz.
Ali Rıza Demircan