Gazzede yaşanan katliam yürekleri dağlıyor, her izlediğimiz, gördüğümüz, duyduğumuz ayrı bir acı en şiddetlisi de çocukların yaşadıklarını görmek sanırım. Çocuklara ve yaşlılara hiç bir zaman kıyamazdım ama anne olduktan sonra bir çocuğun yaşadığı acıyı çok daha derinden yüreğimde hisseder oldum. Biliyorum ki tüm anneler için durum böyle.
Gördüğüm videolardan birinde Gazzeli çocuklara şu an ne dilerdin diye sorulmuş. Böyle sorularla çocukları üzüp aynı zamanda videoya alıp dünyaya servis edilmesini doğru bulmamakla birlikte belki yüreklerimize dokunurda dersler alırız diye fayda sağlayacağı umuduyla paylaşıyorum. Vel hasıl bu soruya yavruların verdiği cevap can acısı. Kimisi babamın nasıl olduğunu öğrenmeyi, kimisi ölen kardeşimi çok özledim onu bir kez daha görmeyi kimisi ise ekmek yemeyi demiş. Aynı soru gazze dışındaki çocuklara da sorulmuş. Çoğunluk “çok para” diye cevap vermiş. Cevaplar Gazzeli çocuklar kadar Gazze dışındaki çocuklar içinde acı aslında.
Hani bu soykırımın videolarını izlerken diyoruz ya keşke elimizden bir şey gelse diye, elimizden bir değil bir çok şey gelir uyanabilirsek. Dünyanın bir köşesinde kardeşlerimizin evlatları küçücük yaşlarında kocaman yürekler taşımak zorunda kalırken bizlerin yetiştirdiği çocukların istekleri, dilekleri “para” .!
Çocuklarımızı haz odaklı, sabırsız ve şükürsüz yetiştiriyoruz. Rabbimizin kalplere verdiği o büyük sevgiyi, şevkati kontrol edemiyoruz bazen. Hele birde bunun üzerine uzmanların öğretileri eklenince öz güven ile şımarıklık arasındaki sınırı şaşıyoruz. Şımarsın çocuklar ziyanı yok desek ziyanı çok…şımarık, öz egosu yüksek çocuklar bencil yetişiyor. Bencillikse en büyük ahlaki ve insani sorun olarak karşımıza çıkıyor.
O yüzden çocuklarımızı sabırlı, duyarlı ve güzel ahlaklı yetiştirmeye çalışalım. Boykot mu yapıyoruz, bunu sadece kendi kullandığımız deterjanda değil çocuğumuzun o çok sevdiği çikolatada da uygulamalıyız. Nedenini onlara da anlatarak, öğreterek.
Çocuğunuz tabağında yemek mi bırakıyor, israfı anlatamadığımızdan yeterince örnek olamadığımızdan. Çocuklarımız sürekli bir şeylerden şikayet ediyorsa şükrü yeterince öğretemediğimizden. Çocuklar çok mu sabırsız, üretmeye değil sürekli tüketmeye yönlendirdiğimizden.
Okullarda akran değil ebeveyn zorbalığı arttı. Çocuklarını güzel yetiştiremeyen aileler yüzünden. Çocuklar öğretmenine saygı göstermiyor, komşusuna çevresine saygı göstermeyen ebeveyni yüzünden. Çocuklar duyarsızlaştı ölüm ve savaş normalleşti. Sabah akşam kontrolsüzce izledikleri oyunlar yüzünden. Dindar bir nesil yetişemiyor, ingilizceye verdiğimiz önem kadar namazını önemsemediğimizden.
Yetmez, aman mutlu olsunlar diye diye kendi hallerine bırakılmış, davasız, hedefsiz mutluluk odaklı çocuklar yetiştiriyoruz. Etrafımız istediği olmayınca karalar bağlayan, psikolojisi bozulan gençlerle doldu. Çocuklarımız mutlu olsunlar elbet ancak mutluluğu nerede aramalarına vesile oluyoruz buna çok dikkat etmek gerekir.
Yani diyorum ki, bu yaşananlardan sonra bizler nefsimizi, önceliklerimizi, çocuk yetiştirme tutumlarımızı değiştirip geliştiremediysek evet elimizden hiç bir şey gelmiyor demektir. Ama çocuklarımızı daha vicdanlı, daha ahlaklı, daha dindar yetiştirebilmek için farkındalığımız ve çabamız arttıysa daha güçlü bir ümmet geliyor elimizden çok şey geliyor demektir.
ŞEYMA DEMİRCAN NAMAZCI
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-
YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ