Son dönemde kredi borcu olan emeklilerin maaşlarına bloke koyulduğu yönündeki şikayetler arttı. Durumu mahkemeye taşıyan emeklilerin karar karşısında ise eli kolu bağlanıyor. Ret yanıtını duyan emekliler şoke olurken, yargı ise bu durumun sebebini ‘özgür iradeyle imzalanan muvafakatnameler’e bağlıyor.
Kişinin borcundan dolayı Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) alınan emekli, sakatlık, dul ve yetim aylığının, ilgili yasa gereği haczi ve blokesi mümkün değil. Ancak bu yasağın iki istisnası var; nafaka borçları ve borçlunun muvafakati. Yani emekli, dul ve yetimin maaşı, SGK alacakları ve nafaka dışında kişinin muvafakatı olmadan haczedilemiyor. Burada en önemli konu muvafakat sözleşmesi. Emekliler işte bu sözleşme nedeniyle maaşa bloke koyulduğunda itiraz etse bile yargıdan lehine karar çıkmayabiliyor.
TÜKETİCİ KREDİSİ ÇEKTİ
Yargıtay’ın son dönemdeki kararları da bu yönde. Posta’da yer alan haberde örnek bir dava, emeklinin iki bankadan tüketici kredisi kullanması ve her iki bankaya olan kredilerinin ödemelerini aksatması üzerine gerçekleşti. İki bankadan tüketici kredisi kullanan emekli, maaşını ise PTT üzerinde almaya başladı. Bankalar da PTT’ye yazı göndererek, emeklinin ödenmeyen taksitleri nedeniyle maaşına bloke konulmasını istedi.
TAAHHÜT ETMİŞ SAYILIYOR
PTT de gelen yazılar üzerine bankada bulunan maaşa bloke koydu. Emekli bunun üzerine konuyu yargıya taşıdı. Mahkeme emekli lehine karar vererek, blokenin kaldırılmasını istedi. Bunun üzerine, bankalar kararı temyiz etti. Yargıtay 13’üncü Hukuk Dairesi ise bu konuda emsal niteliğinde bir karara imza attı. Daire, bankadan kredi kullanan bir emeklinin, kredi sözleşmesine imza attığını ve bu imzalarla maaşı ile bu krediyi ödemeyi taahhüt altına aldığını kaydetti.
‘İYİ NİYET KURALLARIYLA BAĞDAŞMAZ’
Bankaların da tüketicinin maaşına güvenerek kredi kullandırdığını hatırlatan daire, bu unsurlar dikkate alındığında, emekli maaşına bloke uygulanmasının hukuka uygun olduğunu vurguladı. Daire, bu nedenle mahkemenin kararının bozulmasına hükmetti. Kararda özetle şu ifadeler yer aldı:
“Davacı serbest iradesiyle sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin PTT’den aldığı maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığı söylenemez. Ayrıca bankanın yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Davacının bankadan kullandığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi zorunludur. Davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazi kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp kesinti bedelini geri istemesi hakkın kötüye kullanılması olup iyi niyet kurallarıyla bağdaşmaz.”
‘SERBEST İRADE’ VURGUSU
Diğer bir örnek olayda emekli, bankalardan kredi kullandığını, emekli maaşını çekmek için bankaya gittiği zaman maaşının kredi için çekildiğini öğrendiğini, yapılan kesintilerin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek maaşına konulan blokelerin kaldırılmasını, yapılan kesintilerin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istedi.
HUKUKEN GEÇERLİ
Davalı bankalar ise kredi borcuna mahsuben yapılan kesintinin davacının açık muvafakatine dayandığını, yapılan kesintilerin usulüne uygun olduğunu savunarak davanın reddini istedi. Mahkeme, davacının serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin bankadan aldığı maaşından kesilmesi için talimat verdiği, kredi borcunu ödemek amacıyla emekli maaşına bloke konulmasına muvafakat etmesinin hukuken geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Temyiz ve itirazlarla Yargıtay 13’üncü Hukuk Dairesi’ne kadar gelen davada bölge mahkemelerinin kararı yerinde bulundu ve temyiz itirazları reddedildi.