Allah’ın insanlığa son elçisi Hz. Muhammed’in açıklamasına göre göre:
Emin Çolaşan, görünürde akıllıdır da hakikatte öyle midir, bilemem.
Bir adam, bir ömür boyu ateizme ve deizme eğilimli sosyal demokrat olarak yaşamış, kırk yılda yaklaşık 300 bin sigara içmiş ve üstelik ikinci ayağı da kabir çukuruna basmak üzere iken tövbe ile Allah’a dönüş yapamamışsa ona akıllıdır denebilir mi bilmiyorum.
Emin Çölaşan gazetecilikte 46. yılını doldurmuş. Son olarak Sözcü Gazetesi’nde yazıyordu. Ama bir süredir sağlık sorunları nedeniyle tedavi gördüğü için yazılarına ara vermiş…Belinden rahatsız. Kasları zayıfladığı için yürümekte zorluk çekiyor. Şu anda haftada üç gün fizik tedaviye gidiyor.
Allah, koyduğu yasa gereği ömrünü uzattığı kişiyi baş aşağı ediyor. Yani sekseni aşmış olmak bir tür doğal hastalık.
Gerici mi ne, eski model cep telefonu kullanıyor. 40 yıldır günde bir paketten yaklaşık 300 bin sigara içmiş ama bu avanak otunu içmeye devam ediyor.
Emin Çölaşan eski Danıştay Başsavcısı ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) başkanı 1943 doğumlu Tansel Çölaşan ile 1972 de evlenmiş.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD); benim gibi açık sözlü olup Ağır Ceza ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde defalarca yargılanmış seksenine dayanmış bir hocayı bile geçen yıl 5816’yı ihlalden ihbar edip yargı sürecini başlatan özgürlük karşıtı karanlık bir dernek.
İslam ile ayarlı akıllı bir adamın putlaştırılmış bir kişiyi sevemediği ve sevemeyeceği doğru da aşağıladığı iddiası iftira.
Böylesi bir derneğe baş olmuş bir kadına koca olmak da ayrı bir çile.
Emin Çolaşan’ın isminin başında bir de Mustafa varmış. O da Mustafa Kemal gibi -bizce liyakatini yitirdiği için- Mustafa’yı çıkarmış. Pek kullanmamış gibi.
“Mustafa Emin” dünyanın en güzel ismi. Hem seçkinlik ve hem da güvenirlik var, daha ne olsun. Ama isimler ölüm ötesi sorgulamasında geçerli değil.
Emin Çolaşan’ın İslam kardeşim olmadığından eminim ama insan olarak yaratılışımızdan kaynaklanan fıtrat kardeşliğimiz var. Ona sağlık dilerim.
Emin bey bir dönemler kara laiklerin bırakılmasını gericilik kabul ettikleri sakalını uzatmış. Dilerim Tansu hanımın laikleşmiş yüzüne ve yüreğine batmış olsun.
Ah bir de mahalle baskılarından kurtulup Rabbine yürekten dönerek ak sakalı gibi aklen de kemale erebilseydi ne kadar sevinirdim, bilemezsiniz.
Emin Çölaşan hakkında, hurafeciliğini konu alan bir yazı yazmıştım ama onu bulamadım. “Güzel Kul Olma Mücadelem “isimli hatıratımda yayınladığım anım ise önümde. Paylaşalım:
İslâm’a Göre Cinsel Hayat isimli eserimin yayınlanmasından sonra (1985) ülkenin en büyük gazetesi olan Hürriyet benimle üç gün devam edecek bir röportaj yaptı.
Öğrenemediğim bir nedenle bu röportaj yayınlanmadı. Bir süre geçtikten sonra bu röportajın özeti, bilgim ve iradem dışında Hürriyet grubunca yayınlanan Playmen dergisinin ilk sayısında yayınlandı.
Olayın perde arkası şöyleydi:
Bir gün Hürriyet yazarlarından Emin Çolaşan beni aradı. Hürriyet grubunun çıkaracağı Playmen dergisinin ilk sayısı için bir röportaj rica etti. Erotik bir dergi çıkarılacağını anladığım için ricalarını kabul etmedim.
Emin bey Milli Gazete’den Zeki Ceyhan’ı aracı kılıp ricalarını yinelediler. İlgi göstermedim. Aradan bir süre geçmişti ki ilahiyattan bir akademisyen arkadaşım telefon etti.
Playmen’deki röportajı beğendiğini söyleyerek tebrik etti. İlk anda ‘ne röportajı’ dediysem de çok geçmeden konuyu kavradım.
Öfkeyle telefona sarılıp yaptıklarının basın etiğini çiğnemek olduğunu beyan ederek, yetkiliye iyice yüklendim. Yüklendim de, aldığım cevap beni daha bir dehşete düşürdü:
– Hocam, seni daha da meşhur ettik. Asında bize teşekkür borçlusun.
Medya ricali için reyting puttur. Ona tapar gibidirler. Onlar için gerisi boştu.}
Dilerim bu yazım bir düşünme çağrısı olur.
ALİ RIZA DEMİRCAN
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-