Bütün varlıklar yaratıcımız olan Allah’ın varlığına belgedir. Her varlık, varlığına kodlanan bilgilerle yaşamını sürdürür ve kendi diliyle Rabbimizi anar yüceltir.
Ebedilik takdir edilerek en güzel kıvamda yaratılan insan özgün bir varlık olduğu için onun ibadet görevi de özgündür ve aslında insan için ibadet bütün hayatı İslamlaştırmaktır.
Ama namaz muhteşemdir. Namaz zevkine eremeyen insan gerçekten yoksun ve yoksuldur.
Faydasız eğlenceler, konuşmalar ve televizyon dizileri ile gafletle yaşanan gecelerin sabahında namaza kalkılabilir mi ve sabah namazı cemaatine gidilebilir mi?
Güneşin doğmasına kırk dakika kadar var. Pek az olan istisnaları dışında bütün Emirgan uykuda. Camiye açılan yollar da bomboş.
Bu sabah sahilde ruh sağlığından habersiz beden sıhhatine yoğunlaşarak yürüyüşe çıkmış kişiler de yok gibi.
Dünyada yeniden kurulurken cemaat namazına durduk. Bu sabah nasibimizde Nebe’ suresi var.
Tatlı okuyan imamımız Fatih efendi bu sabah daha bir tatlı tilavet etmekte. Cennet hayatından bir kesit yaşıyoruz.
Sormadan edemiyorum, sabah namazlarını kaybeden, hayatta ona eş değer ne bulabilir?
Dinlediğimiz Nebe’ suresinden cılız bir anlam örgüsüyle aktaracağımız ayetleri siz sönük bir lamba gibi görebilirsiniz, ruhunuzu saracak aydınlık canlı olarak orjinalinden anlayarak dinleyişte.
(1) Hangi şeyden sorup duruyorlar birbirlerine?
(2) O büyük haberden mi?
(3) Ki onda tartışma içindedirler.
(4) Hayır, sandıkları gibi değil! Yakında bilecekler.
(5) Hayır, hayır! Düşündükleri gibi değil, yakında bilecekler.
(6) Biz bu yeryüzünü bir beşik yapmadık mı?
(7) Dağları birer kazık yapmadık mı?
(8) Sizleri çiftler olarak yarattık.
(9) Sizin uykunuzu bir dinlenme/bir rahatlama/bir tür ölüm yaptık.
(10) Geceyi bir giysi yaptık.
(11) Gündüzü, geçim için çalışma zamanı yaptık.
(12) Üstünüzde yedi sağlam/aşınmaz kurduk.
(13) Bir de parıl parıl parlayan kandil yerleştirdik.
(14) Sıkarak su çıkaranlardan şarıl şarıl bir su indirdik,
(15) Ki çıkaralım onlardan dâneler ve otlar;
(16) Ve içiçe girmiş bağlar-bahçeler.
(17) Hiç kuşkusuz, o ayırma ve hüküm günü kesin olarak belirlenmiştir.
(18) Sûra üfürüldüğü gün, bölükler halinde geleceksiniz.
(19) Gök açılmış, kapı kapı oluvermiştir.
(20) Dağlar yürütülmüş, bir serap oluvermiştir.
(21) Cehennem, bir gözetleme yeri olmuştur.
(22) Azgınlar için bir barınak.
(23) Devirlerce kalacaklardır içinde.
(24) Ne bir serinlik tadacaklar ne de bir içecek.
(25) Sadece kaynar su, atık su,
(26) Çok uygun bir karşılık olarak.
(27) Doğrusu onlar böyle bir hesap ummuyorlardı.
(28) Ayetlerimizi pervasızca yalanlamışlardı.
(29) Oysaki biz, her şeyi iyiden iyiye sayıp kitaplaştırmıştık.
(30) “Hadi, tadıverin! Size azaptan başka bir şey asla artırmayacağız.”
(31) Takva sahipleri için bir kurtuluş ve bir zafer vardır.
(32) Sulak bahçeler, bağlar, üzümler,
(33) Göğüsleri turunç gibi yaşıtlar,
(34) Dopdolu kadehler vardır.
(35) Orada ne bir boş söz duyarlar ne de bir yalan.
(36) Rabbinden bir ödül, tam kıvamında bir bağış.
(37) Göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir O! Rahman’dır. O’nun huzurunda söze cüret edemezler.
(38) O gün, Rûh ve melekler saf bağlayıp kıyama geçerler. Rahman’ın izin verdiği dışındakiler konuşamazlar. O izin verilen, doğruyu söyler.
(39) İşte budur hak olan gün! Artık dileyen, Rabbine varacak bir yol tutsun!
(40) Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. Bir gündedir ki o, kişi kendi ellerinin önden gönderdiğine bakar ve küfre sapan şöyle der: “Keşke toprak olsaydım!”
İyi bir İslami ve genel eğitimden geçtiğimiz, hayatımıza sabah namazlarıyla başlayabildiğimiz ve iş buluşmalarımıza gençlerimizle birlikte camilerde besmele çekebildiğimiz gün Cennet’le taçlanacak dönemimiz başlayacaktır.
MİRATHABER.COM – YOUTUBE-