islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,4751
EURO
36,2672
ALTIN
2.955,33
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
9°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

ENTELEKTÜEL KİM ARİF KİM?

ENTELEKTÜEL KİM ARİF KİM?
11 Ağustos 2023 16:30
A+
A-

Entelektüel kelimesi, Türkçe’de “aydın, münevver” anlamına gelir. Fransızca intellectuel  “aydın, kültürlü kişi” sözcüğünden alıntıdır.  “Düşünce ve kültür ürünlerine büyük ilgi duyan, zihinsel yaşantısı ağır basan kişi” ; “Kapsamlı bilgi ve birikim gerektiren soyut konularla derinlemesine ilgilenen kişi”  veya “Zekâsını ve analitik düşünme yetisini mesleği gereği ya da şahsî amaçlarına erişmekte kullanan kişi” olarak tanımlanmaktadır.  Fakat bunun yanında  kişisel tanımlar da söz konusudur.

Mesela, yazarları farklı olarak gösterilen  bir yazıya göre, “Entelektüellik bilgi değil, davranış biçimidir. Bir insanın entelektüel olması için en az 3 kuşak ailesinin okuması gerekir. Okulun önüne bak. Hepsi son model araç dolu ve hocalara ait. Her sene model yenilerler. Gerçekten böyle bir yenilenmeye ihtiyaçları var mı? Niçin bu şekilde yaşıyorlar. Çünkü o unvanlarla gördüğün hocalarının kariyerleri ne kadar yüksek olursa olsun, ruhları feodal bir köylü. Güçlerini topluma kabul ettirmek için böyle hava atmak zorundalar. Gerçek bir entelektüel asla bu güdüyle hareket etmez. Entel feodal köylülere artık diploma ve unvan da yetmez. Tıpkı paranın yetmediği gibi.” İnternet tarandığında  entelektüelle ilgi başka tanımlara da rastlanılacağından eminim. Zira bunun üzerinde uzlaşılan bir tanımın olmadığı  anlaşılıyor. Bununla birlikte  bu tanımlar,  bize en azından  entelektüel hakkında   bir  fikir  de veriyor.

Peki Arif  kim?  O da “Anlaması, kavraması, sezgisi güçlü, anlayışlı (kimse)” olarak tanımlanıyor.  “O ariftir, anlar” sözünde olduğu gibi.  Reşat Nuri Güntekin, ‘Anadolu  Notları’ nda   Ömer Seyfettin’den Ariflikle ilgili şöyle bir  anekdot naklediyor:

“Ömer, mekteplerden birinde edebiyat muallimiydi. Merhumu yakından tanımış olanlar pek iyi bilirler; bazen bir şeyi diline dolar, günlerce onu tekrar ederdi. O zaman da bir şey tutturmuştu: “İlim başka, irfan başka… Ârif başka, âlim başka” diyordu. Derin bilgisi ve çok okumasıyla şöhret almış bir muallim arkadaş bir gün Ömer’e takılmak istedi: “Ömer Bey, ilim başka, irfan başka, diyorsunuz, ben buna pek akıl erdiremiyorum. Lütfedin de bunu bana bir anlatın!” dedi. Ömer: “Başkadır cancağızım, dedi, kızmazsanız bir misalle anlatayım. Meselâ siz çok okumuşsunuz, âlimsiniz, fakat ârif değilsiniz. Bizim serhademe okumamıştır. Binaenaleyh âlim değildir, fakat âriftir.” Muallim arkadaş biraz bozuldu. Fakat Ömer darılacak bir insan olmadığı için renk vermedi; herkesle beraber güldü, geçti. Sekiz, on gün kadar sonraydı. Ömer, bir gün muallimler odasına sevinçli bir havadisle geldi: “Müjde, diyordu. Avusturya’dan iki yüz vagon şeker geliyormuş… Şeker, dehşetli ucuzlayacak.” Ömer, sık sık İttihat ve Terakki Merkez-i Umumisine gidip geldiği için diğer bazı arkadaşlarla beraber âlim dediğimiz arkadaş da havadise inandı ve memnuniyet gösterdi. Bir, iki dakika sonra odaya giren serhademeye Ömer, aynı havadisi tekrar etti. Fakat o, pek seviniyor gibi görünmedi, terbiyeli bir tavırla: “İnanma beyim; yem borusudur bu. Avustralya şekeri bulsa kendisi yer!” dedi. Ömer, çocuk gibi ellerini çırparak zıplamağa başladı. Âlim arkadaşa: “Yalan mı söylemişim cancağızım, dedi, bak siz bütün ilminize rağmen bu havadise inandınız. Fakat o, yutmadı cancağızım. Çünkü onda ilim yok amma irfan var.”[1]

Bu nedenle konuşulanları ve  yazılanları  anlamak  için  kelimelerin kavram ve terim anlamlarını ve  bunların arasındaki  anlam  farklılıklarını  bilmek gerekiyor.

M C Bâki

 

[1]   Reşat Nuri Güntekin,  “Kahveler-II”, Anadolu Notları, İnkılâp ve Aka Kitabevleri, İstanbul 1965, 1/ 127-128.

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.